Advertisement

Sayın Başbakan, cuma günü Meclis'e 61 'inci hükümetin programını sundu. Önceki hükümetlerin başarıya ulaşmış, test edilmiş programlarının devam edeceği anlaşıldığı için kamuoyunda herhangi bir şaşkınlık ve tepki yaratmadı. Nitekim önceki hükümetlerin ana omurgası bozulmamış ve ufak revizyonlarla yetinilmişti. Başarıya ulaştığı kabul edilen önceki dönem programları ve AKP'nin seçim beyannamesi ile son derece uyumlu olduğu görünen yeni hükümet programında önceki politikaların kuvvetle devam ettirileceği belirtilerek bazı hususların altı çizilip öne çıkarılmış.
Programda küresel krizin bir test süreci olduğu ve ekonomimizin bu sınavdan başarıyla çıktığı belirtilmiş. Nitekim bu başarının G-20 çerçevesinde alınan tüm kararlarda Türkiye'nin etkin bir rol oynamasına neden olduğu da vurgulanmış. Herkesin kabul ettiği üzere Türkiye, dünya ekonomi ve finans çevrelerinde takdir ediliyor ve örnek gösteriliyor.
Satın alma gücü paritesine göre milli gelir sıralamasında yaklaşık 1 trilyon dolarlık GSYİH ile ülkemizin 16'ncı sırada yer aldığı ve 2002 yılında Türkiye'de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının yüzde 36'sı iken, 2010 yılında AB ortalamasının yüzde 48'ine yükseldiği ve böylece dokuz yıllık dönemde Türkiye ile AB arasındaki refah farkının azaldığı programda belirtiliyor.
2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz, hükümet programında tekrar edilmiş.
Sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest olacağı, dalgalı kur rejiminin devam edeceği ve yoksullukla mücadelede sosyal politikalarla başlatılan sosyal restorasyon sürecinin devam ettirilecek olması programda dikkat çeken hususlardan bazılarıydı.
Piyasalara yönelik fazla bir şey yok ama hükümetin önümüzdeki dönemde hangi konulara ağırlık vereceğinin ipuçlarını bulmak bakımından program hedefleri önem kazanıyor. Bir kez daha belirtildi ki,
fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek, para politikamızın temel amacı olmaya devam edecek. Ancak para politikasının, büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecek olmasının vurgulanması oldukça önemliydi.
Ana politikaya bağlı olarak tek haneli rakamlara inmiş enflasyon ve faiz oranlarının kalıcı hale getirilecek hedefler arasında yer alması, piyasa katılımcılarının dikkatini çekmesi gereken bir husustu. Yine önceki politikaların devamı niteliğinde olarak enflasyon hedeflemesi, temel para politikası rejimi olmaya devam edecek ve hükümet ile Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefleri üç yıllık vadede belirlenip kamuoyuna duyurulacak.
Bizim için en önemli vurgu da İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi'nin hayata geçirilecek olmasındaki kararlılıktı. Vizyonun, İstanbul'un öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel bir finans merkezi olması şeklinde belirlenmiş olması hem kararlılığın hem daha gerçekçi olunduğunun da işaretiydi. Strateji ve eylem planının titizlikle uygulanacağını ve İstanbul un 2023 yılında dünyadaki en önemli 10 finans merkezi içinde yer almasının hedeflenmesinin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz.
Sayın Başbakan ın önceki konuşmalarında da üzerinde durduğu gibi cari açık konusu yakından izleniyor. Programda yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler bulunduğu vurgulanmış. Yapılan tespit de, cari açığın ana sebebinin enerji olduğu yönünde. Enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74'ler seviyesinde olduğu ülkemizde, uluslararası enerji fiyat hareketleri Türkiye nin cari açığını doğrudan etkiliyor. Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payının artırılacağı ilk hedefler arasında sayılmış.
Sonuç olarak, iddialı hedefler devam ettiriliyor, uygulamasını da zaman içinde göreceğiz.