Advertisement

 

Avustralya seyahatimizin ilk gününde ilk durağımız Western Sydney Üniversitesi oluyor.

Ulusal Korumalı Tarım Araştırma Merkezi’ni ziyaret ediyoruz.

Araştırma ve eğitim merkezinin sorumlusu olan Profesör Priti Krishna, Bitki Moleküler Biyolojisi üzerine çalışıyor ve bize çalışmaları hakkında bilgi veriyor.

Hollanda’nın Wageningen Üniversitesi başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından farklı üniversitelerle ortak projeler ve işbirliği yürütüyorlar.

Türkiye’den bir üniversite ile çalışıp çalışmadıklarını merak edip soruyoruz ama maalesef çalışmadıklarını öğreniyoruz.

Avustralya, bize göre dünyanın öbür ucunda tek başına bir kıta ülkesi konumunda olsa da kurduğu ikili ilişkiler ve işbirlikleriyle burnumuzun dibindeki Avrupa ülkelerine bizden çok daha yakın duruyor.

Mahsul Üretim Merkezi” diye adlandırdıkları kampüsteki modern seralarda biberden salatalığa, domatesten çileğe kadar farklı ürünler yetiştiriyorlar.

2017’de 7 milyon dolarlık yatırımla kurulan bu tesiste ilköğretimi de kapsayacak şekilde 7’den 77’ye herkese eğitimler veriliyor.

Enerji ve su kısıtlı bir gelecek üzerine hazırlıkların yapıldığı araştırma merkezinde, ulusal ve uluslararası gıda güvenliğini geliştirme konusunda çalışmalar yürütülüyor.

9 bölümden oluşan sera araştırma odalarında, enerji ve su kullanımında miktar ve maliyeti düşürme, daha yüksek verimlilik ve kaliteli üretim üzerine çalışılırken,  sıcaklık, nem, karbondioksit ve ışık kontrolü gibi konularda da yeni teknoloji ve tasarımlar üzerine kafa yoruluyor.

Araştırmacılar burada, gelecekte değişmesi beklenen üretim koşullarını ve senaryolarını test etme imkânı buluyor.

Daha az su, enerji, kimyasal ilaç ve kimyasal gübre kullanımı gibi hedeflerle girdileri minimize edip maksimum kalite ve verimde ürün almak ana hedefleri.

Aldığımız bilgilere göre bu merkeze en yakın eşdeğer sera araştırma tesisi Hollanda'da Wageningen Üniversitesi Sera Bahçe Bitkileri Araştırma Enstitüsü'nde bulunuyor.

Burada, bitki bilimlerinin mühendislik ve ekonomi ile etkileşimi sağlanıyor.

Seralarda sadece ürün yetiştirme üzerine çalışmalar yapılmıyor, ürünün yetiştirildiği seraları teknoloji ile geliştirme çalışmalarına da odaklanılıyor.

Sera kaplama malzemeleri üzerinde ışık, mahsul büyümesi ve enerji dengesi gibi farklı çalışmalara imza atılıyor.

Sera camlarından elektrik üretmek üzerine araştırmaları devam ediyor. Her bir sera camının bir güneş paneli gibi çalışacağı projede çalışmalar 6 aylık raporlar halinde yayımlanıyor.

Cam üreten yatırımcı şirketler de üniversiteyle işbirliği halinde.

Yani yakın gelecekte modern seralar “akıllı camlar” sayesinde kendi enerjilerini üretebilecek duruma gelecek.

Yine dikey tarım modelleri üzerinde yoğunlaşan çalışmalar ile küçük aile işletmelerini yeni dönem tarımsal üretime adapte etmeyi hedefliyorlar.

Seralarda çiftçilere de eğitimler veriliyor, bu alanda yatırım yapmak isteyen girişimci ve çiftçi adaylarına da.

Merkezde ayrıca kuraklık ve kıt su kaynakları göz önüne alınarak yağmur hasadı çalışmaları da yapılıyor.

Su depolarında yağmur suları toplanıyor ve sisteme kazandırılıyor. Amaç, bunu ülke genelinde yaygınlaştırarak yağmur suyundan maksimum şekilde yararlanmak.

Ülkenin güneyinde deniz suyunun arıtılarak tarımsal sulamaya kazandırılması yönünde çalışan şirketler olduğunu da öğreniyoruz.

TÜRK ÖĞRENCİLER TARIM İÇİN ÇALIŞIYOR

Ulusal Korumalı Tarım Araştırma Merkezi hakkında bilgi alırken burada Türk öğrencilerin de çalıştığını öğreniyoruz.

