Advertisement

Tarım ve gıda sektörü açısından 2018 oldukça zor bir yıldı.

Plansız ve ithalata bağımlı bir tarımsal üretim modelinin faturasını üreticiden tüketiciye 81 milyon, fazlasıyla hissetti.

Bir tarafta üreticiler yüzde 50-120 arasında artan yüksek girdi maliyetleri altında ezilirken, diğer tarafta tüketiciler yüzde 26 seviyesindeki gıda enflasyonuna maruz kaldı.

Hayvancılık başta olmak üzere tarımsal ithalatta yeni rekorlara imza atıldı.

Yılın son haftasına girmişken gelin isterseniz tarım sektörü açısından 2018 yılının geneline bir göz atalım.

Yıl içerisindeki gelişmeleri bir hatırlayalım…

Yılın ilk aylarından itibaren gıdanın enflasyon üzerindeki etkisi konuşulmaya, tartışılmaya ve ilerleyen aylarda da hissedilmeye devam etti.

Kırmızı et ile süt ve süt ürünleri tarafında sağlanamayan istikrar, kırsaldaki hayvancılık üretimini sekteye uğrattı.

2018 boyunca girdi maliyetleri artarken, çiğ süt satış fiyatında paralel bir artış olmadığı için zarar eden üreticiler anaç hayvanlarını kesime göndererek işletmelerini ya kapattı ya devretti ya da besiciliğe yöneldi.

Ancak besicilik tarafındaki sıkıntılar yüzünden bu tarafta da üretimden kopan çok sayıda üretici/işletme oldu.

İthalattaki plansızlık ve piyasalardaki dengesizliğin de etkisiyle başta Et ve Süt Kurumu ile özel kesimhaneler hayvanını kestirmek isteyen çiftçilere 3-4 ay sonrasına gün vermeye başladı.

İş öyle bir noktaya geldi ki stoklarda biriken 20 bin ton kırmızı et ve kesimi bekleyen yaklaşık 300 bin büyükbaş canlı hayvan için ‘ihracat çalışması’ başlatıldı.

Bitkisel üretimde de yüksek girdi maliyetleri ve fiyat istikrarsızlığı ön plandaydı.

Birçok üründe ekim alanları daralırken, rekoltede de düşüşler oldu.

Buna bir de iklim değişikliğinin etkisiyle artan zararlı ve hastalıklar eklenince ürünlerde önemli kayıplar yaşandı.

Plansız bir üretim modeli sonucu arz-talep dengesi sağlanamadı.

Artan fiyat oynaklıkları üzerine yine ithalat silahı çekildi.

14 ŞEKER FABRİKASI ÖZELLEŞTİRİLDİ

2017 yılında çokça tartışılan TürkŞeker’e ait 25 fabrikadan 14’ünün özelleştirilme konusu 2018’e de damgasını vurdu.

Devlet, sahip olduğu 25 şeker fabrikasından 14'ünü açılan ihaleler sonucu özelleştirdi.

Özelleştirmeyi kazanan şirketler arasında tarım ve gıda ile ilgisi olmayan tekstil, turizm, inşaat, sanayi, otomotiv ve nakliye alanında faaliyet gösteren ya da gösterebilecek şirketler vardı.

İhaleyle özelleştirilen 14 fabrikadan yıl sonu itibariyle 10'unun devri gerçekleşirken, 1 ihale de (Kastamonu Şeker Fabrikası) iptal edilmişti. Devir işlemleri 3-4 kezdir uzatılan 3 fabrika ise hâlâ devredilemedi

Bor Şeker Fabrikası ise özelleştirme ihalesine girmeyen bir firmanın kontrolündeki şirkete devredildi.

ANAÇ KOYUN, DAMIZLIK DÜVE PROJELERİ

Mart ayı içerisinde gündem olan konulardan bir tanesi de dönemin Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba tarafından açıklanan “500 Bin Anaç Koyun Projesi” ile “250 Bin Damızlık Düve” projesi oldu.

Söz konusu projeler kapsamında üreticilere dağıtılacak yeterli materyal elde bulunmadığı için bu alanda da önemli bir oranda ithalat için düğmeye basıldı.

ŞARBON TARTIŞMASI SEKTÖRÜ VURDU

Kurban bayramında patlak veren şarbon hastalığı kamuoyunda paniğe yol açtı.

Et ve Süt Kurumu'nun Brezilya'dan ithal ederek Ankara’nın Gölbaşı İlçesi Ahiboz Mahallesi'ndeki bir işletmeye getirdiği hayvanlarda şarbon hastalığı tespit edildi.

Kesimlik olarak ithal edilen yaklaşık 4 bin sığırın 50’si şarbon hastalığı nedeniyle telef oldu.

Bakanlığın söz konusu süreci iyi bir şekilde yönetememesi ve kamuoyunu yeterli seviyede bilgilendirmemesi tüketicileri paniğe sevk etti.

