Advertisement

Dünyanın ne kadar hızlı döndüğü/dönüştüğü konusunda bir izlenime sahip olabilmek için, arzın yerçekiminden fazla kopmamak gerek. Arzın yerçekimi, "uluslar ailesinin içinde kalmakla" mümkün.

 

Ne demek, "uluslar ailesinin içinde kalmak"?

 

Dünyanın yaşadığı çağın koşulları, kriterleri ve değerlerini bilmek, mümkünse bunları uygulamak, hatta olabiliyorsa bir adım önüne geçmek.

 

Genel izahatı burada kesiyorum. Yazının sonunda döneceğim. Şimdilik parantezi kapatıyorum.

 

1 Ocak 2020'de Türkiye'de uygulamaya girmesi gereken, KVKK(Kişisel Verileri Koruma Kanunu), şirketlerin, tüzel kişiliklerin ve son kertede kişilerin "hazırlıklı olmayışı" nedeniyle, 30 Haziran 2020'ye ertelendi.

 

Yasanın amir hükmü, 25 milyon TL ciro ve/veya 50 kişiden fazla personel çalıştıran kurumların KVKK kapsamına girmesi gerektiğini öngörüyordu. Ekspertiz yapıldı, şirketlerin sadece %15'inin hazır olduğu görülünce, ertelendi.

 

Olsun, 6 aylık erteleme normal. Bekleriz ki, 20 yıl beklemişiz. 

 

Yasanın kaynağı AB'dir. AB, 1995 yılında üye ülkeler ve aday ülkeler ve ilgili ülkeler için KVKK normlarını yayımladı. Yasa, kişilerin; ad, soyad, doğum tarihi, doğum yeri, nüfus bilgileri gibi verilerin paylaşımını kurallara bağlıyor. Bir adım ötesinde ise kişilerin "özel nitelikli bilgileri" yer alıyor: Din, mezhep, siyasi görüş, aidiyet, üye olunan dernek, STK, örgüt vs gibi bilgileri de aynı şekilde izne bağlı paylaşım kapsamındadır, aynı yasa uyarınca.

 

AB üyesi ülkelerin pekçoğu KVKK'yı kendi iç hukukları olarak benimseyip, adım adım hayata geçirdiler. 2000'li yıllara AB Aday Ülkesi olarak adım atan Türkiye ise bu olup bitenlerin kendi dışında cereyan ettiğini varsayarak, meseleyi zamana yaydı. Ama ne yayma? 20 yıl !

 

Evet, Türkiye AB'den tam 20 yıl sonra 2016'da Kişisel Verileri Koruma Kanunu'nu(KVKK) çıkardı. Yasanın belli ölçeğe kadar olan kurumlar için uygulanma tarihini ise 1 Ocak 2020 olarak belirledi. Kurumlar hazır olmayınca, 6 ay daha erteledi. Dolayısıyla, Türkiye, AB'den 24 yıl sonra uygulamak üzere ağır adımlar atıyor.

 

Faz farkına dikkati bir kez daha çekelim: AB'den 24 yıl sonra ağır adımlarla...

 

Peki, bu gecikme ne anlama geliyor ve bize ne kaybettiriyor?

 

1) KVKK'yı geç uygulamaya sokunca, AB ile ilerleme fasıllarının bazılarını ertelemek zorunda kalıyorsunuz

2) AB ile ticari bağlantılarını erteleyerek zamana yayıyorsunuz. Zira, AB kişisel verileri koruma altına almayan şirketlerle uzunca bir süredir iletişim dahi kurmuyor.

3) Günün gereği hukuksal, yargısal denetim trendinin dışında kalıyorsunuz.

 

Son maddeyi açarak bitirelim yazıyı: Ne demek, günün gereği hukuksal-yargısal denetim?

 

1) Mesela, futbolda uygulamaya konulan Video Yardımcı Hakem(VAR) uygulaması, bugünkü haliyle uzun süre uygulanamayacak. AB, VAR sistemini bir blok zincir üzerinden "sıfır hata payı" ile işleyen bir yöne doğru götürüyor. Napoli'de oynanan bir maçın VAR odası, FİFA-UEFA'nın tüm VAR sistemi ile bütünsel bir yapının parçası olacak. O güne kadar o pozisyonda verilmiş kararlar yapay zekanın da katkısıyla birleştirilip, karar oluşturulacak. Yani, sadece VAR odasına giren birkaç hakemin "evet abi ben gördüm" demesiyle iş bitmeyecek. VAR odasında futbolun o güne kadarki tüm hafızası ve gözleri olacak. Kararı bu hafıza ve gözler verecek. Filan futbol federasyonu, falan VAR hakemi, filanca orta hakem kararda etki sahibi olamayacak.

 

2) Yargıda da benzeri bir trend var: Bir trafik kazasında bir ülke iç hukukuna göre verilmiş tüm kararlar ve bileşenler "yapay zeka" aracılığıyla mahkeme heyetinin önüne getirilecek ve hakimin "kimi öznel durumlara ilişkin takdir hakkı saklı kalmak kaydıyla" sıfır tartışmalı kararlar verilecek. Yapay Zeka, o olayda, daha önceki kararların bileşke yapısı, mevzuat(yasa, tüzük, yönetmelik, genelge) okumalarıyla hakime yardımcı olacak. Yani, yargıda "VAR" sistemine doğru gidiliyor.

 

3) Tartışmalı ihaleler de, yeni trendlerin etkisi altına giriyor. 5 bin sayfalık şartnameler yerine, animasyon, grafik, tablo, infografiklerle oluşturulan bir video, ihaleye katılacak firmalara kılavuzluk edecek. Şartname dilinin ağır hukuksal çetrefil durumuna çözüm getirilecek. 5 bin sayfalık şartname, 5 dakikalık bir videoda izah edilecek. İnşaat veya altyapı canlandırma ile katılımcılara sunulacak ve "dile hakim olamama" sorunu nedeniyle ihalede yanlış kararlar verme, anlamama, algılayamama gibi sorunlar bertaraf edilecek.

 

Yazının başlığına dönersek; geciken her uluslararası uygulama ülkelere zaman kaybettiriyor. Çağı ıskalamamak için trendleri okumalıyız ve ona göre hareket etmeliyiz.