Advertisement

SPK, geçen yıl kira sertifikalarına ilişkin bir tebliğ yayınlamıştı. 01.04.2010 tarihli tebliğde kira sertifikaları ve varlık kiralama şirketleri (VKŞ) düzenlenmişti. Medyada sukuk olarak da bilinen kira sertifikaları ve VKŞ uygulamasında; bir şirket sahip olduğu bir varlığı ya kendi kurduğu ya da bir banka veya aracı kurumun kurduğu VKŞ’ye satar.

Burada bahsedilen varlık genellikle gayrimenkul oluyor. Şirket satış yaptıktan sonra aynı varlığı VKŞ’den kiralar. VKŞ de ihraç edeceği kira sertifikaları ile varlığın parasını öder ve alacağı aylık kiralarla sertifikaların getirilerini öder. Biraz karmaşık görünse de, şirketlerin aktiflerinde bulunan varlıklar özellikle gayrimenkuller paraya dönüştürülmüş ve şirketin finansman ihtiyacı karşılanmış oluyor.

Adeta gayrimenkulü bir bankaya ipotek ettirip, karşılığında kredi temin etmek ve krediyi aylık taksitlerle ödemek gibi. Kira sertifikası sistemi özellikle İslami kurallara uygun yatırım yapmak isteyenler için ideal bir yatırım aracı. Zaten Müslüman ülkelerde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bizde de özellikle körfez ülkelerinin fonlarını Türkiye’ye çekmek için uygun bir sistem yaratıldı. Hem ülke dışı kaynakların çekilmesi hem de sermaye piyasasının yeni bir enstrüman kazanması bakımından SPK’nın bu düzenlemesi oldukça önemliydi. Ancak kira sertifikalarının SPK tarafından düzenlenmesi yeterli değildi.

Kira sertifikalarının ve VKŞ’lerin vergi kanunları karşısındaki durumunun netleşmesi gerekiyordu. Bu konudaki belirsizlik ve ilk girişimler ciddi bir vergi yükü olabilir cevabı nedeniyle askıya alınmıştı. Nihayetinde devlet bu önemli konuya el attı ve vergi belirsizliğini ortadan kaldırdı. Şubat ayında çıkarılan ve kamuoyunda vergi affı kanunu olarak bilinen 6111 sayılı kanun meseleyi tam anlamıyla çözmüş görünüyor. Öncelikle gelir vergisi kanununda yapılan değişiklikle kira sertifikası geliri menkul sermaye iradı olarak kabul edildi ve% 10 stopaja tabi tutuldu. Diğer borçlanma araçları gelirlerinin tabi olduğu sisteme bağlanarak eşitlik sağlanmış. Şüphesiz ihracı yapan kamu olursa stopaj oranı sıfır olacaktır. VKŞ’ler tamamen kurumlar vergisinden muaf tutulmuş durumdalar. Hatta VKŞ’ler devraldıkları veya devredecekleri taşınır veya gayrimenkuller için herhangi bir katma değer vergisi ödemeyecekler, herhangi bir şekilde tapu harcı gibi bir harç ödemeyecekler ve tüm devir işlemlerinde damga vergisinden muaf olacaklar.

Muhtemelen sermaye piyasası anlamında hiçbir şekilde vergisel olarak bu kadar destek ve teşvik başka hiçbir kuruma, yatırım aracına sağlanmamıştır. Gelir vergisi stopajı % 10 ve kurumlar vergisi stopajı % 15 olarak uygulanacak olan kira sertifikalarının bu vergi teşvikleri sonrası bir patlama yapması gerekiyor. Sadece yurtdışından kaynak gelsin, Müslüman ülkelerin fonları gelsin diye olaya bakmamak lazım. Mutlaka bu kaynakları ülkeye çekmek için bu düzenlemelerin olumlu faydası görülecektir ama yurtiçindeki kurumlarımızın, şirketlerimizin de bu avantajı kullanmaları son derece yararlı olacaktır. Bu konuda görev aracı kurumlara düşüyor. Yıllardır faaliyetlerinin çeşitlenmediğinden şikâyet edip duruyorlardı, şimdi karşılarına müthiş bir fırsat çıkmış durumda.

Üstelik SPK son derece büyük bir destek vererek, VKŞ’lerinin aracı kurumlar tarafından da kurulabilmesi imkânını getirdi. Bu imkânı kullanarak aracı kurumların ciddi bir pazarlama ve tanıtımla, şirketlerin atıl vaziyette duran başta gayrimenkullerine hareket kazandırmaları gerekiyor. Kendilerine yeni bir iş alanı yaratılırken, sermaye piyasasına yeni bir yatırım aracı ve şirketlere de ciddi bir finansman imkanı sağlanmış olacaktır