Bir süredir beklediğimiz forex veya f/x ya da resmi adıyla kaldıraçlı işlemler önümüzdeki ay başlayacak. Buna ilişkin Tebliğ Taslağı geçen hafta tartışmaya açıldı. Taslak, son dönemlerde çıkarılan düzenlemelere göre son derece sistematik, çok daha net ve anlaşılır, mevzuat yapma kurallarına uygun olarak hazırlanmış. Yurtiçi ve yurtdışı uygulamaların incelendiği titiz bir çalışma olduğu görülüyor. Esas bakımından da son derece yapıcı, esnek ve ihtiyaçlara uygun cevapları barındıran bir çatısı mevcut. Taslağa göre kaldıraçlı işlemler, dövize, mala, kıymetli madene dayalı olarak yapılacak. Yetkili kurumların sağlayacakları elektronik ortamdaki işlem platformları üzerinde parite, petrol, gümüş, altın gibi varlıklar kaldıraçlı şekilde alınıp, satılabilecek. 24 saat işlemlerin gerçekleştiği bu piyasada şu an için Türkiye’de 17 milyar dolarlık bir pasta olduğundan bahsediliyor. Bu piyasanın düzenlenmesiyle birlikte daha çok yatırımcının, daha güvenli bir şekilde bu piyasaya geleceği ve işlem hacminin 30-40 milyar dolarlara kadar çıkmasının beklendiği de söyleniyor. Kaldıraçlı işlemleri aracı kurumlar yapacak. Bu faaliyetler üçe ayrılmış durumda. Aracı kurumun işlemin tarafı olduğu market maker’lik, aracı kurumun müşterinin verdiği emri bir başka kuruma ileterek temsilci gibi hareket ettiği white label sistemi ve aracı kurumun sadece tanıtım ve sözleşme yapılmasına katkı vereceği IB’lik sistemi. Her bir faaliyet için istenen asgari sermayeler de doğal olarak değişiyor. Bu konuda aracı kurumların sermayelerin yüksek olduğu itirazları olacaktır mutlaka. Ancak finans kurumu olarak aracı kurumların zaten şu an sahip oldukları sermayeler çok düşük olduğu için bu konudaki itirazlar fazla gerçekçi olmayabilir. Taslakta aracı kurumların sermaye dışında sahip olmaları gereken alt yapı yatırımları, belge kayıt düzeni ve eleman standartları da belirlenmiş durumda. İşlemlerde 1’e 100 kuralı uygulanacak. Yani 1000 dolar yatırıp, 100 bin dolarlık kontrat alıp satabileceksiniz. Böyle olduğu için kâr marjı çok yüksek ve dolayısıyla riski de oldukça yüksek bir yatırım aracı. Gerçi şu an denetimsiz alanda faaliyet gösteren kurumlarda 1’e 400 marjının dahi uygulandığı söyleniyor. İşlemlerin likit olması prensibinden hareketle baştan yatırılacak teminatların da sadece TL ve döviz olması öngörülmüş. Öte yandan, taslak yayınlanmadan önce teminatların yurtdışına çıkmasını önlemek için düşünülen sistemlerin en azından şimdilik ortadan kalkmış olduğu görülüyor. Teminatların güvenceye alınması için VOB veya Takasbank ya da bir bankada tutulması fikri hoş görünse de, maliyetleri artırıcı, rekabeti yok edici ve sistemin ölü doğmasını sağlayabilecek nitelikte olduğu için bundan vazgeçilmesi piyasaların önünü açan bir husus olmuş. Taslakta eleştirilecek değil ama tartışılacak bir hüküm de, taslağa sonradan eklenen bir geçici maddede yer alıyor. Kaldıraçlı işlemleri yapma yetkisi aracı kurumlara ve sayısı şu anda 1 olan vadeli işlem aracılık şirketlerine veriliyor. Ancak halen bu işi Türkiye’nin dört bir yanında çok sayıda kişi ve kurum yapmaya devam ediyor. Bunları sistemden hemen çıkarmak sorun yaratır endişesiyle tebliğin yayınlanmasından bir ay içinde başvuranlara vadeli işlem aracılık şirketi izni verileceği belirtiliyor. Tebliğ taslağında bankalara dahi verilmeyen kaldıraçlı işlem yapma yetkisinin belki onlarca kuruma verilmesinin herhalde makul ve mantıklı bir açıklaması vardır. Mevcut 80 civarındaki aracı kurum sayısının fazla olduğu söylenirken bu sayının belki de 1000’e çıkmasının en büyük sıkıntısını yine düzenleyici ve denetleyici otorite yaşayacaktır. Her sokak başında bir banker olduğu günlere dönmek ihtimali var gibi görünüyor.

Advertisement