Advertisement

Sermaye piyasasında yatırımcıların yaptıkları işlemler karşılığında aracı kuruluşlara ödedikleri komisyonlarda herhangi bir alt sınır bulunmuyor. Tam rekabet var denilebilir. Ancak yatırımcı sayısı çok çok az olduğu için kurumlar arası rekabet yıkıcı noktalara ulaşmış durumda. Yüz binde 2 seviyelerine kadar düştüğü söylenen bu komisyon oranlarıyla giderlerin karşılanması ve üstüne kâr elde edilmesi pek mümkün görünmüyor. Şüphesiz bu kadar düşük komisyon oranlarının aracı kuruluşların mali bünyelerine vermiş olduğu olumsuz katkı yanında, bu oranlarla nasıl iyi bir hizmet verilebileceği de tartışmalı. Demek ki yatırımcılar komisyon düşük olsun ama kalitesiz hizmete razı oluruz anlayışı içindeler.
Aracı Kuruluşlar Birliği'nin web sayfasında kurumlar arası karşılaştırılabilir veriler bölümündeki verilerle yapılan bir analizde tahmin edilenden çok farklı sonuçlara ulaşılmış olması şaşırtıcı geldi doğrusu. En verimli çalıştığını düşündüğümüz büyük kurumların, özellikle banka aracı kurumlarının pek verimli çalışmadıkları ortaya çıkmış durumda. Bu kurumlar önemli, çünkü gerek işlem hacminin gerekse komisyonların çoğunluğunu bunlar üretiyorlar. Geniş bir yatırımcı kitlesine bunlar hizmet veriyorlar.
Yapılan analizde aracı kuruluşların işlem hacmi, sektörün işlem hacmine oranlanarak işlem hacmindeki pay bulunmuş. Ardından kurumun hisse senedi komisyon geliri, sektörün toplam hisse senedi komisyon gelirine oranlanmış. (Bankalara ödenen pay düşülmüş halde.) Elde edilen iki oranın karşılaştırılmasında kurumun gerçekten verimli olup olmadığı sonucuna varılmış. (Basitçe, verimlilik katsayısı 1'den büyüdükçe verimlilik artıyor.) Yani yapmış olduğu işleme uygun bir komisyon geliri elde edip etmediği ortaya çıkıyor. Bu yılın ilk 8 ayında en yüksek komisyon geliri elde eden 10 kurumun verimlilik sıralamalarına bakıldığında büyük kurumlarımızın verimlilikle ilgili sıkıntıları olduğu görülüyor.

Bu tablonun önemi oldukça fazla. Kurumlarımızın komisyon politikalarını gözden geçirmelerinde fayda olduğunu bu tablo ortaya koyuyor. Bu komisyon oranları ve bu verimlilikle sermaye piyasasının bir yerlere varması mümkün değil. Gerçi kurumlarımızın faaliyet gelirleri içinde komisyonların payı şu andaki durumun aksine oldukça düşük olsaydı, bu tablo önemsenmeyebilirdi. Fakat komisyonlar halen ana faaliyet geliri olmayı sürdürdüğü için bu tablo düşündürmelidir. Belki de yeniden yapılanma, komisyonlardaki verimsizlikten başlamalıdır. (Tablonun tamamı isteyene verilebilir.)