Haftaya bakış
Geçen hafta Suriye gerginliğinin piyasaları etkilediği, özellikle petrol ve tahvil piyasalarında aşırı oynaklığa yol açtığını izledik. Kestirilmesi zor olan ABD politik irade’sinin piyasaları kısa dönem için nasıl etkileyeceğini bekleyip göreceğiz. Ancak, asıl mesele elbette ekonomik cepheden gelecektir. Güven ihtiyacı ayı piyasası görünümünde olan 30 yıllık (T-Bonds) tahvil fiyatlarını yukarı zorluyor. Geçen hafta belirttiğim gibi, “bir önceki hafta açıklanan FED tutanakları hemen hemen tüm üyelerin B.Bernanke’yi desteklediğini ve enflasyon riski oluşmadan varlık alımında azaltmaya başlama zamanının geldiğini düşünüyorlar. Ancak, FED’in veri bağımlısı olduğu göz önüne alınırsa, hafta sonu açıklanan olumsuz konut verileri ve istihdam rakamlarında iyileşmenin yeterli olup olmadığı henüz net değil. 06 Eylül tarihinde açıklanacak tarım dışı istihdam rakamları beklentileri değiştirebilir ve FED, Eylül ayını pas geçebilir. Ancak, böyle olsa bile piyasalarda sıkılaştırma tehditi etkili olmaya devam edecektir”. Petrol piyasası bu günlerde kalbi zayıf olanlar için uygun değil. Kıymetli metaller Jeo-politik gerginliği kanıksamış görünüyor, daha çok spot piyasa gelişmelerine odaklılar. Doların düşme trendine ara vermiş olması genel olarak emtia fiyatlarını baskı altında tutuyor.
BAKIR (COMEX)
İki ay öncesine kadar 6700 dolar/ton’a gerileyen LME bakır fiyatındaki olumsuzluk, küresel ekonomik toparlanma ile yerini iyimserliğe bırakmış görünüyor. FED’in varlık alımında kısıntıya gideceği beklentisi ile güçlenen dolar ve konut sektöründeki olumsuz veriler bakır fiyatını 7400 dolar/ton’dan 7100 dolar/ton’a düşürmesine rağmen temel veriler desteklemeye devam ediyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’nde iyileşen büyüme rakamları talep artışı demektir. Benzer şekilde son aylarda biraz sıkıntılı süreç geçirmesine rağmen Çin’in ekonomik büyüme iyimserliği artıyor. Altyapı projeleri için elektrik talebinin geçen yıla oranla %8.8 artması, Avrupa Birliği’ne ihracatının son üç yılın zirvesine tırmanması bakır talebi için olumlu gelişmeler. Genel olarak bu iyimserlik zaten PMI (Purchasing Manager’s İndex) rakamlarında da görülüyor.
Dolayısı ile önde gelen SHANGAİ, COMEX ve LME borsalarında bakır stoklarının azalması ve stok/kullanım oranının düşmesi şaşırtıcı değil. Aşağıdaki grafikte majör borsalarda (SHANGAİ, COMEX ve LME) bakır stokları 778.000 tona gerilerken, stok/kullanım oranı (stokların talebi karşılama yada piyasada gerginliği gösteren ölçüt) ise 5.08 haftalık stok’a gerilemesi yanısıra Çin’de serbest bölge bakır stoklarının düşmesi (bonded copper warehouse) iç talepte canlılığı gösteriyor.
Elbette, temel verilerin beklenen etkisi spekülatif faaliyetler ile önemli ölçülerde gölgelenebilir. Herhalde, LME ve COMEX bakır fiyatlarının Haziran başında 6700 dolar/ton’a varan dramatik değer kaybı sürecinde oluşan açık (kısa) pozisyonların kapatılma çabaları (short covering) bakır fiyatlarının 7400 dolar/ton’a kadar toparlanmasında etkili olmuştur. Ama ekonominin barometresi olarak takip edilen Dr. Bakır için temel verilerin öne çıktığı bir süreç içinde olduğumuz görülüyor.
