Japonya nesine güveniyor?
Japon tekonoloji şirketleri çeyrek rakamlarını arka arkaya açıklıyorlar ve maalesef büyük hayalkırıklığı yaratıyorlar. Çünkü teknoloji Japonya'nın GSYH'sı içinde önemli yer tutuyor.
Japonya'nın son kullanıcıya yönelik en büyük elektronik ihracatçısı Sony Corp'un ikinci çeyrekte kar etmesi beklenirken şirket önceki altı çeyrekte olduğu gibi yedinci çeyrekte de zarar açıkladı. Sony'nin ikinci çeyrek zararı 15.5 milyar yen (194 milyon dolar) oldu. Tahminler ise şirketin 15.6 milyar yen kar edeceği yönündeydi. Buna rağmen Sony; bu yıl, son beş yılda ilk kez kar edeceği yolundaki tahminini korudu.
Ülkenin ikinci büyük televizyon üreticisi Panasonic Corp., 31 Mart'ta bitecek mali yıl için 765 milyar yen (9.6 milyar dolar) zarar tahmininde bulundu. Bu rakam, analistlerin tahminlerinin yaklaşık 30 katı üzerinde gerçekleşti. Tarihinin en büyük ikinci zararını tahmin eden Panasonic, finansal durumunu iyileştirme yönündeki "acil ihtiyaçtan" dolayı, 1950 yılından bu yana ilk kez temettü ödemeyeceğini açıkladı.
Bir başka televizyon üreticisi Sharp ise "kendi başına yola devam edemeyebileceği" yönünde feryat ediyor. Şirket tüm yılın faaliyet zararı tahminini 100 milyar yenden 150 milyar yene yükseltti ki rakam 1.94 milyar dolara tekabül ediyor. Tüm yıl için zarar tahminini ise iki katına çıkararak 450 milyar yene yükseltti.
Lehman Brothers krizi ile birlikte şirketler piyasa değerlerinde ciddi kayıp yaşadılar. Sony'nin piyasa değeri 20 milyar dolardan 12 milyar dolara gerilerken Sharp ise 2.2 milyar dolara düştü. Buna karşılık Amerikan Apple'ın piyasa değeri 560 milyar dolar; Güney Koreli Samsung'un piyasa değeri ise 180 milyar dolar.
Şirketler tepetaklak düşüşlerine gerekçe olarak ise rakiplerle başa çıkamama, ek yeniden yapılanma maaliyetleri, inek içti dağa kaçtı, vs. gibi bahaneler sıraladılar. Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Japonya Merkez Bankası Bank of Japan geçtiğimiz ay başında gerçekleştirdiği toplantısında ülkenin "resesyona girmiş olabileceği" üzerinde durmuştu, biz bunu açıklanan tutanaklardan yeni öğrendik.
-Peki ne oldu da Japonya bu hale geldi?
"Avrupa'nın Euro Bölgesi'ndeki krizle boğuşması, vıt vıt vıt.." cevap sayılmıyo peşinen söyleyeyim. "İnsanlar yemeğe ekmek bulamıyor, ner'de kaldı Japonun pahalı ürünlerini alsınlar" da sayılmıyor.
Japonya deyince aklınıza ne geliyor? Hatırlatayım konumuz hala daha ekonomi, öyle geisha falan, dağılmasın akıl. Teknoloji, otomobil, robotlar, asimo, tsubasa, katana, Pikachu, vs... Bu minvalde gezinebilirsiniz.
Peki dünyada son kullanıcı için yükselen trend ne? Akıllı telefonlar. Ben diyeyim Güney Koreli Samsung siz diyin Amerikan Apple. Beriki desin Tayvanlı HTC. Aralarında Japon var mı? Yok. Peki neden yok?
Birileri evinin garajında manda kasa bilgisayar tasarlarken Japonlar çoktan "Televizyon yapan uçan robot da yapar ki..." hayalinin peşinde sürüklenmeye başlamıştı bile. Tamam uçsun da o robot, sonuç?
O manda kasa bilgisayarlar oldu sana el kadar cep telefonu; içine dünyalar sığıyor, yakında sahanda yumurta da yaparlarsa şaşırmayın. Robotlar uçmaya başladı mı? yok.
Japonlar; kibirlerinin ve ucu bucağı olmayan hayal güçlerinin kurbanı oluyorlar.
O kibir ki alfabelerini üçe bölüyor: Hiragana, katakana, kanji. Hiragana kendi orjinal alfabeleri ve bu alfabe ile her şeyi yazmak mümkün. Katakana dışarıdan gelen her şey için kullandıkları alfabe. Kanji ise gıcık oldukları Çinliler'den alıp aynı karakterlere farklı anlamlar yükledikleri resimli alfabe ki ucu bucağı yok. Siz eğer bir gazeteyi okuyabiliyorsanız, bu en az lise mezunusunuz demek .
Bir dile hakim olduğunuzda kültüre de hakim olursunuz, kendinizi daha çok içinde, daha ait hissedersiniz. Japonlar; Kanji ve katakanadan kurtulup sadece hiragana ile okuyup yazıp 70'lerin sonunda yakaladıkları teknoloji rüzgarı ile yollarına devam etselerdi; dil öğrenme konusunda engelleri ortadan kaldırsalardı iddia ediyorum, bugün en düşük ihtimalle tüm Asyanın ilk yabancı dili Japonca olurdu; batı kutbu da bu kadar ağır basmazdı.
Başta iPhone olmak üzere Apple ürünlerinin böyle çılgınca peşinde koşuluyor olmasının sebebi sadece tüketiciye içerik olarak istediğini veriyor oluşu değil. Ortada bir "fanboy"luk durumu, bir Amerikan rüyasını ucundan da olsa yaşama arzusu var. iPhone kullanıclarına dikkat edin, sadece tek bir ürün ile kalmazlar; bilgisayardı, tabletti, ne varsa alınır sırayla. Bu gerçeğin farkında olan Apple, bugün iPad Mini'yi 34 ülkede satışa çıkardı.
Bu gözlemi gayet iyi yapan Güney Koreli Samsung ise ürünlerindeki kalite ve popülerizm muhalifleri sayesinde yarışa dahil oldu ve işi bir sonraki aşamaya taşıyarak telefona entegre olabilen televizyonlarını piyasaya sürdü. Böylece Japonlar çok güvendikleri televizyon kalesini de kaybettiler. Fakat gerekli dil devrimi gerçekleştirmezse ve Japonların kapıldığı kibirli rehavete kapılırsa Güney Kore'yi de aynı son bekliyor.
Çin, "Şur'da Çin ile komşu olmaya ne kaldı?" başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi dünyanın altından girip üstünden çıkarken Japonların sizinle çalışması için sağlam 10 yıldır sizi tanıyor olması gerekiyor. Böyle ağır biz havayla belde katana üstte kimono kiraz çiçekleri savrulurken Japon bahçelerinde gezinen samuray tadında yaşıyor olmak iyi hoş da dünya o modda değil artık.
Japonların acilen silkinip bireyin üstünde taşıyabileceği ve başka aletlerle entegre olabilen daha kuuru ürünleri acilen piyasa sürmesi gerekiyor.