Advertisement

Kamunun emeklilik sistemi harcamalarının önümüzdeki yıllarda giderek artmasının yaratacağı etkiler şimdiden tartışılmaya başlandı.
Uluslararası Para Fonu'nun ülkeler bazında geliştirdiği modellere dayanılarak yapılan analizlere göre, G-20 ülkelerinde 90'lı ve 2000'li yıllarda milli gelire oranla yüzde 1.25 oranında artan emeklilik harcamalarının önümüzdeki 20 yıllık dönem içinde ortalama yüzde 1 daha yükseleceği hesaplanıyor.
Bunun temel nedeni yaşam süresinin uzaması ve emekli sayısının artması.
2009 ile 2050 yılları arasında 65 yaşın üzerindeki nüfusun bir kat daha katlanması bekleniyor. Bu da emekli aylığı alanların fazlalaşması anlamına geliyor.
Bunun faturasını gelişmekte olan piyasalara sahip ülkeler için grafikten izlemek mümkün. 2030 yılı itibarıyla yaşlanan nüfustan kaynaklanan nedenlerle artması beklenen emeklilik harcamalarının milli gelire oranlarını IMF uzmanları hesaplamış.

TÜRKİYE'Yİ AĞIR YÜK BEKLİYOR
Emeklilik harcamalarında geçmiş 20 yıldaki ortalama yüzde 1 artış oranı baz alındığında, bu oranın üzerinde yer alan ülkeler arasında Türkiye de var. Ukrayna'dan sonra ikinci durumdayız.
2030 yılında Türkiye milli gelirinin yüzde 4'ü civarında ek bir yükle karşı karşıya kalacağı tablodan ortaya çıkıyor.
Buna karşılık Çin ve Hindistan gibi yaşlıların büyük bir kısmını emeklilik sistemi içine almayan ülkeler, bu süreçten daha az etkilenecekler gibi görülüyor. Tabii şimdilik.
Belki 20 yıl size uzun gibi gelebilir. Oysa emeklilik konusunda bu zaman aralığının o kadar fazla olduğu kanısında değilim. Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek gibi görünüyor.

KAMU BORCU ARTINCA SORUN DA BÜYÜYOR
Bir ilginç nokta da şu: Kişiler kamunun borçlarının yükseldiği dönemlerde biriken borcun nasıl ödeneceği konusu ile pek ilgilenmiyorlar. Borcun yükselmesi refah yaratıyor, onlar da harcamalarını kısmadan daha rahat bir yaşam sürüyorlar.
Oysa borçlarının ödenme zamanı geldiğinde azalan kamu tasarruflarının özel kesim tarafından telafi etmesi ve borcun ödenmesindeki katkısını arttırması gerekiyor.
İşte tam bu sırada kamunun üzerine emeklilik ödemeleri gibi ek artışlar da gelince kamu maliyesi iyice sıkışıyor. Sorunları çözmek daha da zorlaşıyor.
Sanayileşmiş ülkelerin global kriz sonrası artan kamu borçluluğunun aşağıya çekilmesi daha uzun bir süre alacak.
Bu nedenle emekliklik sistemi ile ilgili reformlara şimdiden başlamakta yarar var. Bu reformların anlamı ise emeklilik yaşının yükseltilmesi, aylık emekli maaşının reel değerinin düşürülmesi ve çalışanların sosyal güvenlik sistemine katkısının artırılması anlamına geliyor.
Bunu da "yumurta kapıya dayanmadan" hiçbir hükümet yapmaya yanaşmıyor.
2030 yılında kamu emeklilik harcamaları en hızlı artacağı hesaplanan ülkelerin başında gelen Türkiye'de ise böylesi bir reformun uzun yıllar telaffuz bile edileceğini sanmıyorum.
"Hele bir zamanı gelsin, düşünürüz" denecektir.