Advertisement

Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu bugün itibarıyla yürürlüğe girdi. Türk Ticaret Kanunu 1.5 yıl önce yasalaşmasına rağmen uzun bir sessizlikten sonra, yürürlüğe girmesine az bir zaman kala epey tartışmalara neden oldu. Sonunda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden önce 6335 sayılı yasayla değişti. Herhalde yürürlüğe girmeden değişikliğe uğrayan ilk yasa oldu. 6102 sayılı yasanın her ne kadar eleştirilecek yanları olsa da, kanun adeta kompakt denilen türde bütünlük gösteriyordu. Tüm maddelerinin birbirine bağlı olduğu, birindeki değişikliğin tüm kanunu sıkıntıya sokabileceği yetkililer ve akademisyenler tarafından sık sık dile getirildi. Nitekim yapılan değişiklikler öyle bir sonuç yarattı ki, maddelerin ne derece birbirine bağlı olduğunu görmüş olduk. Yapılan değişiklik kanunun en önemli dayanak noktalarından birinde sıkıntı yarattı ama bu sıkıntıyı giderecek yeni bir hükmün kanuna yazılması çok büyük bir ihtimalle unutuldu. AŞ’lerin denetimini düzenleyen maddeler Türk Ticaret Kanunu’nun 397’nci maddesinde başlıyor.

AŞ’lerin yürürlükten kalkan eski TTK hükümlerine murakıp denilen denetçileri bulunuyordu. Patronun yakınlarından veya şirkette çalışanlardan oluşturulan denetçilik 1 kişi olabileceği gibi 5 kişi de olabiliyordu. Denetçilik son derece lüzumsuz olarak görünürdü. Hiçbir iş yapmazlar, hiçbir sorumluluk almazlar, sadece genel kurula 1 sayfalık uyduruk rapor yazarlar diye bilinirdi. Ancak yönetim sorunlarının olduğu şirketlerde önemli görevleri bulunuyordu. Ayrıca adı üstünde nihayetinde denetim organı olarak, yönetim kurulu faaliyetlerini inceliyor, bu faaliyetlerdeki usulsüzlükler konusunda yetkileri oluyordu. Etkin çalıştırılabilse, amaçlanan denetim, inceleme ve nezaret fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebilirlerdi. Ama yine de hiç yoktan varlıkları önemliydi. Yeni Ticaret Kanunu, murakıplık/denetçilik zaten işe yaramıyor gerçeğinden yola çıkıp, denetim müessesini korumakla birlikte bu denetimi yapacak kişilerin nitelikleri konusunda ciddi değişiklikler yaptı. Denetçiyi yine genel kurul seçmekle birlikte 400. maddede denetçilerin bağımsız denetleme kuruluşu olabileceği, ama orta ve küçük ölçekli AŞ’lerde yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşaviri denetçi olarak seçebilecekti. Bu kural küçük anonim şirketler için gerçekten ciddi bir maliyet oluşturacağı için sert tepkiler gösterildi ve değiştirilmesi istendi.

En son yapılan değişiklikle, kanunun 400. maddesi önemli ölçüde değiştirildi. Hatta YMM’lere denetim yetkisi verilirken, SMMM’lere verilmemesi kıyameti kopardı. Denetçi tanımının değişmesi bir yana, asıl büyük değişiklik kanunun 397’nci maddesine eklenen 4. fıkrada yer alıyor. Haklı olarak bağımsız denetimin maliyetli olması ve bu maliyetin küçük ve orta boy şirketler için gereksiz olduğu iddiasıyla önemli sayıda anonim şirketin denetimden muaf tutulması uygun görülmüş. Hangi şirketlerin muaf tutulacağı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek. Eğer Bakanlar Kurulu çıtayı yüksek tutarsa ve çok sayıda anonim şirketi bu tür bağımsız denetimden muaf tutarsa Türkiye’deki çok sayıda AŞ denetimsiz kalacaktır. Bağımsız denetimden kurtulmaları bir yana herhangi bir denetim organı da kalmayacağı için eksik organlı, hiçbir denetime tabi olmayan, başına buyruk binlerce şirketimiz olacak demektir. Böyle bir yapı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun felsefesine, mantığına, amacına, metodolojisine aykırıdır. Bakanlık denetiminin şirketlerin denetim organı yerine geçmesi kesinlikle mümkün olamayacağı için yapılacak ilk düzeltmede bu eksikliğin giderilmesinde fayda bulunmaktadır.