Advertisement

 

Tarımın farklı kollarındaki sektör paydaşları, hem iç piyasa hem de ihracat pazarına yönelik potansiyelleri ortaya çıkarmak ve fırsata çevirmek adına zaman zaman bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunuyor.

İşte bu alt kollardan birisi de yaş meyve ve sebze sektörü.

Türkiye'nin ihracatına katkı sağlayacak ve katma değer üretecek ihracat atılımlarını geliştirmek adına Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin (UTİKAD) ev sahipliğinde gerçekleştirilen ortak akıl toplantısında yaş meyve sebze mamulleri sektörünün uluslararası rekabet stratejilerine dair yol haritası üzerine kafa yoruldu.

Programa çiftçi, özel sektör ve kamu yöneticileri katılırken, üretimden ihracata kadarki denklemde değişen roller, trendler ve beklentiler ele alındı.

Toplantılar sonucu ortaya çıkan görüş ve düşünceler de rapor olarak kamuoyuyla paylaşıldı.

Raporda öne çıkan ve yaş meyve sebze sektörünü geleceğe taşıyacak 10 parametre şöyle sıralandı:

1- Teşviklerin revize edilmesi

Verilecek olan desteklerin sürdürülebilir üretime yönelik stratejik bir kararla desteklenmesi gerekiyor. Bu konuda kredilendirme sistemlerinin çok ciddi bir denetim mekanizmasından geçmesi, teşviklerin kalite, verimlilik, çeşit ve maliyet açısından sanayinin gerek iç pazardaki büyümesine gerekse dış ticaretteki gücünü artırmasına olanak verecek bir şekilde yeniden yapılandırılması önem arz ediyor.

2- "Üretim Birliği" adı altında toplanılmasını sağlamak

Pestisitler yerine, Avrupa Birliği'nde "biyolojik preparatlar" yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmasına rağmen Türkiye'de biyolojik preparatların etiketlerinde sınırlı sayıda ürünlerde kullanılmasına izin veriliyor. Bu durum sektörü Avrupa pazarında rakipleri karşısında zayıf düşürüyor. Sektör bu işin çözümünü ise "Üretim Birliği" adı altında toplanmakta görüyor. Üretim Birliği kurularak mutlaka pestisit kullanımlarının tek bir elden yapılması gerektiği talep ediliyor.

3- Lojistik maliyetlerin aşağı çekilmesi

Yaş meyve sebze sektörüne dair ihracatın dolar bazında değeri kilo başına 0.61 dolar (61 sent). Yaş meyve sebze, mal bedeli çok düşük ama hava taşımacılığına mutlak surette ihtiyaç duyan bir sektör. Bu noktada hava taşımacılığına dair maliyetlerin düşürülmesi, sektöre dış pazarda ihtiyaç duyduğu rekabet gücünü kazandıracak. Sanayiciler hava yolu taşımacılığına dair bir plan geliştirip her iki tarafın da kazanabileceği bir noktada buluşabileceğini düşünüyor.

4- Süpermarketler yasasının acilen çıkartılması bekleniyor

Meyve suyu gibi yaş meyve sebze pazarının da süpermarketlerin baskısından kurtarılması gerekiyor. Meyve suyu sektörü peşin aldığı ürünlerin ödemesini, süpermarketlerin kendi isteklerine göre ödemesine izin vermek durumunda kalıyor. Sektörün bu noktada hiçbir yaptırımı söz konusu değil. Bu konuya çözüm getirmesi adına süpermarketler yasasının acilen çıkartılması bekleniyor.

5- Zirai ilaçların kullanımı

İnovatif tarımsal üretim modeli üzerinde bir çalışma gerçekleştiren yaş meyve sebze sektörü, bu anlamda zorunlu zirai danışmanlık ofislerinin kurulmasını öneriyor. Bu hayata geçirildiği zaman üretici kaliteli üretim yapabilecek zirai ilacı ve gübreyi daha az miktarda ve doğru bir şekilde kullanabilecek, dolayısıyla ihracata giden ürün miktarı daha da artırmış olacak.

6- Uluslararası bir platform kurulmasını sağlamak

Türkiye, rekabetçi avantajını Kuzey yarım kürede yitirmek üzere. Bunun en belirgin örneği de kirazda görülüyor. Yıllık 600 bin ton kiraz üreten Türkiye, bunun 80 bin tonunu ihraç ederken, 55 bin-70 bin tonluk kiraz üretimi yapan Özbekistan, üretiminin 40 bin tonunu ihraç ediyor. Dolayısıyla sektör temsilcileri Türkiye'den bir uluslararası platform çıkartılması noktasında görüş birliğinde. Bu platformun Türk markası ile tüm dünyaya ihracat ve transit ihracat yapabileceği vurgulanıyor.

