Advertisement

İstanbul Sanayi Odası (İSO) 2010 yılının 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmasını yayınladı. Oldukça geç açıklanan araştırma çok çarpıcı bilgiler içeriyor. Detaylarına girmeden şunu söylemek lazım ki, 2010 yılı sanayi şirketlerimiz bakımından oldukça iyi geçmiş. Cirolar ve kârlılıklarda ciddi artışlar kaydedildiği görülüyor. Kamu sektörünün eleman çıkarmasına karşın özel sektör sanayi şirketlerinin işçi alımları kriz öncesi seviyeleri dahi aşmış durumda. Kısa vadeli borçlarda artış dışında toplam borçların öz kaynaklara oranı da % 96.5’ten % 104.3’e yükselmiş durumda.

İlk 500 büyük sanayi şirketinden İMKB’de hisse senetleri işlem gören şirket sayısının 2010 yılında 87 olduğunu öğreniyoruz. Bir önceki yıl bu sayının 93 olduğu düşünüldüğünde % 7 civarında bir küçülme olduğu görülüyor. Sayının küçülmesinde şirketlerin Borsadan çıkması değil, borsadaki şirketlerin 500 listesinden düşmesinin neden olduğu anlaşılıyor. 500 şirket içinde 87 şirket olması büyük şirketlerden borsada olanların sayısının toplama oranının % 17 civarında olduğunu gösteriyor.

Oldukça düşük bir sayı ve kimseyi memnun etmeyecek bir oran bu. Bu sayının artması en azından yarıya ulaşması gerekir ki Türkiye’de en azından büyük şirketlerin yarısı borsaya geldi diyebilelim. Sermaye piyasası kaynaklarından küçük veya büyük şirketlerin yararlanması gerek. Özellikle ülkemizdeki şirketlerin ağırlıklı olarak KOBİ türü küçük ve orta boy şirketlerden oluştuğu düşünüldüğünde bu şirketlerimiz açısından sermaye piyasasının ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Geçtiğimiz dönem başlatılan halka arz kampanyası sayesinde 40’a yakın şirket halka açılarak, sermaye piyasası kaynaklarından yararlanmaya başladı ve bu sayı giderek artacak görünüyor.

Bu ciddi bir atılımdır ve şirketlerimizin finansmanı bakımından ciddi bir açılımdır. Ancak borsanın büyük şirketlere olan ihtiyacı ayrı değerlendirilmelidir. Büyük şirketlerimiz mutlaka halka açılmalı ve hisse senetleri borsada alınıp satılmalıdır. Büyük şirketlerin borsaya gelmesi borsanın itibarını artırır, borsanın prestijli pazar olmasına yol açar, bölgesel lider olmasına çok ciddi katkı sağlar. Borsaya vereceği katkı yanında asıl katkısı ve faydası müşteri tabanının genişlemesinde meydana gelir. Belki küçük ve orta boy şirketlere yatırımcılar bilmedikleri, tanımadıkları için ilgi göstermiyor olabilirler ancak bilinen, tanınan, listelere giren şirketlerin borsaya gelmesi halinde bunlara kayıtsız kalmazlar. Bir başka deyişle, büyük firmaların borsaya gelmesi kendi yatırımcısını da borsaya getirir. Yıllardır şikâyet ettiğimiz yatırımcı sayısının azlığı sorunu, büyük şirketlerin halka açılmaları sayesinde önemli oranda çözümlenebilir. Öte yandan büyük şirketlerin halka açılarak borsaya gelmeleri yerli bireysel yatırımcı yanında, yerli ve yabancı yatırımcıların da ilgisini çekecek ve bu kanaldan da ciddi bir talep yaratılabilecektir. Bu nedenle, ne yapıp edip İSO-500 şirketlerinden borsaya geleceklerin sayısının artırılmasına çalışmamız gerekir. Mevcut şirketleri % 100 artırsak sayı 174 yapar ve bu bile toplamın ancak üçte biri olmuş olur. Bu konuda şirketleri halka açacak aracı kurumlara büyük görev düşüyor. Ancak aracı kurumların bu konudaki girişimleri ve çabaları nihayetinde ticari olduğu için asıl iş ve sorumluluk İMKB’ye düşüyor. Tüm gücüyle bu şirketlere yönelik tanıtım, reklam, eğitim furyasına başlanmalı ki sonuç alınabilsin. Önümüzde kat edilecek çok yol var.