Advertisement

Kredi Kayıt Bürosu (KKB), tarım sektörü adına önemli bir saha çalışmasına imza attı.

Toplam 980 çiftçi ile tarım yoğun 28 il ve 52 ilçede görüşme yapan KKB’nin “2019 Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması” önemli tespitler içeriyor.

Araştırmada çiftçilere “üretim esnasında yaşadıkları sorunlar” soruluyor.  

Çiftçilerin yüzde 83’ü girdilerin pahalılığını ana sorun olarak gösterirken, yüzde 36’lık kesim hastalık ve zararlıları sorun olarak öne çıkarıyor.

“Çiftçilerin üretim esnasında yaşadığı sorunlar” sorusuna üreticilerin yüzde 27’siİşçi yok/kaliteli değil/pahalı” derken, yine yüzde 27’si sulama problemlerine dikkat çekiyor.

Yüzde 26’lık kesim için iklimsel problemler öne çıkarken, yüzde 12’si yüksek arazi kiralarından yakınıyor. Çiftçilerin yüzde 10’u makine/ekipman yetersizliğine değinirken, yüzde 8’i ise girdilerin kalitesizliğinden şikayetçi.

Aslına bakarsız bu cevap ve oran bizleri şaşırtmadı. Zira girdilerdeki pahalılık yıllardır kırsaldaki saha araştırmaları ve anketlerde ilk sırada yer alıyor.

Ama yüksek girdilerden şikayet oranının yüzde 83’lerde olmasının, maliyet baskısı altındaki çiftçinin bu işi sürdürebilmesindeki en kırılgan nokta olduğunu da hatırlatalım.

Konunun işçi boyutu da bir diğer önemli nokta.

Saha araştırmasında işçi problemlerini sorun olarak gören çiftçilerden 108’i “işçi bulamıyorum” derken, 89’u “işçi var fakat pahalı” diyor ve 78’I ise “İşçi var fakat kaliteli işçi yok” cevabını veriyor. Çiftçilerin sadece yüzde 5’i “Herhangi bir sorun yaşamıyorum” diyor.

Peki çiftçilerin üretim sonrası yaşadığı sorunlar neler?

Çiftçilerin yüzde 78’i yetiştirdikleri ürünler için “Umduğum fiyata satamıyorum” diyor.

Yüzde 29’unun “Alıcı bulmak zor/az” cevabını verdiği soruya yüzde 27’si ise “Alıcı var ama güvenilir alıcı bulmak zor” yanıtını veriyor.  

Çiftçilerin yüzde 18’i üretim sonrası yaşadığı sorun olarak “Ürün param geç ödeniyor” cevabını verirken, yüzde 9’u ürünlerini depolama imkanı olmadığını, yüzde 7’si ise ürünlerin nakliyesinde zorlandığını söylüyor.

Çiftçinin hem üretim esnasında hem de üretim sonrası süreçte yaşadığı sorunlara dair verdiği cevaplara baktığımızda hepimizin yılladır bildiği ama görmezden ve duymazdan geldiğimiz sonuç ortaya çıkıyor: Çiftçi ne üretim maliyetlerinde ne de ürünlerin satış fiyatlarında söz sahibi olabiliyor. Dolayısıyla ürettiğini karlı şekilde satamayan ve çoğu zaman zarar eden çiftçi bir süre sonra üretime küsüyor.

Saha Araştırmasındaki diğer cevaplarda çiftçilerin alıcılarla yaşadığı tahsilat veya güven problemleri dikkat çekiyor. Son dönemde çiftçileri mağdur eden dolandırıcılık vakalarındaki artış da bunun somut bir göstergesi.

Araştırmada yer alan bir diğer başlık ise çiftçilerin ürün satış kanallarıyla ilgili.

Çiftçilerin yüzde 59’u ürünlerini tüccarlar üzerinden sattığını dile getirirken, yüzde 40’ı kendisinin doğrudan tüketiciye satış yaptığını söylüyor.

Yüzde 21’lik bir kesim perakende satışçıya ürünlerini sattığını ifade ederken, yüzde 15’i satış kanalı olarak meyve-sebze toptancı halini kullandığını belirtiyor.

Ürün satış kanalı olarak fabrika/mandıra cevabı verenlerin oranı yüzde 14, kooperatif/birlik cevabı verenlerin oranı yüzde 12, Toprak Mahsulleri Ofisi cevabı verenlerin oranı ise yüzde 6 seviyesinde.

Aslında şimdiki anket başlığı da satış tarafında yaşanan sorunları teyit eder nitelikte cevaplara haiz.

Vadeli satış yapan çiftçilerin alacak belgesi çeşidi”nin yer aldığı ankete göre çiftçilerin yüzde 48’i vadeli yaptıkları satışta ürünlerini verdikleri karşı taraf ile ilgili “Belge almıyorum, söz verilen tarihi bekliyorum” diyor.

Bir başka deyişle çiftçilerin neredeyse yarısı karşı tarafın sözünü senet olarak alıyor.

Çiftçilerin yüzde 24’ü ürünlerine karşılık senet alırken, yüzde 20’si ise çek alıyor. Geri kalan yüzde 8’lik kesim ise “kantar fişi”, “müstahsil makbuzu”, “ödeme emri”, “el yazılı kağıdı” alıyor.

Anketin bir diğer başlığı ise “Son 3 yıldır çiftçilerin kullandığı borç kaynakları” ile ilgili.

Ankete katılan çiftçilerin yüzde 55’i “Hiç borç almadım” derken, yüzde 31’i “Bankadan kredi/kart kullandım” cevabını veriyor.

Çiftçilerin yüzde 10’u “Tarım Kredi Kooperatifinden kredi kullandım” derken, yüzde 8’i ise aile, akraba ve arkadaşlarından borç aldığını söylüyor.

Yüzde 6’lık kesim girdilerini vadeli aldığını dile getirirken, yüzde 3’lük kısım ise ürününü satın alan alıcıdan avans aldığını söylüyor.

Çalışmanın değerlendirme kısmında, banka kredisi seçeneğinin yüzde 30’lara kadar düştüğüne dikkat çekiliyor. Zira söz konusu oranın 2016’daki çalışmada yüzde 47 seviyesinde olduğu hatırlatılıyor.

Öte yandan, çiftçilerin yüzde 55’inin "hiç borç almadım" cevabını da doğru okumakta fayda var. Zira çiftçi bugün birçok girdiyi bayi ya da satıcılardan vadeli olarak almak zorunda kalıyor ve aslında burada da vade farkı ödeyerek çok daha yüksek maliyete borçlanmış ve ciddi bir faiz ödemiş oluyor.

KKB’nin yaptığı çalışmada öne çıkan noktaları kırsaldaki durumu hatırlatmak adına sizlerle paylaşalım istedik.

Kamunun bu ve buna benzer saha araştırmalarının sonuçlarını iyi analiz etmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Zira kırsalın gerçeklerine ve önceliklerine yönelik politika geliştirilirken sahanın nabzını iyi tutmak gerek.

Yoksa tarımsal üretimden kaçısı, kırsaldan kente göçü daha çok konuşmaya devam ederiz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com