Advertisement

Kısa vadede döviz kurlarına yönelik olarak Merkez Bankası’nın döviz satım müdahaleleri ve kullanmaktan çekinmeyeceğini söylediği diğer enstrümanlar (döviz cinsi zorunlu karşılık oranları ve döviz depo ile likidite sağlanması) TL üzerindeki kısa vadedeki riskleri azaltmış gibi görünüyor. Ancak bizce orta-uzun vadede TL üzerindeki baskı devam edecektir.

Şu an için Merkez Bankası TL’nin artık aşırı değerli olmadığını söyleyerek mevcut seviyelerden memnun olduğunu belirtirken, yine de orta-uzun vadede enflasyon görünümü iyileşirse kurların değer kaybetmesine izin verebileceğini düşünüyoruz. Bunda, son dönemde kurlardaki değer kaybının dış ticaret açığını ne kadar daraltacağı da belirleyici olacaktır. Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi reel kurlar ile enerji hariç dış ticaret açığı arasında ihmal edilemeyecek bir ilişki vardır. Kurların mevcut seviyelerini koruması halinde önümüzdeki aylardan itibaren enerji dışı dış ticaret açığının kademeli olarak gerilemesi yüksek ihtimal olarak durmaktadır. Ancak dış ticaret açığındaki daralma beklendiği kadar olmazsa, Banka, şu andaki duruşundan farklı olarak, kurlarda bir miktar daha değer kaybına izin verebilir. ABD ekonomisindeki sıkıntıların ve dünyada güçlenen resesyon ihtimalinin FED tarafından da kabul edilerek, 2013 ortalarına kadar faiz artırımı yapmayacağını söylediğini hatırlarsak, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın enflasyon alanında kendini daha da rahat hissedeceğini düşünebiliriz.

Diğer bir konu ise, son günlerde sıkça gündeme gelen özel sektörün döviz açık pozisyonu ile ilgili risklerdir. Geçtiğimiz senelerde şirketlerin döviz açık pozisyonları (döviz varlıkları – döviz yükümlülükleri), dış borçlarındaki artışla birlikte yükselişe geçmiş ve bizim hesaplamalarımıza göre Mayıs 2011’de 115.1 mlr dolara ulaşmıştır. Şirketlerdeki bu görünüm, bir ölçüde bireyler tarafındaki döviz fazlası ile dengelenmektedir. Ancak bizim hesaplamalarımıza göre bireylerin döviz fazlaları Mayıs 2011’de 62.7 mlr dolar seviyesindedir. Bu doğrultuda banka dışı özel sektörün toplam açık pozisyonunu bu tarih itibariyle 52.4 mlr dolar olarak hesaplıyoruz ki bu da verileri geriye dönük hesaplayabildiğimiz 1999 yılından beri en büyük döviz açığına işaret etmektedir. Geçmişte, kurların yükseldiği dönemlerde bireyler döviz satarak bir nevi otomatik dengeleyici görevi görüyorlardı; bizce bundan sonra bu o kadar kolay olmayacak.