Teknik olarak, Haziran-Temmuz rallisinin 7400 dolar/ton direncini aşamadığı ve FED’in varlık alımında kısıtlamaya gidebileceği iyimserliği düzeltme sürecini başlattı. Teknik olarak, 7100-7000 dolar/ton aralığı destek bölgesi olarak görünüyor.
ALTIN (COMEX)
Altın fiyatının son günlerdeki hareketliliğinin ardında jeopolitik gelişmeler gösterilebilir. Mısır, Suriye ve Ortadoğu gerginliği altın’ın güven limanı olma özelliğini öne çıkarmış olabilir. Ama, örneğin, petrolden farklı olarak, altın 50 yıldır sürekli kargaşa içinde olan Ortadoğu bölgesindeki kargaşaya artık pek duyarlı değil. Sanırım, jeo-politik endişelerden kaynaklanan güven talebinden çok spot piyasadaki hareketlilik altın fiyatına yön veriyor. Son birkaç aydan bu yana Asya ve Ortadoğudan yatırım amaçlı, birçok doğu Merkez Bankalarından da “varlık dağılımı” amaçlı altın talebinin arttığını biliyoruz. Bu işin talep yönlü tarafı. Güney Afrika’da ki arz yönlü üretim sıkıntıları da göze alınırsa spot piyasada gerginliği sebebi anlaşılır.
Son iki aydır Gold Forward Offered Rate (GOFO) yada altın/dolar swap oranları alışılmadık şekilde negatif seyrediyor. Bu ne demek? Altın teminatı ile dolar borçlanmak isteyen bir yatırımcı herhangi bir altın bankasından dolar kredisi almak için GOFO hesaplaması ile belirlenen bir miktar faiz öder. Bir anlamda altın-dolar swap’ı (mübadelesi) olarak yapılan bu işlemlerde normal olarak GOFO pozitif bir değerdir ve hesaplanması, GOFO = LİBOR - GLR (Altın Ödünç Oranı) ilişkisi ile yapılır. Yani, dolar kredisi almak için bir altın bankasına gittiğinizde, banka LİBOR ve GLR (Altın Ödünç Oranı) arasındaki farktan kazanç elde etmek üzere altın teminatına karşılık dolar kredisi satar. Normalde GOFO pozitif bir rakamdır. Sadece 2000 yılında yeni milenyum ile bilgisayarlar çöker mi endişesi! (Y2K) GOFO oranlarını birkaç günlüğüne negatif göstermişti ama son iki aydan bu yana (rekor süre) negatif GOFO’nun kaynağı nedir? Spot piyasada yüksek talebin karşılanmakda zorlanması ve COMEX altın stoklarının son altı yılın en düşük seviyesine gerilemesi.
Nitekim, Çin’in Hong Kong’tan altın ithalatını bu yıl ikiye katladı. Hong Kong’un da ithalatını İsviçre üzerinden yaptığı düşünülürse, altın talebinin Asya ve ortadoğu kaynaklı doğu eksenine kaydığı görülüyor. Tarihi olarak GOFO rakamının negatif olması altın fiyatını destekler.
Anladığım kadarıyla, altın fiyatının türev enstrümanlarla düşürülmesi ve borsa fonlarından (ETF) kaçışın sağlanması ile aşırı değer kaybeden altın fiyatı artık kendi temel verileri çerçevesinde ve spot piyasa liderliğinde denge arayışına bırakılmış görünüyor.
Teknik olarak, GOFO’nun pozitif olmaya başlaması (bir anlamda backwardation eğiliminin azalması) altın fiyatında düzeltme sürecini başlatabilir. Kısa dönemli destek, yükselirken aşmakda zorlandığı 1370 dolar/ons. Biraz daha uzun süreçli bakılırsa, genel olarak pozitif teknik resim (İchimoku) ve fonların son 3-4 hafta artmasına rağmen net uzun pozisyonların bir hayli düşük olması yeni rallilerin habercisi olabilir.
