Enflasyon bitmeden enflasyon muhasebesi ile vedalaşmak
2025 yılının sonlarına yaklaşırken enflasyon muhasebesinin kaldırılmasına yönelik söylemler tekrardan yüksek sesle dillendirilir oldu. Gelinen noktada uygulamanın çıktılarına muhatap her iki kanat; devlet tarafı da özel sektör tarafı da istenilen çıktıları alamadığından yakınıyor. Oysa, teknik bir düzeltme olan enflasyon muhasebesinin uygulanmasıyla bilançoların gerçek değerlemelere yakınsaması her iki tarafı, vergisel sonuçlarının da en az bir tarafı ‘mutlu’ etmesi gerekirdi. Durumu bu aşamaya getirense, genel geçer bilgilere dayanan varsayımlarla; uygulamanın ruhundan uzaklaşarak günlük ihtiyaçlara cevap verecek regülasyon talepleri ile bu taleplerin nispeten karşılık bulması oldu.
Teknik Kapasite Sınıfta Kaldı
İlk olarak anlıyoruz ki, mali kural uygulamanın 2021 mali tablo ve beyanları ile başlaması gerektiğini işaret etse de, kanuni düzenleme ile 2021, 2022 ve 2023 geçici vergi dönemleri için ertelenmesi ve takribi 2 senelik gecikme yaşanmasına rağmen hazırlıklar tamamlanamadı. Meslek odalarının ardı ardına yaptığı eğitimler, meslek mensuplarının da yoğun katılımla teveccüh etmesine rağmen muallak olan birçok konuya cevap bulunamadı.
Uzun ve teferruatlı ikincil düzenlemeler, tereddüt edilen konuların beyan döneminden sonra veya az bir süre kala idare tarafından açıklığa kavuşturulması, muhasebe programlarının bir noktadan sonra ihtiyaca cevap verememesi, saklama süresi dolan geçmiş kayıtlara ulaşılamaması ve çoğaltılabilecek örnekler hem vergi idaresinin hem de özel sektörün teknik olarak hazırlıklarını tamamlayamadan sürecin içerisinde yer aldığının en büyük işaretleri. Sonuç olarak enflasyon muhasebesi; belirsiz, anlamsız ve hedeflediği amaçtan uzak, ilave iş yükü doğuran bir müessese görünümüne bürünmüş oldu.
Enflasyon Muhasebesi, Vergisel Sonuçlarından Fazlasını İfade Ediyor
İşletme sahipleri ile idari karar alıcılar tarafından sürecin kendisinin yukarıda özetlendiği haliyle anlaşılabilirlikten uzak olması, yalnızca vergisel sonuçlar üzerine yoğunlaşılmasına sebebiyet verdi. Oysa, bilançoların gerçek değerlerine yakınsamasının finansal kuruluşlar için kredibilite, pay sahipleri için denetim, yeni yatırımcılar için karlılık seviyeleri ve icrai görevde olanlar için operasyonel kararların alınmasına; aynı şekilde kamu tarafı için de makro hedeflerin gerçekleşmelerinin takibine olan katkıları yadsınamaz.
Tüm bunlara rağmen, kamu tarafı beklenen kurumlar vergisi tahsilatının sağlanamaması, özel sektör temsilcileri ise (2025 yıl sonu bilançolarında doğuracağı vergi etkisi henüz simüle edilmemişken) vergi yükü doğuracağı kabulünden hareketle uygulamanın bu sene itibariyle son bulmasında söylem birliği içerisindeler.
Sorunun Kaynağı Enflasyon Muhasebesi Değil, Enflasyonun Kendisi!
Bu söylem birliğinin realize olmasını yalnızca vergisel etkileri yönünden değerlendirecek olursak; özkaynakları güçlü olan özel sektör temsilcilerini memnun etmeyecek ve bilançolarının enflasyon karşısında eridiği iddiaları ile yeni şikayetlere yol açacaktır.
Kamu tarafında ise, kurumlar vergisi gelirlerinde gözlemlenen zayıf performansın daha çok, 2023 yılında vergisiz olarak uygulanan ve bugünkü değerlerine yakınsayan varlıkların elden çıkartılmasında oluşan karların vergiye tabi olmayışından ileri geldiğini düşünüyoruz. 2025 yılı geçici vergi performansına baktığımızda enflasyon muhasebesi uygulanmamasına rağmen zayıf seyrin devam etmesi bu savı doğrular nitelikte.
Yüksek enflasyon hem kamu hem de özel sektörü birçok açıdan zorlarken, bu sürecin sonucu olan enflasyon muhasebesi uygulaması sorunun müsebbibi olarak algılanıyor. Herkes için can sıkıcı süreç ve sonuçlar içeren uygulamanın sağından solundan çekiştirilerek dertlere derman olması pek olası değil. Yürütülen enflasyonla mücadele programının sonuç vermesiyle, mali kuralın işaret ettiği dönemde nihayete ermesi, enflasyon muhasebesi uygulaması ile vedalaşmanın en sağlıklı yolu olacak gibi duruyor.