Advertisement

Manşet gelişmelere göre, yılın ilk dört ayında bütçe gelişmeleri iyi gidiyor. Toplam harcamalar yılın ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.9 artmış. Buna karşılık, bütçe gelirlerindeki artış aynı dönemde yüzde 18.7 olmuş. Dolayısıyla, bütçe açığı geçen yılın ilk dört ayında 15.8 milyar lirayken, bu yılın aynı döneminde 3.1 milyar liraya düşmüş. Faiz dışı fazla geçen yılın ilk dört ayında 6.3 milyar liraydı. Bu yılın aynı döneminde iki katın üzerinde artarak 13.7 milyar lira olmuş. Vergi gelirleri ile faiz dışı harcamalar arasındaki farka bütçenin temel dengesi dersek, bu denge geçen yılın ilk dört ayında 8.3 milyar lira açık verirken, bu yılın aynı döneminde 1.8 milyar lira açık vermiş. Yani, faiz dışı harcamalarımızın daha büyük bir bölümünü, neredeyse tümünü vergi gelirleri ile karşılayabilmişiz. Bunlar çok iyi gelişmeler.

KONJONKTÜR ÖNEMLİ
Bütçe verilerinin ayrıntılarında ise kısa ve uzun vadeli sorunların devam ettiği görülüyor. Kısa vadeli sorunların başında faiz dışı harcamalardaki enflasyonun oldukça üzerinde giden artışlar geliyor. Yılın ilk dört ayında faiz dışı harcamalardaki artış geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.8 olmuş. Bu dönemdeki ortalama enflasyon yalnızca yüzde 4.3 olarak gerçekleşmiş. Yani, faiz dışı harcamalardaki yılın ilk dört ayındaki artış, enflasyonun iki katından daha fazla. Faiz dışı harcamalar içinde personel giderleri, mal ve hizmet alımları ve sermaye giderleri sırıtıyor. Bu harcama kalemleri, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primleri (bu kurumlara bütçeden verilen mali yardımlar değil) de dahil toplam faiz dışı harcamaların yarısı. Bu kalemlerdeki toplam artış geçen yıla göre yüzde 17.5 olmuş. Vergi gelirlerindeki artış yılın ilk dört ayında yüzde 21.4’e ulaşmış. Artışın tamamı ekonomik büyüme ile ilgili. İthalatın önlenemeyen yükselişiyle dış ticaretten alınan vergilerdeki (toplam vergilerin yüzde 21’i) artış bu dönemde yüzde 39’a dayandı. Dolaylı vergilerdeki artış doğrudan vergi gelirlerindeki artışın üzerinde kaldı. Kısacası, bütçedeki görüntü yapısal nedenlerden değil, konjonktürden kaynaklanıyor.

AÇIK DAHA AZ OLABİLİRDİ
Orta/uzun dönemdeki sorun sosyal güvenlik sisteminin Hazine’den kendini maaşa bağlamış olması. 1990’lı yılların sonundan başlayarak yapılan sosyal güvenlik reformları bu kurumların açıklarını mutlak olarak azaltmadı, açıklarındaki artışın hızını bir ölçüde kesti. Ama, yara hâlâ kanıyor. Geçmiş on iki ayda sosyal güvenlik kurumlarına Hazine’den yapılan yardımların ve görev zararlarının toplamı vergi gelirlerinin yüzde 25’i civarında. Bu oran bu yılın ilk dört ayında yüzde 27’ye dayandı. Sosyal güvenlik kavramından yalnızca çalışmayan emeklilere bir maaş ve çalışan emeklilere ikinci maaşı anlıyorsak, Türkiye’nin bütçesi dünyadaki en fazla sosyal yardım içerikli bütçelerden biri olabilir. Aksi takdirde, bütçenin bugünkü haliyle gelir dağılımının daha adaletli olmasını sağlayacak esneklikte olmadığı açık. Geçen yıl gerçekleştirilen yüksek düzeydeki vergi gelirleri artışının bir kısmı artan harcamalara gitmişti. Bütçe açığı olabileceğinden daha fazla olmuştu. İlk dört aya yönelik veriler bu yıl da artan vergi gelirlerinin bir kısmını harcıyoruz. Bütçe açığı geçen yıla göre daha düşük, ama olabileceğinden daha fazla. Konjonktür değişirse, görüntü yine bozulabilir. Gençlik ve Spor Bayramı hepimize kutlu olsun.