Hastalık kapma endişesiyle kırmızı etle birlikte süt ve süt ürünleri tüketimi önemli derecede olumsuz etkilendi.

Hayvancılık yapan üreticiler ciddi mağduriyetler yaşadı. 

BAKANLIKTA DEĞİŞİM YILI

2018 yılında tarımda bir diğer önemli gelişme de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte yaşandı.

Yayınlanan kararnamelerle birlikte bakanlığın isminde değişiklik yapıldı.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirilerek bakanlığın ismi Tarım ve Orman Bakanlığı olarak değiştirildi.

Değişim bununla da sınırlı kalmadı.

Bakanlık koltuğunda oturan Ahmet Eşref Fakıbaba’nın yerine Bekir Pakdemirli getirildi.

Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığına bağlı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu oluşturuldu.

TARIMSAL ÜRETİMDE KUR ETKİSİ

Yılın ortalarında döviz kurunda yaşanan oynaklık en fazla tarım sektörünü vurdu.

Zaten kırılgan bir yapıdaki sektörde gübreden, yeme, zirai ilaçtan, enerji maliyetlerine kadar birçok kalemde zam üstüne zamlar yaşandı.

Artan fiyatlar karşısında özellikle yılın ikinci yarısında başta yem, zirai ilaç ve gübre satışlarında yüzde 30-35’lere varan düşüşler yaşandı.

Mevcut girdi fiyatları yüzünden çiftçilerin bir kısmı bu yıl üretimden vazgeçerken, bir kısmı da gübre, yem, zirai ilaç gibi ana girdi kalemlerinde tüketimini düşürdü. Bu da önümüzdeki döneme dair verim ve kaliteye dair endişeleri artırdı.

Yıl içerisinde Tarım Kredi Kooperatiflerinin kimyevi gübrede yüzde 15'e varan oranlarda indirim yapacağı yönündeki açıklamaları ve buğday ile arpada yıllar sonra prim desteğini yüzde 100 artışla 5 kuruştan 10 kuruşa çıkarması üretimin artması konusunda beklenen ilgiyi görmedi.

Zira gübredeki fiyat artışları yıl içerisinde yüzde 100’ü aştı.

Dolar kurunun 13 Ağustos’ta 7,2 seviyesini görmesi ile birlikte yıllardır ‘çare’ olarak görülen ithalat da cazip olmaktan çıktı.

İthalatın tarımdaki kronik sorunların çözümüne çare olmadığı gibi sorunları işin içinden daha da çıkılmaz hale getirdiği bir kez daha kanıtlandı. 

Başta buğday olmak üzere Türkiye’nin birçok tarımsal ithalatında yüksek kur nedeniyle düşüşler yaşandı.

İçerideki buğday stoklarının sınırlı olması ve fiyatları kontrol altına almak adına Türkiye, ekmeklik ve yemlik buğday ihracatı ile yerli buğdaydan elde edilen un ihracatını yasakladı.

Sadece, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edilen buğdaydan üretilen un ihracatına izin verildi.

DOMATES, PATATES, SOĞAN FİYATLARI GÜNDEM OLDU

Enflasyonda gıda etkisi yılın neredeyse genelinde hissedildi ancak bazı ürünler vardı ki uzun süre gündemde kaldı.

Bu yıl market ve pazarlarda fiyatları en çok yükselen ve bu yüzden çokça tartışılan ürünlerin başında domates, biber, patates ve soğan vardı.

Bunlar içerisinde ise kuru soğan hem ekim alanının daralması ve üretimin düşmesi hem de hastalık yüzünden yüzde 30-35 kayba uğrayınca fiyatı 5 liraların üzerine çıktı.

Sonrasında ürünlerin geleneksel olarak depolandığı yerler, ‘stokçuluk’ iddiası ile baskınlara uğradı.

Buğday-un-ekmek denkleminde yaşanan sıkıntı yüzünden ekmek fiyatlarının artışı da haftalarca gündemde kaldı.

Yine şarbon haberleri yüzünden kırmızı et tercih etmeyen tüketiciler beyaz ete yönelince tavuk eti fiyatlarında da sert yükselişler yaşandı.

YENİ HAL YASASI

Tarım ve gıda sektörünü yakından ilgilendiren bir diğer gelişme ise uzun süredir konuşulan ve tartışılan yeni hal yasası oldu.

2012’de çıkan hal yasasının revize edilmesi geçen yıl da gündemde idi.

Hal Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi tasarısı üzerindeki çalışmalar 2018 yılı boyunca devam etti.

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ve aylardır çıktı, çıkacak denilen Yeni Hal Yasası 2019 yılına kaldı.

TARIM MAKİNELERİ SATIŞLARI %65-70 DÜŞTÜ

Girdi maliyetlerindeki sert yükselişle birlikte çiftçinin ürünlerinin para etmemesi sonucu tarım makineleri sektöründe satışlar önemli ölçüde geriledi.

