Advertisement

Borsada yaşanan düşüşün yurtdışı kaynaklı olduğunda şüphe yok. Bu düşüşün ekonomik gerekçeleri mevcut. Yani yaşadığımız düşüşün açığa satışla ilgisi yok. Düşüşlerde yapılan açığa satış işlemleri düşüşü hızlandırıcı etkiye sahiptir, ancak yapılan açığa satışlar kurallara uygunsa söylenecek bir şey olamaz. Öte yandan, yine düşüşten yararlanmak isteyen oyuncular kural dışı açığa satış işlemi yapmışlarsa gerekli inceleme sonrası cezalandırılırlar. Açığa satış, hesapta bulunmayan hisselerin satılmasıdır.

Yatırımcının hesabında hisse senedi yoksa ve başka aracı kurumlarda da bulunmuyorsa, müşteri açığa satış tuşuna basmak suretiyle yani yaptığı satışın açığa satış olduğunu kamuoyuna duyurmak suretiyle satış yapabilir. Açığa satış tuşuna basıldığında çok eleştirilen “up-tick” kuralına da uyulmak zorunda. “Up-tick” kuralına göre satış, en son gerçekleşen fiyattan daha yüksek bir fiyattan yapılmak zorundadır. Böyle olunca kurallara uygun açığa satış borsanın düşüş dönemlerinde pek mümkün olamaz, yapılsa da pek başarılı olmaz. Kurallara uygun açığa satış başarılı olamayacağı için bazı kurnazlar kurallara aykırı açığa satış yapmak suretiyle haksız para kazanma yolunu seçerler.

Açığa satış (short selling) borsaların işlem hacmini artıran, borsaların likiditesini yükselten, borsalara derinlik kazandıran bir işlem tekniğidir. Ancak borsaların düşmesini kimse istemez. Borsaların yükselmesi ekonominin yolunda gittiğini, borsaların düşmesi ise bir şeylerin ters gittiğini gösterir. Yükselişler politikacıları, iş dünyasını, piyasa düzenleyici ve denetleyicilerini, portföy yönetenleri, hisse senedi sahiplerini mutlu eder. Düşüşler ise kayıp, iflas, zarar yarattığı için istenmez. Bu anlayış düzenlemelere de yansımıştır. Açığa satışlar her zaman sert kurallara tabi tutulmuştur. Hatta kriz zamanlarında açığa satış bazı ülkelerde yasaklanır. Nitekim bazı Avrupa ülkelerinde açığa satışlar geçici olarak yasaklandı. Ülkemizde de açığa satışlarda, borsa işletim sisteminde ayrı bir tuşa basılması ve up-tick kuralı en belirleyici düzenlemelerdir. Ayrıca, kredili işlemlerde olduğu gibi, bir yatırımcının yapabileceği açığa satış, sahip olduğu özkaynakların % 50’siyle sınırlıdır. Son alınan kararla bu oran % 70’e çıkarılmış ve açığa satış yapılması biraz zorlaştırılmıştır. Bu oranın ne derece açığa satışları engelleyeceği bilinmez ama yasaklanmasından daha iyi olduğu bir gerçek. Ancak asıl sorun yerli ve yabancı yatırımcı arasındaki eşitsizliğin giderilmesidir.

Yabancılar herhangi bir kurala tabi olmaksızın istedikleri gibi açığa satış yapabildikleri halde, ne yazık ki yerli yatırımcılar mevcut sert kurallara tabiler. Bu nedenle kuralların sıkılaştırılması yabancı yatırımcıdan ziyade yerli yatırımcıları engelleyecektir. Öte yandan, yurtdışında bizim borsanın neredeyse üçte biri büyüklüğe ulaşmış bir piyasa olduğu söyleniyor. Yabancı yatırımcılar özellikle Londra’da kendi aralarında ödünç işlemi gerçekleştiriyorlar ve borsada bu hisseleri herhangi bir kurala tabi olmaksızın satabiliyorlar. Piyasanın yurtdışına kaçmasının nedeni Türkiye’de etkin çalışan bir ödünç piyasasının olmaması olduğu biliniyor. Yakında ödünç piyasanın etkin bir şekilde çalışmaya başlaması ile yurtdışı işlemlerin önemli bir kısmının Türkiye’ye dönmesi bekleniyor. Ancak ödünç piyasasının devreye girmesi yerli-yabancı eşitsizliğini çözmeye yetmeyecek, açığa satıştaki tuş ve up-tick kuralının da değiştirilmesi gerekecektir. Belki yaşadığımız olağanüstü günlerde bu değişiklik yapılamasa da, önümüzdeki dönemlerde bu kural değişikliği borsanın likiditesini ve derinliğini artıracaktır.