WTI/ BRENT (NYMEX)
Orta Doğu’da Mısır’la başlayan ve Suriye ile devam eden Jeo-Politik kaygıların öne çıktığı Ağustos ayı petrol fiyatlarında sıra dışı bir hareketliliğe neden oldu. Aslında her iki ülkede de petrol üretimi yok. Mısır’daki kargaşanın bir ölçüde Süveyş kanalının lojistik ve sevkiyatı açısından petrol fiyatını etkilemesi düşünülde de geçmiş deneyimler ve bölgede petrol akışını engellemeye karşı alınan tedbirler bu olasılığı hemen hemen tamamen ortadan kaldırıyor. Suriye’de de petrol üretimi yok. Endişeler, dünya petrol üretiminin %30 dan fazlasını sağlayan bölge istikrarının petrol ile ilişkisinde yatıyor. Dolayısı ile WTI ve Brent kontratlarında spekülatif aktivite yoğun, Aşağıdaki grafiğe bakıldığında spekülatif faaliyetlerin petrol fiyatı ile tamamen bire bir ilişkili olduğu görülür.
Bilindiği gibi dünyada üretilen petrol nihai kullanıcıların talebi ile klasik iktisat teorileri çerçevesinde (arz/talep) fiyatlanır. Ancak, bu iki majör arz-talep grupların yanısıra risk yönetimi ve/veya spekülatif faaliyet gösteren yatırım fonlarının ne kadar önemli bir faktör olduğu da göz ardı edilemez. Jeopolitik kaygılar ve bu durumu fırsat gören fonların spekülatif kazanç iştahı bir yana bırakıldığında petrol fiyatları için temel verilerin hiç de güçlü olmadığı söylenebilir. Elbette, nüfus artışı ve enflasyon beklentileri geçmişte olduğu gibi diğer emtialar ile birlikte petrol fiyatlarını uzun vadede destekleyecektir. Ancak, kısa vade için başta OPEC üretimi olmak üzere küresel arzın aşırı olduğu ve mevsimsel talebin zirveyi geride bıraktığı bir süreçteyiz. Özellikle yaz aylarında yüksek talebin sona erdiği Eylül ayında akaryakıt üretim faaliyetlerini azaltan rafinerilerin ham petrol satın alma faaliyetleri de düşer.
ABD’nin Suriye’ye karşı sınırlı askeri müdahale konusu henüz netleşmedi ve ne olacağı belirsiz. Enerji piyasaları özellikle spekülatif faaliyetlerle bir hayli oynak ama yükselen petrol fiyatlarının bazılarını rahatsız etmesi yanısıra uzun süreli yüksek petrol fiyatının ekonomik toparlanma çabalarını sekteye uğratacağı da yöneticileri tedirgin etmektedir. Dolayısıyla kısa dönem riskler uzun pozisyonlarda daha fazla.
Teknik olarak, fonların net uzun pozisyonlarının petrol fiyatını doğrudan etkilediğini yukarıdaki grafik ile izah etmiştim. Fonların aşırı yüksek (rekor) pozisyonları (jeo-politik gerginlikden dolayı) doğal direnç olarak davranır. Gerginliğin azalması WTI petrol fiyatını 100 dolar/varil altına taşıyabilir.
Haftalık WTI petrol grafiğinde 104-107 arasında arz-talep dengeli görünüyor. 104 dolar/varil altında işlemler düşüş momentumunu artırır ve 100 dolar/varil altında İchimoku bulut desteğine kadar sarkabilir. Brent grafiği, jeo-politik gerginlikle daha yakın ilişkide olduğu için biraz daha güçlü görünüyor. Politik risklerin devam etmesi daha önceki 120 dolar/varil direnç bölgesine yol açabilir ama 107 dolar/varil konsolidasyon bölgesi olası görünüyor.
Opsiyon trader’larının faaliyetleri analiz edilirse, kısa dönem endişelerin yansıdığı ATM (parada) Alım (Call) Opsiyonlarına talebin yüksek olduğu görülüyor (Karşı panelde sağ tarafa doğru lacivert Skew eğrisinde alım opsiyonlarının oynaklığı, dolayısıyla fiyatı talep ile yüksek). Ama opsiyon trader’ları vade yapısında (soldaki panel-Term Structure) ileri tarihler için düşük petrol fiyatına konumlanıyorlar.