7- Küçük ölçekli üretimin ve ihracatın efektif hale getirilmesi

Dağınık ve küçük ölçekli bahçeler; sanayiye uygun cinste, yeterli miktar ve kalitede meyve tedarik edilememesine sebebiyet veriyor. Bu nedenle devletin elindeki birinci sınıf tarım alanlarının envanterinin çıkarılması ve meyveciliğin geliştirilmesi için atılacak adımlara ışık tutması amacıyla özel sektöre tahsis edilmesinin, kaliteli sanayiye yönelik meyve tonajını artırarak daha düşük maliyetle üretilmesini sağlayacağı düşünülüyor.

8- Sözleşmeli tarıma duyulan ihtiyaç

Yaş meyve sebze sektöründe fiyat dalgalanmalarından kaynaklı yaşanan zararlar, sözleşmeli tarıma duyulan ihtiyacı gözler önüne seriyor. Söz konusu fiyat dalgalanması olduğu sürece, ne üretici ne de sanayicinin memnun olmayacağı dile getiriliyor. Sektörde, bu dalgalanmanın önüne geçmek için yüzde 100 sözleşmeli tarım yapmak gerektiğine inanılıyor.

9- Ülke markası yaratmak

Sektörün uzak coğrafyalarda markalar oluşturması, tarımı sürdürülebilir halde kazanır duruma getirebilmek için önemli. Bugün işlenmiş ürünlerin markalı olarak ihraç edilmesinin önünü açacak, hammadde alımlarını daha uygun hale getirecek bazı önlemlere ihtiyaç duyuluyor. Sektör marka oluşturmak için bugün çabalamazsa, yakın bir vadede çiftçilerin ürünlerini de satamıyor duruma geleceği öngörülüyor.

10- Soğuk zincir sistemi tüm yaş meyve sebze sektöründe uygulamaya geçmeli

Tarladan tüketicinin masasına gelene kadar neredeyse yüzde 50 kayıpların söz konusu olduğu sektörde, bu kayıpların ortadan kalkması için soğuk zincir sisteminin tüm yaş meyve sebze sektöründe uygulamaya geçmesi öneriliyor. Ürün zayiatını önlemek ve raf ömrünü uzatmak için üretim aşamasından tüketiciye sunuluncaya kadar soğuk zincir sistemine geçilmesi için geçmiş yıllarda bir fizibilite çalışması yapan temsilciler, bu anlamda sektörün tamamının soğuk zincirden geçerek pazarlara sunulması konusunda ısrarını sürdürüyor.

Aslında sorunlar ve çözüm önerileri o kadar net ki…

Üzerine söylenecek çok fazla bir şey yok.

Ama bu tespitler yeni de değil bu arada.

Turkish Cargo ve Turkishtime'ın işbirliğiyle düzenlenen toplantıya katılan bazı konuşmacıların şu sözleri tarımdaki kısır döngüyü özetler nitelikte: “Tarımı 30 yıldır, yani asistan olduğum günden bu yana değerlendiriyorum. Raporlar; 16 değil, 30 yıl öncesiyle bile mukayese edildiğinde hep aynı. Değişen hiçbir şey yok, sorunlar hep aynı…”

Yani, artık tespitlerin ötesine geçip çözüm üretmenin vakti geldi de geçiyor.

Zira dünya hızla değişiyor, yeni trendler, fırsatlar ve akıl almaz bir dönüşüm söz konusu.

Bu hıza ayak uydurmanın çaresi, tarımda yıllardır çözülmeyi bekleyen kronik sorunları aşıp, sektör paydaşlarına kulak vererek beklenen reformları hayata geçirmek.

İşte o zaman hem iç piyasada istikrar hem de ihracat pazarında rekabetçilikten bahsedebiliriz.

Aksi takdirde biz kendi içimizde sorunlarla boğuşmaya devam eder ve bu işin hamallığını yaparken, birileri daha rekabetçi bir ortamda bu işin kaymağını yemeye devam eder.

Sizce hangisi kulağa daha hoş geliyor?

Hamallık yapmak mı, kaymak yemek mi?

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com