Advertisement

Dijitalleşme ve ödemeler dünyasının ana oyuncularından biri haline gelen fintekler faaliyet gösterdikleri alanlara göre gruplara ayrılsa da çok önemli bir bölümünün bireysel tüketicilere yani B2C sektörüne yoğunlaştığını görüyoruz. Bunun çeşitli nedenleri var tabii… Marka bilinirliğinin kısa zamanda oluşması, bu kategorinin daha popüler olması, müşteri sayısının kısa sürede artması sayılabilir. Tabii şirketi satmak ya da ortak almak isteyenlerin de bu nedenlerden dolayı B2C’ye dönük faaliyetleri seçmesi normal. Ancak ödemeler dünyasında en büyük pazarın B2B kategorisinde olduğunu görüyoruz. Zira dünya ticaretinde dönen paranın büyük kısmı şirketler arasında yapılan ödemeler alanında. Ayrıca yine kamu kurumlarıyla yapılan işlerde de büyük bir hacim söz konusu.

Belki kısa zamanda örneğin ön ödemeli kart hizmeti veren bir fintek kadar müşteri sayısına ulaşmak mümkün değil ancak aracılık edilen işlem hacimlerinin çok büyük olduğu bir gerçek. Öte yandan yine bu alanda üretilecek ürün ve çözümlerin de çok daha geniş bir yelpazeye yayıldığı da bir başka gerçek…

Son dönemde yapılan birçok araştırma, B2B ödemelerinin yıllık küresel hacminin 120 trilyon dolara ulaşmış olduğuna vurgu yapıyor. Dünyada B2C ödemelerinin yüzde 70’i elektronik olarak gerçekleşirken B2B alanında bu oranın yüzde 35’lere bile ulaşmadığını biliyoruz. Sadece ülkemizde değil dünyanın birçok yerinde irili ufaklı şirketlerin hala klasik yöntemleri kullanmaya devam ettiğini göz önüne alırsak pazarın taşıdığı potansiyelin iştah açıcı olduğu görülüyor.

B2B alanında verilecek hizmetleri düşündüğümüzde ilk aklımıza şu ihtiyaçlar geliyor:

-Fatura yönetimi

-Ödemeler

-Borç verme ve alma

-Potansiyel müşteri ve müşteri veri analizi

-Dikey SaaS çözümleri

-Satış & Tedarik süreçlerinin dijitalleştirilmesi-

-Finansman

-E-fatura ve defter

Üç ana teknoloji alanına yoğunlaşılacak

B2B’nin getireceği iş hacminin iştahları kabarttığını görüyoruz, özellikle son birkaç yıldır bu alana ilginin artığına tanık oluyoruz. Artık yeni bir fintek dönemine giriyoruz. 20 yıl önce bankacılık ve hizmet alanlarına odaklanan şirketler, hızlı bir büyüme gösterdi ve ciddi değerlemelere ulaştılar, çok sayıda satın alma gördük.

2010 yıllarda ise e-ticaret, gömülü hizmetler ortaya çıktı, bu alan da yepyeni dev şirketler doğurdu. 2020’lerin trendi ise daha çok siber güvenlikti. Ancak şimdiler de fintek 4.0’a yani B2B’ye kayış olduğunu görüyoruz. Özellikle salgın döneminde ortaya çıkan ciddi ihtiyaç, bu alandaki hareketliliğin artmasına neden oldu. İrili ufaklı tüm şirketler dijitalleşmenin zorunlu olduğunu görünce talep de hızlandı.

Sizlerle kısaca B2B alanında önümüzdeki günlerde hangi teknolojilerin de öne çıkacağını da paylaşmak istiyorum. Ana teknolojik eğilimlerin büyük veri ve makine öğrenimi, yapay zeka ile blokzincir alanları olacağı muhakkak.

Her biri kendi içinde bağımsız gibi görünse de büyük bir sinerji yaratacak olan bu teknolojiler, şirketlere hacim, hız ve çeşitlilik getirecek. Bilgi depolamasını, tüm üretim ve hizmet süreçlerinin akıllı makinelerle yapılmasını sağlayacak. Piyasa riskini tahmin etmek, dolandırıcılığı azaltmak, hataları en aza indirgemek, finansal eğilimleri tahmin etmek, içgörü üretebilmek gibi alanlarda verimlilik sağlayacak. Araştırmalar, şirketlerin üçte birinin B2B fintek endüstrisinde büyük veri ve makine öğreniminin farkında olduğunu ve benimsemenin artmaya devam ettiğini gösteriyor. Büyük veri ve iş analitiği için dünya çapındaki gelirin 300 milyar doları aşması bekleniyor.

B2B fintek endüstrisi büyümeye devam ettikçe, en küçük işletmelerin bile daha büyük kuruluşların halihazırda kullandığı otomatikleştirilmiş iş akışlarını ve tedarikten ödemeye kadar olan süreçleri uygulaması daha kolay olacak. Bu, daha büyük işletmelerle rekabet etmelerini kolaylaştıracak ve oyun alanını düzleştirmeye yardımcı olacak. Dolayısıyla fintekler için de keyifli bir ortam yaratacak. Türkiye’deki şirketlerin de hem ülke içinde hem de yurt dışında bu alana dönük stratejiler oluşturmasının önemli olduğunu düşünüyorum.