Advertisement

SPK Başkanı Sayın Vedat Akgiray geçen hafta opsiyonlar konusunda mutabakat sağlanamazsa yola İMKB ile devam edeceklerini söylemişti. Bu bir anlamda, VOB'un patronluğunun İMKB'ye verilmemesi halinde opsiyonların İMKB'de işlem görmeye başlayacağı demekti. Sayın Başkan, aynı açıklamasında İMKB'nin bu yıl içinde anonim şirket haline geleceğini ve doğru bir yapılanmaya kavuşturulacağını da belirtti. Demek ki, İMKB'nin şu anda yapısında bir yanlışlık var ki, düzeltilecek. SPK Başkanı açıklamasının devamında şirketleşecek İMKB'nin özelleştirilmesinin amaç olmadığını, gerekirse ileride yapılabileceğini ifade etti. İMKB'nin özelleştirilmesinin şu anda düşünülmediğini geçen yıl Sayın Bakan Ali Babacan da söylemişti.
Mevcut siyasi iktidar 8 yıldır tek başına görev yapıyor. İktidarın ekonomi politikaları bugüne kadar küçük eleştiriler dışında daima takdir topladı. Özellikle hükümetin özelleştirme politikaları en başarılı icraatları arasında kabul ediliyor. Yeni dönemde de hükümetin özelleştirme uygulamalarına devam edeceği, yetkililerin açıklamalarından anlaşılıyor. Özelleştirmeyi politikalarının merkezine yerleştiren hükümetin İMKB'yi şirketleşmek suretiyle kamulaştırmaya çalışması ise anlaşılmıyor. Çünkü İMKB'nin anonim şirket haline gelmesi Hazine'nin bu şirkette tek başına veya hâkim hissedar olmasına yol açacak. Şu anda İMKB, üyeleri olan banka ve aracı kurumların yönetim ve denetimi altında çalıştığı için,
şirketleşmeden sonra üyelerin İMKB yönetim ve denetim organlarındaki temsil hakkı kaybolacak demektir. İMKB'yi Hazine'nin veya üyelerinin yönetmesinin bir farkı olmayacağı söylense de, Borsa işinde uzman olmayan bürokratların yöneteceği İMKB'nin gelişmelere, uluslararası rekabete ve yeniliklere nasıl hazırlanacağı kafalarda her zaman soru işareti olmaya devam edecek.
İMKB'nin anonim şirket haline getirilerek kamulaştırılması düşüncesinin arkasında İMKB'nin tüm mal varlığının devletin olduğu düşüncesi hâkim. Bu düşünce ne yazık ki, SPK Başkanı'nda da mevcut. Eğer Başkan İMKB mal varlığının devlete ait olmadığını düşünse özelleştirmeden bahsetmezdi.
İMKB her ne kadar kanunla kurulmuş olsa da, şu anda mevcut yapısının dernek benzeri bir yapılanma olduğu ortada. Bu yapılanma içinde üyeleri olan banka ve aracı kurumların yönetimi ve denetimi altında. Üyelerinin borsa pazarlarında yaptıkları işlemler sonucunda elde edilen gelirlerle azımsanmayacak bir mal varlığına kavuşan İMKB'nin bu büyük mal varlığının temelinde üyelerinin ödedikleri giriş aidatları ile borsa payları yatıyor. Gelirlerin elde edilmesinde kamusal karakterli bazı gelirlerin elde edilmesi İMKB'yi devlet kurumu haline getirmez. İMKB'nin zamanında kendisine tahsis edilen bazı gelirleri kat kat fazlasıyla geri ödediği de ortada olduğu halde İMKB'yi halen devlet mal varlığı arasında saymak doğru olmaz.
Şu anda yapılmak istenen İMKB'nin mal varlığının ve işletim hakkının üyelerinden kaçırılmasıdır. Ne yazık ki, geleceklerini ilgilendiren bu hayati mesele karşısında banka ve aracı kurumların kılının kıpırdamadığı da ortada. Her şey olup bittikten sonra "yandık aman" diye dövünecekler ama iş işten geçecek.