Advertisement

Şike davasının ilk raundu tamamlandı. 16. Ağır Ceza Mahkemesi yaklaşık 6 ay süren yargılama sonunda kararını açıkladı. 90'dan fazla sanıklı davanın son duruşmasında tutuklu olarak 4 sanık kalmıştı. Cezaların açıklanmasıyla birlikte tutuklu sanıklar da tahliye edildi. Açıklanan cezaların gerekçeleri 1.5-2 ay içinde yazılacak gerekçeli karardan sonra öğrenilecek. Ancak yargılama devam ediyor.
Davanın temyiz süreci sonunda, Yargıtay kararı onaylarsa fazla uzun sürmeyen karar düzeltme süreci yaşanacak. Yargıtay kararı bozarsa dosya tekrar 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelecek ve belki de aynı yargılama süreci tekrar yaşanacak. Yani anlaşılan dava kolay kolay bitmeyecek.
Eğer verilen cezaların onaylanması gerçekleşirse ne yazık ki Sayın Aziz Yıldırım tekrar hapishaneye dönmüş olacak. Öte yandan, ceza yargılamasının spor hukukunu nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Futbol Federasyonu'nun ve UEFA'nın, ilk derece mahkemesinin kararına nasıl tepki vereceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu arada söylemek gerekir ki, Aziz Yıldırım'a mahkeme tarafından verilen başkanlığın yasaklanması ve maçları izleyememe gibi tedbirler de ancak kararın kesinleşmesi, yani Yargıtay onayından sonra hayat bulabilecektir.
Verilen cezaların fazla olup olmadığını veya haklı olup olmadığını bilmiyoruz, değerlendirmek de bu köşenin işi değil. Ancak verilen cezalara bakınca sermaye piyasası suçlarına verilen cezaların ne kadar yetersiz olduğunu anlıyoruz. Eğer şikeden dolayı Sayın Aziz Yıldırım'a 3 yıl 9 ay ceza veriliyorsa, sermaye piyasasında işlenen insidertrading, manipülasyon, emniyeti suiistimal, örtülü kazanç gibi temel sermaye piyasası suçlarına çok daha fazla ceza verilmelidir. Ortada bir terslik olduğu görülüyor.
Mevcut Sermaye Piyasası Kanunu'nda yukarıda saydığımız suçlara öngörülen cezalar 2-5 yıllık hapis cezaları. Bugüne kadar görülen davalarda pek ceza çıkmadığı gibi, ceza çıkacak davalarda da sürekli hükmün açıklanmaması kararı verildi. Ceza verilen çok az sayıdaki davada ise asgari seviyeden verilen cezalar ertelemeye girdiği için cezalarla amaçlanan sonuçlar bir türlü elde edilemedi. Cezaların amacı sanıkları hapis yatırmaktan ziyade caydırıcı olmalarıdır. Sermaye piyasası suçlarında ne yazık ki caydırıcılık sağlanamadı.
Değiştirilmesi düşünülen Sermaye Piyasası Kanunu'nun ilk taslağında suçlar için asgari 3 yıl ceza düşünülmüşken, Meclis'e sevk edilen tasarıda örtülü kazanç dışındaki cezalar değiştirilmemiş. Örtülü kazanç suçuna asgari 3 yıl ceza öngörülmüşken diğer suçlara 2-5 yıl arası hapis cezası aynen devam ediyor. Yani yeni kanunda da cezaların caydırıcılık özelliği olmayacak.
Sermaye Piyasası Kurulu'nun ağır idari para cezaları vermesi suretiyle bir caydırıcılık sağlanacağının düşünülmesi ise pek isabetli görünmüyor. İdari para cezalarının yeterli olması söz konusu olmayacağı için tasarıda yer alan ceza hükümlerinin tekrar gözden geçirilmesinde yarar görünüyor.