Advertisement

12 Aralık'ta bu köşede "Gazetecilerin İşi Zor" başlıklı bir yazı yazmıştık. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun piyasa dolandırıcılığına (manipülasyon) ilişkin 107. maddesinde sermaye piyasası araçları hakkında yalan, yanlış haber, yorum yapan ve rapor hazırlayıp yayanların suç işlemiş olacaklarını ifade etmiştik.
Özellikle medya mensuplarının bu hükümden dolayı bundan böyle işlerinin zor olacağını, manipülasyon suçunu işlemiş olmasalar bile hoşa gitmeyecek haber ve yorumlar hakkında idari para cezalarına çarptırılabileceklerini söylemiştik. Bu yazımız üzerine medya kesiminde ciddi tartışmalar başlamış ve medya mensuplarının ciddi şekilde kaygılandıklarına tanık olmuştuk.
Söz konusu yazımızda, araştırma raporları yazanların ve bu raporları yayanların da dikkatli olmaları gerektiğini belirtmiştik. Bu konularla ilgili Türkiye'deki tartışmaların yurtdışına taşındığı anlaşılıyor. Önce fon yöneticisi Mobius'un korkudan demeç vermekten kaçındığı, ardından yurtdışındaki büyük banka ve aracı kurumların Türkiye hakkında haber ve yorum yapılmasını askıya aldıkları, hatta analizcilerin Türkiye'ye seyahatlerinin bile durdurulduğu Habertürk Ekonomi'de 2 gündür haber konusu yapılıyor. Yabancıların gözünü korkutacak kadar yeni kanunda tehlikeli hükümler var mı gerçekten? Bu sorunun cevabı çok net: Evet, tehlikeli hükümler var.

Yeni kanunun 107/2 maddesi, eski kanunda da bazı eksikleriyle vardı. Eski kanunda yalan, yanlış, yanıltıcı, eksik bilgiyle fiyatların etkilenmesi söz konusu iken yeni kanunda fiyatların etkilenmesi ve yatırımcı kararlarının etkilenmesi suç sayılıyor. Fiyatların etkilenmesi çok objektif bir şekilde tespit edilebilir. Borsaya veya piyasaya bakmanız yeterli. Ama yatırımcı kararlarını etkilemek amacı nasıl saptanacak? Bu saptamayı kim, neye göre yapacak? Öte yandan, eski kanunda rapor hazırlayan ve yayanlar suçu işleyebilecekler arasında sayılmıyordu. Yeni kanunla gerek piyasalar, gerek faiz, döviz, hisse gibi enstrümanlar hakkında gerekse şirketler hakkında yazılan raporlar suçun kapsamına girmiş oldular.
Türkiye’de yabancı kurumların da, yerli kurumların da raporları internette sürekli yayınlanıyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış bilmeden yatırımcılar bu raporları okuyorlar ve muhtemelen etkileniyorlar. Bu raporlarla manipülasyon da yapılabilir. Gerçekten de bu raporların fiyatları zaman zaman etkilediği de görülüyor. Bu başıboşluğa bir çare bulunması gerekiyordu ve yeni kanun bu duruma ceza maddesi kapsamında dur demeye çalışıyor.
SPK Başkanı Sayın Vahdettin Ertaş, Habertürk Ekonomi’de Sefer Yüksel’e verdiği demeçte, kanunun 107/2 maddesi kapsamında ikincil düzenleme yapacaklarını ve bu düzenlemeyi acilen gündemlerine aldıklarını söylemiş. Bu konu başkanın kucağına düşmüş durumda. Yabancılar bu derece rahatsız olduklarına göre yatırımlarını dahi etkileyebilir. Bu yüzden hangi fiil, eylem ve işlemlerin suç kapsamına girebileceğinin SPK tarafından açıklanması rahatlatıcı olabilir. Bu konuda bir hususun altını çizmemiz lazım; tartıştığımız bu sermaye piyasası suçu hakkında ceza davası açılabilmesi ve yargılamanın yapılabilmesi ancak SPK’nın yapacağı suç duyurusuyla mümkün olabilir. SPK suç duyurusunda bulunmazsa dava açılamaz. Ancak SPK suç duyurusunda bulunmayıp yapılanları piyasa bozucu eylem sayarak idari para cezasıyla cezalandırabilir.


GELİŞMİŞ ÜLKELERDE DURUM NEDİR?
Yabancılar tedirgin olduklarını söylüyorlar ama insan merak ediyor, kendi ülkelerinde ne yapıyorlar diye? Kesinlikle söyleyebiliriz ki, sermaye piyasası gelişmiş ülkelerde bu konuda ceza hükümleri çok daha sert ve çok daha ağır. Böyle olduğu halde neden ürktüklerini anlamak mümkün değil. Çünkü rapor yazan, bu raporu dağıtan herkes yargılanmayacak ve ceza görmeyecek. Rapor yazan veya dağıtanlar, yazılan raporlarda yalan, yanlış, yanıltıcı bilgiler varsa suç işlemiş sayılacaklar. Raporlarda doğruları, gerçekleri yazdıktan sonra, bilgileri çarpıtıp manipülasyon yapmadıkça veya manipülasyona yardımcı olmadıkça kimsenin korkmasına gerek yok.
Suçun işlenmesi için kanun hükmünde yazan unsurların bir araya gelmesi gerekir. Bu nedenle yabancıların SPK’yı baskı altına alacak şekilde tepki göstermeleri doğru değil. Sonuç olarak, yeni kanunun 107/2 maddesinin eski kanuna göre daha kapsamlı hale geldiğini söyleyebiliriz. Bu suçtan yargılama yapılabilmesi için SPK’nın suç duyurusuna ihtiyaç olduğunu tekrar hatırlatalım. Ancak kanunun bu hükmü yine de soyut hükümleriyle idari otoriteye keyfi uygulamalara varacak kadar geniş yetkiler veriyor. Bir ay önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi kanunun bu hükmünün uygulanma biçimini SPK Başkanı belirleyecektir. Başkan ılımlı mesajlar vererek ortalığı sakinleştirmeye çalışsa da gazeteci ve araştırmacı arkadaşlarımız yine de dikkatli olsunlar.