TL’nin son dönemde dolar karşısında belirgin değer kazandığını görüyoruz. $/TRY son iki ayda önce 3.60’ın altına, ardından da Ağustos sonunda 3.50’nin altına gelmiş durumda. Geçtiğimiz hafta 3.40’ın altını deneyen kurda, dönem dönem jeopolitik gelişmeler kaynaklı baskının sürdüğünü görüyoruz. Benzer şekilde bu hafta da oldukça yoğun bir gündem var; Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyareti, Cuma günü yapılacak olan MGK, Irak referandumu vs. Bu tarz jeopolitik gündem maddeleri zaman zaman masaya konsa da genel itibari ile bakıldığında TL halen ucuz. Özellikle de global akımların gelişmekte olan ülkeleri (EM’leri) desteklediği bir ortamda. Kur hareketi kalıcı mı sorusunu tartışmak için önce sebeplerine bakarsak;

1 - Global tarafta USD belirgin değer kaybediyor. En birinci etken €/$ hareketi. Parite özellikle Temmuz başından itibaren 1.12’li seviyelerden 1.20’lere kadar yükseldi. Dolar endeksi de DXY yılbaşında 102 seviyesindeyken belirgin değer kaybederek 92 seviyelerine kadar geriledi.

- Yani USD yılbaşına kıyasla diğer gelişmiş ekonomi para birimleri karşısında yaklaşık %10 değer kaybetti. (DXY)

- Gelişmekte olanlar karşısında ise yılbaşından bu yana yine değer kaybı %9 (JPMorgan EMFX)

2 - TL tarafında ne olmuş? Öncelikle sepete baktığımızda aslında değer kaybı sürüyor. Bu yıla 3.60 sepet seviyesinden başlamıştık ve şuanda 3.79’lardayız. Değer kaybı sepete karşı devam etmiş.

3 - Fakat USD karşısında son dönemde belirgin değer kazancı var bu da global tarafta doların değer kaybetmesinden kaynaklanmakta. Orada dahi, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinin performanısnın, yani %9 değer artışının gerisindeyiz.

4 - Hatırlayalım 2017’ye $/TRY’de 3.53’lerden başlamış ve ardından 3.90’ların üzerine çıkmıştık. Normal şartlar altında TL diğer gelişmekte olan ekonomiler gibi hareket etse ve ybb emsallerimize benzer %9 değer kazansa gelmemiz gereken 3.20’ler idi. Tabi biz arada kurda 3.90’a sıçrama, tCMB süreci vs yaşadığımız için süreç farklı işledi.

5 - Benzer şekilde şu an sepetimiz 3.79 ve parite 1.20 seviyesinde değil de önceki 1.12 seviyesinde olsa $/TRY de 3.45 değil de 3.57’li seviyelerde olurdu.

6- Özetle TL halen çok da iyi performans gösteriyor değil. Parite etkisini de hesaba katmak lazım.

Peki bu seviyeler kalıcı olur mu?

- Öncelikle USD’deki değer kaybı sürer mi onu analiz etmek gerek. Dünyada dolar arzı bundan sonraki dönemde FED’in bilanço küçültme adımlarıyla azalıyor olacak. Temel resim normal şartlarda USD lehine olsa da bu bilanço küçültme hareketi bebek adımlarıyla ve öngürülebilir şekilde olacak. İlk aşamada hızla bir dolarda değer kazancı görmeyeceğiz muhtemelen.

- Son dönemde FED’in kasırgalar, ağır yükselen bir enflasyon, istifa eden Fischer ve 4 koltuğun Şubat 2018’de boşalacak olması, Trump’a dair gelişmeler, borç tavanının Aralık’a ertelenmesi gibi pek çok kısa vadede oluşan risklerden dolayı görünüm 2-3 ay daha dolar aleyhine gözükmekte.

TL’yi destekleyen faktörler neler?

- TL emsallerine kıyasla ucuz: TL 2013 Mayıs Bernanke konuşmasından bu yana gelişmekte olan para birimlerine, emsallerine kıyasla düşük performans gösterekmekte. Bu dönemde JP Morgan Gelişmekte olan ülke para birimi endeksi Mayıs 2013’ten bu yana %25 değer kaybederken, TL %80 değer kaybetmiş durumda. Elbette bunun arkasında önemli makro gelişmeler ve son 3 yıldır içinde bulunduğumuz siyasi ajanda da etkilidir. Fakat bu ajanda da hafifleyen faktörlerin olması, TL’yi destekler.

- TL’nin faizi (carrysi) emsallerine kıyasla en yüksek para birimi. Dolayısıyla halen bir talep var.

- Bonodaki yabancı pozisyonu Real ya da ZAR gibi para birimlerinde tarihsel en yüksekte oluşurken, Turk bonolarında bu oran Mayıs 2013’te %28 olan seviyenin altında %22’ler civarında. Dolayısıyla halen bono tarafında çok güçlü bir portföy girişi gerçekleşmiş değil, yer var, herkes enflasyonu bekliyor.

- Büyümenin oldukça yüksek seyrediyor olması ve TCMB’nin sıkı politika duruşunu koruması şu aşamada TL lehine.

Öte yandan enflasyonun bu denli yüksek seyretmesi, ilerleyen vadede iç talep kaynaklı cari açığın yükselecek olması ve lokallerin dönem dönem artan döviz talebi de negatif faktörler olarak karşımıza çıkmakta.

Burada en belirleyici olan iç faktörlerden ziyade,  global risk iştahı yani EM (gelişmekte olan ülkeler)’e olan talebin ilerleyen vadede de sürüp sürmeyeceğidir. EM tarafında yüklü bir satış olmadığı, global süreç de desteklediği takdirde TRY emsalleriyle arasında açılan farkı daha da kapatabilir.  Kısa vadede bu hafta benzeri jeopolitik gündem maddelerimiz baskı yaratsa da, global görünüm bir süre daha gelişmekte olan ülkeler lehine gözüküyor.

Gelişmekte Olan Ülke Para Birimleri-USD Karşısında YBB Performans



TRY’de aşağı yönlü hareketlere rağmen, TRY sepete karşı henüz belirgin değer kazanmış değil.

 

Advertisement