Advertisement

GYODER tarafından bu hafta düzenlenen toplantıda Dr. Can Fuat Gürlesel bir sunum yaptı. 18 ülkeden seçilmiş bazı kentlerin gayrimenkul pazarlarını değerlendirdi. Önümüzdeki 10 yıl içindeki gelişme potansiyellerini ortaya koydu. Avrupa’nın doğusundan, Asya’dan, Körfez ülkelerinden ve Latin Amerika’dan seçilmiş şehirlerin gayrimenkul pazarlarının özellikleri dikkate alınarak yapılan bu analizden ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. İstanbul da çalışma kapsamına giren kentler arasında yer alıyor. Seçilen bu gayrimenkul pazarlarının çoğu yarı şeffaf. Bilginin doğruluk düzeyi de buna göre şekilleniyor. Araştırmanın temel bulguları ise kısaca şöyle:
Türkiye’nin konut gereksinimi orta düzeyde. Çin ve Hindistan’da ise konut ihtiyacı çok fazla.
Türkiye’de konut geliştirme alanları daha çok orta gelirlilere yönelik. Rusya’da da aynı şekilde bir eğilim var. Oysa Çin, Hindistan, Endonezya ve Brezilya’da hedef daha çok sosyal konutlara ve alt-orta sınıfa yönelmiş.
Bu ülkelerin tümünde konut finansman sistemi mevcut.
Alışveriş Merkezi (AVM) pazarları ilginç. Türkiye’de bin kişi başına 85 AVM düşüyor. Bu rakam Çin’de 36, Hindistan’da 4 ve Brezilya’da ise 49. Bu bulgulara göre Türkiye’de AVM açısından bir doygunlaşma görülüyor.
Ofis tipi gayrimenkullerin metrekare fiyatı İstanbul’da 3.810 dolarken, Delhi’de 10.630, Şanghay’da 8.160 ve Sao Paulo’da 6.585 dolara çıkıyor.
Endüstriyel alanlarındaki gayrimenkullerin lojistik performansları açısından Türkiye 39. sırada yer alıyor. Bizden daha iyi durumda bir tek Çin var. Diğer ülkeler bizim altımızda.
Otel piyasasında Türkiye’nin yeri ve rekabetçilik düzeyi iyi. Getirisi ise diğer kentlere kıyasla orta derecede.
Türkiye’de yatırım yapılabilir gayrimenkul stoku 2010 yılında 239 milyar dolar. Bunun 2020 yılında 582 milyar dolara çıkacağı bekleniyor. Önümüzdeki on yılda stok artışında bir tek Katar’ı geçebiliyoruz. Seçilen diğer kentlerde daha hızlı bir artış öngörülüyor.
Gayrimenkul yatırımlarının yıllık getirilerine baktığımızda ortalarda yer alıyoruz. Mumbai ve Sao Paulo en yüksek getiriyi sağlayan kentler. Bu tablo bize İstanbul’un ofis, lojistik depo, AVM ve otel yatırımları açısından dünya sıralamasında orta bir düzeyde yer aldığına işaret ediyor. Bunun bir anlamı da Türkiye’de gayrimenkul pazarında spekülatif bir balonun oluşmadığı. Bu olumlu bir nokta.

BİZİM ADAYIMIZ KİM?
IMF’nin yeni seçilecek başkanı için yoğun kulis faaliyetleri sürüyor. İsimler havada uçuşuyor. Daha önce de belirttim. Yeni başkanı Avrupalılar kimseye bırakmazlar. Özellikle Almanlar kendilerinden olmasını isterler. Bizim hükümet ise bu konuda sessizliğini sürdürüyor. Kemal Derviş’in ismi uluslararası medyada yoğun biçimde gündeme taşınırken, hükümetten bu konuda bir yorum gelmedi. Oysa IMF’de resmen olmasa bile oy oranı yüzde 1’e yaklaşan ve G-20 üyesi olan Türkiye’nin kulis faaliyetlerine katılması, adayını ilan etmesi ya da mevcut adaylardan kimi desteklediğini açıklaması gerekir. Güçlü ülke olmak bu tür bir davranışı gerektirir.