Avrupa fintek ekosistemi, 2025'e nasıl başladı?

Avrupa fintek yatırımları, 2025’e düşük işlem sayısı ama yüksek yatırım hacmiyle başladı. Yeni dönemde yatırımcılar az sayıda ama sağlam şirketlere yönelirken, Türkiye için bu dönüşüm önemli fırsatlar barındırıyor.

Bir önceki yazımda Türkiye’deki fintek ekosisteminin 2025’e umut vadeden bir başlangıç yaptığını, işlem hacminde ve erken aşama yatırımlarda önemli bir hareketlilik yaşandığına değinmiştim. Bu yazıda Avrupa’yı ele almak istedim. Kıta genelinde tablonun Türkiye’ye oranla biraz daha karmaşık olduğunu not düşerek başlayalım. Çünkü işlem sayısı düşüyor ama yatırımın büyüklüğü artıyor. Yani az ama öz bir dönemden geçiyoruz.

2025’in ilk çeyreğinde Avrupa’da toplam 185 fintek yatırımı gerçekleşti. Bu, geçtiğimiz yılın aynı dönemindeki 456 olan işlem sayısına göre, yüzde 59’luk bir düşüş anlamına geliyor. Ancak işin dikkat çekici tarafı, azalan işlem sayısına karşın yatırımların toplam tutarının 5,4 milyar doları bulması. Üstelik bu tutar, bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 85’lik bir artışa işaret ediyor.

Bu tablo, yatırımcıların –Türkiye’nin aksine- artık erken aşamadaki girişimler yerine, daha oturmuş, gelir modeli netleşmiş fintek şirketlerine yöneldiğini gösteriyor. Ortalama işlem büyüklüğünün 30 milyon dolara yaklaşması da bu değişimin açık bir kanıtı.

Büyük balıklar sahada

Gerçekleşen işlemlere bakarak, yatırımcının güvenli limanının artık “büyük balıklar” olduğu saptamasını rahatlıkla yapabiliriz. 100 milyon doların üzerindeki işlemler, sadece üç ayda 3,7 milyar dolarlık hacim yarattı. Bu, bir önceki çeyreğe göre 2,6 katlık bir sıçrama demek. Küçük ölçekli anlaşmaların azaldığı bu dönemde, bu büyük hacimli işlemler Avrupa fintek pazarının ayakta kalmasını sağladı.

Bu çeyreğin en dikkat çeken yatırımı ise İngiltere merkezli Quantexa’nın gerçekleştirdiği 175 milyon dolarlık Seri F turuydu. Yapay zekâ, veri analitiği ve karar destek platformları üzerine çalışan şirket, bu yatırımla 2,6 milyar dolarlık bir değerlemeye ulaştı. Bu gelişme, yapay zekâ temelli fintek çözümlerinin artık bir trend değil, yeni normal olduğunu da teyit ediyor.

Avrupa’daki bu tablo, aslında küresel fintek piyasalarında oluşan yeni dengeleri de yansıtıyor. Sermayenin verimliliği artık nicelikle değil, nitelikle ölçülüyor. Yatırımcılar, her girişime “bir şans” verme dönemini geride bırakıp, az sayıda ama yüksek potansiyele sahip şirketlere odaklanmış durumda.

Bu da fintek şirketleri için yeni bir ev ödevi anlamına geliyor: Daha fazla veriyle konuşmak, daha sağlam iş modelleri kurmak ve sürdürülebilirliği öncelemek.

Riskin karşısında cesaret

Avrupa’daki bu seçici yatırım eğilimini, Türkiye’de henüz bu ölçekte görmüyoruz. Bizde hâlâ erken aşama yatırımların ve yüksek riskli girişimlerin dikkat çektiği bir dönem yaşanıyor. Ancak orta vadede Avrupa’daki bu olgunlaşma süreci, bizim ekosistemimiz için de yön gösterici olabilir.

Bu, Türkiye’nin genç ve yaratıcı fintek girişimleri için aslında bir fırsat. Çünkü Avrupa sermayesi artık nitelikçe güçlü şirketlerin peşinde. Yani eğer sağlam bir iş modeli, güçlü bir ekip ve uluslararası büyüme potansiyeli sunabilirsek, Avrupa’daki o “az ama büyük anlaşmaların” bir parçası olabiliriz.