Advertisement

Magazin medyasına geçen hafta bir milletvekilinin bir mankenle denizde çekilmiş fotoğrafları yansıdı. Magazinciler hemen milletvekili ile mankeni birbirine yakıştırıp sevgili olduklarını ilan etti. Milletvekili tarafından daha sonra bir açıklama geldi mi gelmedi mi bilmiyoruz, ama manken hanımefendi "Borsacı diye tanıştırıldım" şeklinde bir açıklama yaptı. Borsacılık kavramı bu ifadede olumlu mu, olumsuz mu kullanıldı anlaşılmadı ancak sevgili olmasa dahi arkadaşlık yaptıklarına göre olumlu bir anlamı olduğu sonucuna varılabilir.
Şöhretli bir manken tarafından arkadaş veya sevgili olarak kabul edilen biri olmak için çok para kazanan ve bol para harcayan bir namınız olmalı herhalde. Muhtemelen borsacı diye tabir edilen kişiler bu özelliklere sahipler ki, magazin basınında sıkça güzel ve ünlü kadınlarla birlikte görülen erkekler bir meslek veya işe sahip olmasalar bile hemen borsacı diye sıfatlandırılıyorlar.
Yıllardır borsacıları tanıyoruz. Çevremizde epey bir borsacı var. Bunlar bırakın parlak ve hızlı yaşamalarını, zor geçinen insanlar. Kastettiğimiz bu borsacılar bankaların ve aracı kurumların çalışanları. Birçok sektöre göre oldukça düşük ücretlerle çalışan insanlar. Aracı kurum bilançolarına bakın, bu bilançolardan çalışanlarına ne kadar ücret verildiği anlaşılabilir. Baba parası yiyen, fazla emek harcamadan, vergisi verilmeden edinilmiş servet sahibi üç-beş rantiye, parasının çok az bir kısmını borsada oyun oynayarak harcıyor, adı borsacıya çıkıyor. Herhangi bir ciddi işi olmadıkları için bunlar borsada al-sat yapmalarını sanki meslekmiş, bir işmiş, bir faaliyet, uğraşmış gibi görüp kendilerini borsacı diye sağa sola lanse ediyorlar. Borsacıların üstüne yapışmış bir algı var ve ne yazık ki bu algı yıllardır değişmiyor.
Yurtdışında olduğu gibi borsacılık sektöründe görünen hızlı yaşam Türkiye'de hiç oluşmadı, hep şehir efsanesi olarak borsacıların har vurup harman savurdukları yazıldı, çizildi. Bütün bunlar borsaya, hisseye, sermaye piyasasına karşı toplumda negatif bir hava yarattı. Bu olumsuz hava yıllar geçtikçe azalacağına artıyor. Borsacılar küçük yatırımcıların paralarını kendi menfaatlerine batırıyorlar, üstüne keyif yapıyorlar algısını ne yazık ki ortadan kaldıramadık. Zaten işte yaratılan bu algı piyasada mevcut güvensiz ortamın baş nedenlerinden biri. Piyasada gariban, küçük yatırımcıların sürekli kaybettiği algısı gerçek olmasına gerçek ama kaybedilen paraları kazananlar çalışanlar, emekçiler değil.
Mevcut güvensizliği ortadan kaldırmak için kimsenin kılını kıpırdatmadığını da sık sık yazıyoruz. Piyasaları güven içinde çalışır hale getirmek herkesin görevi. Her ne kadar kimse bu konuda bir gayret içinde olmasa da, yapılacak ilk işin yaratılan yanlış algının düzeltilmesi olduğu çok belli. Borsayı, kuzuyu kurda teslim etme gibi gören anlayış var. Borsacıların da diğer meslek sahipleri gibi, işlerini yaptıkları, para kazanarak geçinmeye uğraştıkları, her meslekte olduğu gibi içlerinde iyilerin ve kötülerin olduğu, ancak tüm meslek mensuplarının kökten kötülenmesinin doğru olmadığı topluma anlatılmalı ve benimsetilmeli. Bu algı değişmezse, nereden başlanırsa başlansın, sonuç hep hüsran olacak.
Neyse ki, bu yanlış algılamanın teselli bulunacak bir yanı var. Sektörde çalışan bekâr borsacı erkek arkadaşlarımızın manken arkadaş ya da sevgili edinmek için şansları epey açık görünüyor.