Resesyon endişeleri Merkez Bankalarına zor günler yaşatıyor
Artık net bir şekilde ifade edebiliriz ki; ekonomilerde görülen soğuma emareleri ve olası bi resesyon ihtimali piyasaları tehdit ediyor. Son 1 haftadır gördüğümüz panik satışları, hisse senedi ve emtiadan çıkan ve tahvil piyasasına giren para akımı, bize bu korkunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Lehman krizinden beri para basılarak ve 'önce sermaye piyasaları toparlanacak, arkasından reel sektör canlanacak' mottosu ile alım yapan piyasalarda artık geçerli olan tek söz; "harç bitti, yapı paydos."
Bu resim içerisinde ülkelerin ekonomik kurmayları, hükümetler, Merkez Bankaları alarm tuşuna basmış durumda. Yani topyekûn dünya ekonomilerinin canlanması hikayesi artık geride kaldı ve 'her koyun kendi bacağından asılır' prensibi ile Merkez Bankaları radikal kararlar almaya başladı.
ABD Dolarının değer kaybından muzdarip olan ve güvenli liman olarak görüldüğü için tarihlerinin en yüksek değerlerine ulaşan İşviçre Frangı ve Japon Yen'inde geçtiğimiz günlerde operasyon yapıldı. İsviçre Merkez Bankası politika faizini '0' a indirdi. Japonya Merkez Bankası ise ciddi bir müdahale yapıp yeni zayıflatmaya çalıştı. İlk etapta tutmuş gibi gözüken bu müdahalelerin uzun soluklu sonucunu göreceğiz.
Diğer yandan dün AMB Başkanı Trichet de Euro Bölgesi'ndeki ciddi bir soğuma riskinden bahsetti. Birkaç ay önce enflasyondaki kıpırdanmanın ciddi olduğuunu söyleyen ve 2 kez faiz artıran Trcihet, bu sefer faiz artışı ihtimalini masadan kaldırdı. Onun yerine "problemli ülkelerin tahvilin, alacağım, kurtarma fonu ile piyasalara likidite vereceğim" gibi kriz önlemlerini devreye soktu.
Dün radikal karar alan Merkez Bankalarından biri de TCMB'ydi. Hiç kimsenin beklemediği bir hamle ile politika faizini % 0,5 indirdi. Böylece politika faizi %6.25'den %5.75'e çekilmiş oldu. Dünya ekonomilerinde ciddi bir resesyon ihtimali olduğunu belirten TCMB, bunun Türkiye ekonomisine sirayet etmesinden endişe duyduğu için bu hamleyi yaptığını belirtti. Aynı zamanda enflasyon konusunda rahat gözüken TCMB, Türk Lirası'nın daha fazla değer kaybını engellemek için de 3 hamle birden yaptı.
1- Faiz koridorunu daraltıp borç alma oranını %1,5 'dan %5'e çekerek bir anlamda sıcak paraya tekrar yeşil ışık yakmış oldu.
2- Döviz Munzam Karşılıklarında 50 baz punlık indirim yaparak, bankaların döviz likiditesini konusunda yaşayabileceği sıkıntıları hafifletmeye çalıştı.
3- Döviz satım ihaleleri açarak, panik alımlarla Dolar/TL kurunun daha fazla yukarı gitmesini engellemeye çalıştı.
Genel olarak bütün dünyanın ne yapacağını bilemediği, hemen hemen bütün fonların ciddi zararlar yazdığı ve birçok ünlü ekonomistin yanıldığı noktada, artık ellerinde geniş bilgi seti ve finansal müdahale araçları ile başrol Merkez Bankalarının.
Dolayısı ile bu çerçeveden bakıldığında TCMB'de kendi önlemlerini almış ve ona göre hareket etmiştir. Belki piyasa şaşırdı; belki birçok ekonomiste göre faiz indirilmesi hata olabilir; ancak içinde bulunduğumuz durum hemen hemen hiç kimsenin daha önce tecrübe etmediği bir süreç.
Dolayısı ile uçaklara binildiğinde kalkış öncesi şöyle bir anons vardır ya; ' Now please sit back, fasten your seatbelts and enjoy your flight' ( Şimdi lütfen kemerlerini sıkılaştırın, geriye yaslanın ve yolculuğun keyfini çıkarın) öyle bir dönemden geçiyoruz. Tek farkla; bu çok da keyfi çıkarılacak bir yolculuk olmayacak, bu aşikar.
Şimdi herkes susacak, Merkez Bankaları ve ekonomi kurmayları konuşacak! Vebal de sevap da onların.