Advertisement

Filmimizin kahramanları sonsuz sayıda kameraman, sonsuz sayıda kumbara ve bir maskeli adam. Olay bir odada geçiyor. Bu odanın bir kapısı ve bir penceresi var. Yazarı böyle bir senaryo yazmaya iten motivasyon ise güvensizlik.

Merkezi otoritenin olmadığı bir yerde insanların birbirlerine verdikleri sözleri tıpkı noterler gibi tasdik eden kanıtlayan ve uyuşmazlık anında gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacak bir sistem olmadığından güvensizliği gidermek amacıyla bir sistem geliştirilmesi gerekiyor.

Senarist filmin içinde bir oyun geliştiriyor ve oyunun bazı kurallarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Nedir bu kurallar? Her kameraman çekim yapabilir. Kameraman olmak için çekim yapabilmeniz yeterli. Kameramanlar olayın geçeceği odaya girer ve çekebilecekleri bir olay gerçekleşinceye kadar bekler. Odada yalnız değillerdir ama. Birçok, kimin olduğu belli olmayan, kumbaranın ortasında kalırlar. Kumbaraların kimin olduğu bilinmediği gibi içlerinde ne kadar jeton olduğu da bilinmiyor. Hatta bu jetonların kimin olduğu da büyük bir sır ve bu jetonlar asla odanın dışına çıkmayacak. Kameramanların uymak zorunda olduğu bazı kurallar var. Bunlar mesela herhangi bir objeye 2 metreden fazla yaklaşmamak olabilir, çevresinde 5 turdan fazla atmamak olabilir, ilk sağından geçmek gerekebilir gibi…

Şimdi heyecan başlıyor….

Dım.. Dım… Dım…

Duyuyor musunuz gerilim müziğini?

Odanın kapısının kolu yavaşça aşağı doğru kayıyor. Odaya biri girecek galiba. Evet, odanın kapısı açılıyor ve içeri yüzü maskeli bir adam giriyor. Elinde bir anahtar var. Anahtar kumbaralardan birini açıyor. Kimin olduğu belli değil. Adamın açabildiği bir kumbara sadece. Açıyor ve içinden istediği kadar jeton alıp başka bir kumbaraya atıyor. O kumbara da kimin bilmiyoruz ama. İşte kameramanların işi burada başlıyor. Adama bi' şeycik demeden kumbaraları, maskeli adamı ve o odada her ne oluyorsa kameralarına kaydediyorlar. Daha önce belirlenen kurallar çerçevesinde ve devamlılık ilkesini gözeterek. Sonra maskeli adam odadan dışarı çıkıyor.

Derken başka bir planda bir yarışma düzenleniyor hemen. Kazanana ödül var ama 2.’lik 3.’lük para etmiyor. Mansiyon ödülü ya da jüri özel ödülü de yok. Kameramanlar görüntülerini yarıştırıyor ve en iyi olan ana kayda ekleniyor ve silinmemek üzere saklanıyor.

Görüntüsü en beğenilen kameramana ödül olarak odada bulunan pencereye yaklaşıp, kendisine uzatılacak jetonu alabileceği söyleniyor. Ama oyunun ana kurallarından biri jetonların asla dışarı çıkamayacağıydı. Pencereden giren bu jeton da artık o kumbaraların birinde varlık gösterecek.

Kaybeden kameramanlar şanslarını bir sonraki maskeli adamda denemek üzere belleklerini boşaltıyor ve kayıt tuşuna basacakları o an gelinceye kadar bekliyor.

Bu film elbette bir benzetme. 4 Ekim Çarşamba günü Fokus Programında da konunun ayrıntılarından epeyce konuşmuştuk. Bu benzetmeyi, blockchain ve Fintech konuştuğumuz, paranın gelecekteki dünyası böyle olacak diye sevgili dostumuz Öde-Al Kurucusu Fevzi Güngör anlattı.

Blockchain sistemini anlatmanın en basit yöntemi aslında böyle bir canlandırma yapmak gerçekten. Yoksa müthiş derecede karmaşık bir matematiksel diziyi anlamak gerekiyor. Büyülü bir şifreleme modelini çözmek oldukça zor bir iş ne de olsa.

Özetle blockchain bir sistemin adı. Şifrelenmiş ve geriye dönük olarak değiştirilemeyecek bir veri tabanı oluşmasının sağlandığı bu sistem, bir merkeze bağlı olmaksızın işlem yapabilme imkânı sağlıyor.

Paranın kimden geldiği ve kime gittiğinin takibi yapılmadığından aslında büyük bir risk içerdiği söylenebilir. Paranın izinin sürülememesi hangi amaçla kullanıldığı gibi pek çok sorun var aslında sistemde. Bu sorunlar çözülebilir mi? Evet. Ama çözülürse sisteme bu derece ilgi kalır mı? Emin değilim. Sonuçta bu sistemin altında yer alan kripto paralar ve onlardan en bilineni olarak sıklıkla sohbetlerimize girmiş bitcoin hikayesi böyle.

Neden bu kadar teknik bir konu gündemimize girip; “vaaaayyyy neee bitcoin mi?” diye başlayan sohbetlerimizde yer aldı? Ne demiş eskiler: Zenginin parası züğürdün çenesini yorar. 0.7 dolar olan  Bitcoin birkaç yıl içinde 6.000 dolar olunca normal tabii.