Özellikle yılın ikinci yarısında traktör ve makine ekipman tarafındaki satışlar yüzde 65-70 seviyelerinde düştü.

TARIM VE GIDA SEKTÖRÜNDE KONKORDATOLAR

2018 yılında piyasaların genelinde bir belirsizlik ve öngörülemezlik hakimdi.

Kur etkisiyle daha kırılgan bir yapıya dönüşen tarım ve gıda sektöründen ise çok sayıda konkordato haberleri geldi.

Konkordato ilan eden firmalar arasında Türkiye’nin en büyük kanatlı eti ve yumurta üreticileri arasında yer alan Keskinoğlu, Türkiye’nin en büyük hayvancılık işletmelerinin başında gelen Saray Çiftliği, Süt ve süt ürünleri pazarında önemli bir konuma sahip olan Yörsan ve Aynes Gıda gibi çok sayıda firma yer aldı.

Çıtır Usta markasıyla pek çok AVM ve lokasyonda faaliyet gösteren Çıtır Usta Gıda Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, nisan ayında konkordato ilan etti. Aralık ayında ise iflas etti.

ÖNE ÇIKAN VE ÇOK TARTIŞILAN DİĞER KONULAR

*** Tarım Bakanlığının verileri bu yıl yine en çok tartışılan konular arasında yer aldı. Kırsaldaki gerçeklerle, resmi verilerin gerçekçiliği, güncelliği ve güvenirliliği arasında soru işaretler giderilemedi. Hal böyle olunca hazırlanan projeksiyonlar da gerçeklikten uzak kaldı.

*** Her yıl olduğu gibi fındık konusunda da fiyat tartışmaları yaşandı. Üretici, fındık alım fiyatının hasadın başladığı Ağustos ayı içinde açıklanmasını beklerken, fiyat, üreticinin elinde fındığın neredeyse kalmadığı Ekim ayı sonunda açıklandı. Fındıkta bu yıl da üretim stratejisi ve fiyat politikası zamanında ortaya konulamadı.

*** Son yıllarda pamuk üretiminde önemli bir artış yaşanırken pamuk fiyatlarındaki dengesiz ve istikrarsız yapı, gelecek yıllara dair üretimde düşüş riski yarattı. Pamuk fiyatları üreticinin maliyetinin bile altına düşerken, piyasadaki durgunluk sonucu pamuğa talebin az olması üreticide memnuniyetsizlik yarattı.

*** Et ve Süt Kurumu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izin verdiği ülkelerden 300 Tır taze soğutulmuş kemiksiz sığır eti ithal etti. “Taze/soğutulmuş kemiksiz sığır eti ithalatı için gümrükleme hizmet alımı yapılacaktır" başlığıyla 27 Eylül'de ilana çıkılırken, son teklif verme tarihi ise ertesi gün olan 28 Eylül 2018 saat 10:00 olarak duyurulması kamuoyunda tartışma yarattı.

*** Mart 2018’de uzun bir aradan sonra Tarım Bakanlığı gıdada taklit ve tağşiş yapan 173 firmanın 282 parti ürününü kamuoyuna açıkladı. Laboratuvar tahlilleri sonucunda taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen et ve et ürünleri arasında sucuk, köfte, kebap, sulu köfte, karnıyarık, kıymalı börek, lahmacun, pide harcı ve döner ürünleri bulunuyordu. Ama bunların bildiğiniz dana ya da koyun etinden değil daha çok tek tırnaklı diye tabir edilen at ve eşek eti ile domuz etinden yapıldığı ortaya çıktı.

*** Doktar, Nisan 2018-Mayıs 2018 arasında 81 ilin 665 ilçesinde 3 bin 187 üreticiyle görüşerek “Çiftçinin Nabzı Araştırması” yaptı. Çiftçilerin yüzde 61’i kazancının 5 yıl öncesine göre azaldığını belirtti. Çiftçilerin yüzde 84’ü çiftçilik faaliyetlerinden para biriktirecek kadar kazanmadıklarını ifade etti.

*** Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı'nın (BCFN) The Economist Intelligence Unit (EIU) işbirliğiyle hayata geçirdiği ‘Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi'ne göre, üç temel başlıkta, 38 gösterge ve 90 kriter üzerinden yapılan değerlendirme sonucu Türkiye, 67 ülke arasından 58'inci oldu.

*** Türkiye’de Jacobs markası ile bilinen JDE şirketi, Türkiye'nin önemli çay markalarından Ofçay'ı satın aldı.

Tarım ve gıda sektöründe son bir yılda yaşanan daha pek çok önemli gelişme vardı ancak biz özetle öne çıkanları hatırlatmak istedik.

Bir sonraki yazıda da tarım ve gıda sektörü açısından 2019 yılına dair görünümü analiz etmeye çalışacağız.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@blomberght.com