Eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın başına gelenleri yakından izledik. Davanın detaylarını takip ettik.
Son gelen haberler, savcının suçlama gerekçelerini geri çekmesiyle hâkimin bir sonraki duruşmada davanın düşürülmesi kararını vereceği şeklinde. Gerekçe, tecavüze uğradığını iddia eden otel görevlisinin geçmişi ve savcıya verdiği ifadesinde gerçekleri söylemediği şeklinde bir inanç oluştuğu.
Konuyla ilgili daha önceki yazılarımda davanın ünlü basketbol oyuncusu Kobe Bryant olayının benzeri şekilde bitebileceğini belirtmiştim. Bryant aynı suçlamalarla şikâyetçi olan kadına para vererek ifadesini değiştirtmiş ve cezadan kurtulmuştu.
Bu kez de Strauss-Kahn'ın avukatlarının aynı yönteme başvurduğuna dair haberler dolaşıyor. Ancak kesin bir delil yok.
Her ne ise sonuçta mayıs ayında açılan davadan Dominique Strauss-Kahn'ın kurtulacağı artık kesinleşmiş gibi.
Kanımca bu olayda üç nokta dikkatimi çekti.
■ Birincisi, parası olanın dünyanın her tarafında aleyhine açılan davaları lehine çevirebilme olanağına sahip olabildiği kuralını bir kez daha gözlemledik.
Zengin bir kadınla evli olan IMF Başkanı parayı verdi; 5 milyon dolarlık kefaletini ödedi, en ünlü avukatları tuttu. Kesin öğrenemeyeceğiz ama otel görevlisini tatmin edecek parayı da verdi.
■ İkincisi, olay mayıs ayında oldu. Dava ağustos ayında sonuçlandı. Savcılık incelemesi, iddianamesi ve mahkeme safahatı dört ay içinde tamamlandı. Strauss-Kahn'ın daha fazla itibarsızlaştırılmasına olanak tanınmadı.
Bu olay bizde olsa, 5 yılı aşkın süren davalarda beraat kararı çıksa bile, bu geçen sürede kaybedilen itibarın yerine konulmasına olanak yoktur. Hele tutuklanıp içeride kalınan sürede yaşanılanların yerini kapatacak hiçbir şey olmaz, olamaz. Yaralanan insan onurudur. Bu yara da en zor kapananlardandır.
■ Davadan çıkan bir başka sonuç da, Kahn'ın şimdi haksızlığa uğramış ve ceza almamış bir kişi olarak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimi için Sosyalist Parti'den aday olmasının yadırganmayacağı.
Bu konuda sinyaller gelmeye başladı bile.
Fransız toplumu bu tür vakaları normal karşılar. Değer yargıları farklıdır. Kadına düşkünlüğü ayıplamaz. Amerikan yasalarını ve hukuk sistemini eleştirir. Dolayısıyla Strauss-Kahn'ın adaylığını kabullenir. Belki de kendisini seçer bile.
Türkiye açısından bakarsak, Strauss-Kahn'ın, Sarkozy gibi Türkiye'ye peşin fikirlerle yaklaşan ve liderlik vasfı sorgulanan bir kişiden çok daha iyi bir başkan olacağı kanısındayım.
Umarım gerçekleşir.
***
TMSF esas görevine dönüyor
Basında yer alan haberlere göre Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bankaların risk durumlarını dikkate alarak prim tahsil etme yöntemine geçiyormuş.
Her ne kadar bu yöntem bankaların kredi genişlemesine mâni olmak için düşünülmüş gibi görünse de TMSF'nin normalleşme sürecine girdiğini de bize işaretliyor.
Mevduat sigorta sistemlerinde son krizle birlikte gözlenen gelişmeler, bankaların yüklendikleri risk ile ödeyecekleri mevduat sigorta primleri arasında ilişki kurulmasının gereğini iyice ortaya çıkardı.
90'11 yıllarda TMSF başkanı olarak da görev yaparken bu konu üzerinde uzun süre düşünmüştük. Ancak ortam uygun değildi. Konu gündeme giremeyecek kadar lüks kalmıştı.
Şimdi ise banka tasfiyeleri ve davaları sonlanırken TMSF'nin gerçek işlevine dönmesinin gereği ve zamanı geldi. Yapılacak düzenlemeleri de bu bağlamda olumlu karşılıyorum.