Advertisement

Türkiye’de Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (Teknokent) kavramı 80’li senelerde başlatıldı. 2001 yılında Teknokent’leri desteklemeye yönelik yasal çerçeve tamamlandı. Bu bölgelerde faaliyet gösteren şirketlere yürüttükleri Ar-Ge projeleri kapsamında vergisel avantajlar sağlanıyor. Ayrıca şirketler kendi Ar-Ge merkezlerini izin aldıkları lokasyonlarda kurarak, sunulan teşviklerden faydalanıyorlar. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın sitesine göre Türkiye’de 1239 Ar-Ge ve 371 tasarım merkezi ile 85 Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunuyor.

İstanbul, Bursa, Kocaeli, Ankara ve İzmir gibi şehirlerimiz önemli merkezleri bünyesinde barındırıyor. Ar-Ge çalışmalarında bilişim sektörü başı çekiyor.. Makina ve techizat imalatı, otomotiv ve eklektronik gibi alanlar takip ediyor.

Covid-19 salgını ile teknoloji ve inovasyonun önemi arttı, mekana bağımlılık bitti...

Yapay Zeka teknolojileri ile virüsün tespit edilmesinden tutun, gelişiminin, coğrafi yayılımının izlenmesi ve protein yapısının tahminlenerek aşı üretimine destek olacak geliştirme çalışmaları devam ediyor. Türkiye’de sağlık sektörü için bu tür girişimler ve örnek çözümler niçin yapılmasın? Böyle bir potansiyelimiz elbette var. Bu tür başarılar, gerekli kaynakları ayırmaya, doğru hedefler koymaya ve iyi odaklanmaya bağlı...

Günümüzde, Yapay Zeka, Blok Zinciri teknolojileri gibi dağıtılmış veri tabanı çözümleri dahil, ileri teknolojik çözümler üzerinde çalışan binlerce Ar-Ge çalışanı, teşvikler açısından, belirlenen bu merkezi Ar-Ge lokasyonlarında fiziksel olarak bulunarak çalışmak zorunda. Oysa, artık bu tür teknik geliştirme gerektiren Ar-Ge çalışmalarının bir mekana bağlı olarak yapılmasının, ne teknik ne de ekonomik yönden hiç bir anlamı kalmadı..

Dijital dönüşüm ve Covid-19 salgın süreci Ar-Ge yaklaşımımızı nasıl değiştirecek?

Dijital dönüşüm ve Covid-19 salgını nedeniyle hızlanan bu süreç, yaşam biçimlerimizi ve beklentilerimizi değiştirmeye devam edecek. Wall Street Journal ve SurveyMonkey’in yaptığı araştırmaya göre Silicon Valley’de teknoloji sektörü çalışanlarının %62’si işlerini rahatlıkla evden yapabileceklerini ifade ettiler. Facebook, Google, Twitter ve Square, çalışanlarının temelli evden çalışabilecekleri insan kaynakları politikalarını üretmeye yöneliyorlar. Gizlilik konusunda hasas Apple, ürün geliştirme süreçlerinin erken safhalarında, evden çalışma politikasını benimseyeceğini söylüyor.

Türkiye’nin teknoloji kullanımına yatkın genç nüfüsü ve teknoloji geliştirme konusuna yatkın çok başarılı girişimcileri var...

Yeni kurulan dünya düzenine göre, Ar-Ge çalışmalarımızı ve destekleyen politikalarımızı ileri taşımamız kaçınılmaz...

Mevcut düzende şirketler, eğer Ar-Ge çalışanlarını tahsis edilen merkezlerde fiziksel olarak çalıştırırlarsa ilgili desteklerden faydalanıyorlar. Bu merkezlerde giriş çıkışlar sıkı denetim altında. Ar-Ge çalışanının bir kafe de kahve içerken yaptığı bir toplantı veya merkez dışında proje paydaşlarıyla katılacağı bir toplantı zamanı, mevzuat açısından Ar-Ge sayılmıyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı salgın süresince uzaktan Ar-Ge’nin önünü açtı... Biz aslında salgın vesilesi ile, uzaktan Ar-Ge’ye geçiş yaptık ve evden Ar-Ge’nin mümkün olduğunu gördük. Bu süre boyunca Bakanlık, istisna uygulayarak, izinli merkezler dışında, evden çalışmaya yönelik mevzuat kapsamında desteklerini devam ettirdi. Bu da sektöre çok yardımcı oldu.

Normalleşme kapsamında Haziran ayından itibaren Ar-Ge çalışanlarının %50’si ofislere dönecek...

Yaşamakta olduğumuz dijital dönüşüm sürecinde ve salgın ile gelen ‘yeni normal’ çalışma düzenimizde, belli sektörler ve işler dışında, bulunduğumuz lokasyonun iş sonuçlarımıza pek etkisi olmadığını anladık. Özellikle teknoloji temelli işlerde daha fazla verimlilik sağlandığını ve maliyet kontrollü sonuçlar aldığımızı görüyoruz. Durum böyle olunca, uzaktan çalışma çözümlerini, Ar-Ge dahil olmak üzere, verimlilik sağlayacağımız her alana yaymamız kaçınılmaz görünüyor.

Uzaktan Ar-Ge politikaları nasıl tasarlanmalı?

Salgın dönemine sonrasında ‘Yapay Zeka’, ‘Robot Teknolojisi’, ‘Blok Zinciri’, ‘Bulut Teknolojileri’, ‘Büyük Veri’, ‘Nesnelerin İnterneti’ temelli teknolojik çözümlerin bugün olduğundan daha fazla ve etkin biçimde hayatımıza gireceği hepimizin malumu. Bu konularda Türkiye daha hızlı yol almak durumunda.

Ar-Ge alanında en önemli ölçüm kriteri sağlanan verimlilik ve ortaya çıkan ürüne gelen talep ve kullanımıdır. Bu da Ar-Ge’yi yapan şirketin iş hacmini, potansiyelini belirler. Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan ürünler ekonomiye kazandırılabiliyorsa bunun mutlaka şirkete bir gelir karşılığı olacaktır. Ekonomik kazanım ve gelir modeline bağlı tasarlanacak yeni Ar-Ge teşvik sistemi Ar-Ge çalışmalarını hem güçlendirir hem de yaygınlaştırır. Bu suretle, sürekli Ar-Ge yaparak teşvik kullanan ancak ekonomik değer üretemeyenler, zaman içinde sistemden ayıklanır. Uzaktan Ar-Ge yapısı, politika yapıcılara daha fazla destek verme ancak belli alanlarda tasarruf yapma avantajı sağlar...