Advertisement

Gelişen Ülkelere (EM) yatırım yapan en önemli Hedge Fonlardan biri olan Templeton EM fonundan geçen ay 1.9 milyar dolar para çıkışı olmuş. Ama hikayenin can alıcı kısmı burada değil zira gelişmekte olan ülkelere çok uzun süredir yatırım yapan Mark Mobius'un sahibi olduğu bu fondan zaten 16 aydır para çıkışı yaşanıyor. Yıl başından beri çıkan paranın büyüklüğü 6.4 milyar dolar olmuş. Son 1 Yıldır Templeton EM fonundan müşteriler sebebiyle çekilen para sonrası fonun büyüklüğü yüzde 18 azalmış ve 61 milyar dolara düşmüş.

Bir başka örnek Goldman Sach's ın Next 11 Equity fonu: Goldman geçen sene BRIC fonunun ağırlığını azaltıp yerine "gelecek vaat eden 11 ülke"nin hisse senetlerinden oluşan bu fonu kurdu. Geçen sene bu zamanlarda 11 milyar $ sermaye ile kurulan bu fonda Meksika, Endonezya, G. Kore ve Türkiye yüzde 60 ile aslan payını alıyordu. Ancak işler iyi gitmedi ve Goldman'ın Next 11 fonu yatırımcısına 1 yıl içinde yüzde 25 kaybettirdi. Bugün gelinen noktada fonun büyüklüğü 8 milyar dolara gerilemiş vaziyette.

Örnekler hedge fonlar dışında da arttırılabilir. Gelişen ülkelere fon akışı sağlayan Londra merkezli bir çok banka EM Trading (Alım - Satım) ve Investment Banking (Yatırım Bankacılığı) bölümlerini kapatma/küçültme hazırlığında. Almanyada Deutsche Bank ve Commerz Bank, İngiltere'de HSBC  ve Fransada BNP ve Natixis bu adımlarda öne çıkan isimler. Deutsche Bank yatırım bankacılığı tarafında gelişmekte olan ülkeler portföyünü ciddi anlamda küçültürken, HSBC Brezilya ve Türkiye gibi ülkelerden tamamen çıkma planını uygulamaya koymuş durumda. Durum bu.

Sözün kısası...

2002-2014 yılları arasında gelişmekte olan ülkeleri paraya boğan, Amerika, Avrupa ve Japonya'daki düşük faiz/ düşük getiri kıskacından çıkmak isteyen yatırımcıları Türkiye, Brezilya ve G. Afrika ile buluşturan aracılar oyundan birer birer çekiliyor.

Ne Brezilya'nın ödediği yüzde 14 faiz ilgisini çekiyor yatırımcının, ne de Türkiye'nin yüzde 3 büyümesi gözleri kamaştırıyor. Yatırımcı şunu fark etti ki Asya Kaplanları diye bilinen onlarca ülke aslında Çin'in uydusu olmuşlar. Çin hapşırınca onlar nezle oluyor. Yatırımcı ayrıca, dünyanın 7. büyük ekonomisi olabilen Brezilya'nın da 10. sıradaki Rusya'nın da ekonomilerinin büyük ölçüde emtia üzerinden döndüğünü ve petrol, bakır, alüminyum fiyatları dibe vurduğunda bu ülkelerin çöktüğü artık görmüş durumda. Politik risk kavramını kulak arkası etmeye eğilimli olan ve gelişen ülkelerin "high risk- high return" mantığı ile çalıştığını göz ardı eden yatırımcı bu gerçeği de Türkiye'de mecburen hatırlamış oldu.

İşte bu sebeplerle tabir-i caiz ise "maymunun gözü açıldı".

Fed, belki faiz artıracak, fiyatlar bir yerde denge bulacak ama küresel piyasalarda "EM - Gelişen Ülkeler " algısının eski pırıltılı günlerine yeniden dönmesi zor olacak.

Artık gelişen ülkeler diye, içine Türkiye, Çin, Nijerya ve G. Afrika'nın girdiği, çorba gibi herkesin oynadığı bir lig olmayacak. Sermaye piyasalarında varlık sınıfları ayrılırken bir gelişmiş ülkeler bir de buraya girmeye aday sınırlı sayıda ismin bulunduğu "Gelişmekte olan ülkeler" ligi olacak. Geri kalanlar ise "Riskli Gruba" dahil olacak.

Yatırımcının Türkiye'ye bakarken yakın zamanda sormaya başlayacağı soru da şu alacak: "Türkiye Riskli Grupta mı, yoksa Gelişmekte olan ülkeler liginde mi?"

Hazırlanmalı.