Aslen Çankırılı olan Yağız Alagöz isimli doktora öğrencisinin Türkiye’de yaptığı çalışmalar Western Sydney Üniversitesi’nin dikkatini çekmiş ve kendisine bir davette bulunulmuş.

Bitki Moleküler Biyoloğu olan Yağız da üniversitenin araştırmalarını fonlayacağını ve tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını bildirmesi üzerine yaklaşık 3,5 yıl önce Avustralya’ya gelme kararı almış.

Burada da kendi alanıyla ilgili bitki biyokimyası ve moleküler biyoloji üzerine bilimsel çalışmalara katkı sağlıyor.

Sohbetimiz sırasında Yağız önemli bir noktaya dikkat çekiyor.

Avustralya devletinin tarımdaki sistemi entegre hale getirmeye çalıştığını belirten Yağız Alagöz, “Eğer tarımı verimli yapmak ve sürdürülebilir kılmak istiyorsanız en küçükten başlamak lazım. Avustralya, ilkokuldan başlayarak liseye kadar tarımla ilgili eğitimler veriyor. Böylece üniversite ve sonrasına dair bir altyapı hazırlığı yapılıyor. Üniversite bünyesinde bir Tarım Lisesi kurulacak. Yani Tarım Lisesi, üniversite ve araştırma merkezi, zincirin halkaları şeklinde çalışacak ve özellikle gençleri tarıma bu şekilde daha fazla çekmeyi hedefliyoruz” diyor.

Bu arada Avustralya gibi tarihi oldukça yeni olan bir kıta ülkesinde bile 127 yıllık geçmişi olan bir Tarım Araştırma Merkezinin bulunduğunu duyunca şaşırıyoruz.

MODERN KENTSEL TARIM VE YENİ TRENDLER

Sabahtan öğlene kadar süren Western Sydney Üniversitesi’ndeki ziyaretimiz sonrası şehir merkezine geçiyoruz.

Gökdelenlerin arasında mikro yeşillikler yetiştirilen bir mağazaya giriyoruz.

Burada da bir start-up hikayesi var.

Serina Lee ile tanışıyoruz.

Kendisi tasarım ve iletişim üzerine eğitim almasına karşın Farmwall isimli bir start-up şirketi ile tarım sektörüne girmiş.

Sydney’in göbeğinde yüksek binaların arasında bir cafe görünümlü mağazada otel, restoran ve catering şirketleri için mikro yeşillikler üretiyor.

Diğer bir deyimle yaklaşık 3,5 yıldır modern kentsel tarım yapıyor.

Serena ile de yeni trendler ışığında değişen gıda üretim sistemini, geleceğin tarım modellerini ve inovasyonu konuşuyoruz.

Mikro bitkilere son dönemde talebin arttığını belirten Serena, doğal bir ekosistem olarak nitelenen aquaponic sistemde bitkiler yetiştiriyor.

Serena, kurucu ortağı olduğu Farmwall’u, kentsel alanlarda doğal gıda üreten, kentsel tarıma dair çözümler tasarlayan ve uygulayan bir AgTech şirketi olarak tanımlıyor.

Küçük ölçekli bir dikey tarım çiftliği olarak nitelediği Farmwall, iç mekanlarda taze ürünler yetiştirebilen ve sudan ilham alan bir sistem.

Serena artık tarımın sadece kırsalda değil kentlerde otopark, bodrum katları, evlerin çatı ve balkonları, boş bina ya da dükkanlar gibi pek çok farklı yerde daha yaygın şekilde yapılacağını öngördüklerini söylüyor. 

Sonradan öğreniyoruz ki Farmwall, İngiliz kraliyet ailesine yenilik sunmak üzere seçilen birkaç start-up işletme arasında yer almış ve Serana bu vesileyle Prens Harry ve eşi Meghan Markle ile tanışmış.

Sohbetimiz sırasında anlıyoruz ki tarım ve gıda sektörüne yönelik her türlü yeni yaklaşım, inovatif çözüm ya da fikirler devlet tarafından destekleniyor. Yatırım fonlarının da bu alandaki iştahı yüksek. Kısacası girişimciler kamu, özel sektör ve üniversiteler tarafından hem maddi hem de manevi desteklerle motive ediliyor.

Kısacası Avustralya tarımdaki değişim trendlerinin farkında ve yeni döneme bilim ve teknoloji ışığında ciddi şekilde hazırlanıyor.

Sydney’deki ziyaretlerimiz sona eriyor. 

Yarın da Avustralya’nın Melbourne şehrinde gördüklerimizi, duyduklarımızı sizlere aktaracağız.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com