Advertisement

Beklentilerden bir miktar yüksek gelen 12 aylık kümüle cari açık, Mart sonu itibari ile 55.4 mlr dolar oldu. GSYH’nin %6.5’ine denk düşmekte. Geçen yıl aynı dönemde açığımız 33.5 mlr dolardı (GSYH %4 civarı idi). Belirgin bir bozulma var.

Cari açık neden artıyor? Altın ve enerji dışı, çekirdek cari açığımız da artıyor. Geçen ay 12 aylık kümüle rakam 6.3 mlr dolarken bu ay 7.3 mlr dolara yükseliyor. Özetle iç talep kaynaklı bir artış görüyoruz. Bu ek enerji fiyatları kaynaklı bir bozulma da var. Net enerji ithalatımız 30 mlr dolarlardan 35 mlr dolarlara kadar yükseliyor çünkü petrol fiyatı artıyor. Geçen yıl ortalama 54 dolar olan Brent, bu yıl başından bu yana ortalama 68 dolar seviyesinde. Her 10 dolarlık artış cari açığa 4 mlr dolar kadar yansıyor. Altın tarafı geçen aya kıyasla aynı kalsa dahi halen 55 mlr dolarlık açığınızın hatırı sayılır bir kısmı 13.5 mlr doları net altın ithalatı kaynaklı, bu da cari açığı artıran bir diğer kalem. Dolayısıyla her 3 kalemden dolayı cari açığımız oldukça yükselmiş durumda. Altın tarafında kısmi bir düzeltme beklense de, iç talebin bir miktar daha yansıması yani çekirdek tarafın birkaç ay daha genişlemesi şaşırtıcı olmaz çünkü gecikmeli yansıyor. Kaldı ki 1Ç18’de de Türkiye ekonomisi muhtemelen yıllık %7 büyüdü. Göstergeler en azından 1Ç18 için bu denli yüksek bir büyümeyi destekler nitelikte. Dolayısıyla 2018 yılını 55-57 mlr dolarlık bir cari açıkla bitirmemiz olası.

Fonlama tarafı neden bozuluyor? Cari açığı bir kenara bırakıp finansman tarafına bakalım. Mart ayında finansman açığımızın (döviz açığının) nasıl karşılandığına ve nereden kaynalandığına bakalım. Öncelikle tüm finansmanı 5 mlr dolara yakın TCMB rezervi ve 3 mlr dolara yakın net hata noksanla karşılamışız. Çünkü portföy yatırımlarından net 2.4 mlr dolar çıkarken, Hazinemiz 1.5 mlr dolar eurobond net geri ödemesi yaparken borçlanmazken, bankalarımız da net 2 mlr dolar dış borç ödemesi gerçekleştirmiş. Banka dışı özel sektör de yine net dış borç ödeyicisi olmuş ve yaklaşık 1.5 mlr dolarlık net ödeme gerçekleştirmiş.

Dolayısıyla ödemeler dengesinde, finansman tarafında görmeye çok da alışık olmadığımız bir tablo/gerçekleşme var. Görünen o ki, herkes Mart ayında net dış borç ödeyicisi olmuş. Hazinemiz, bankalar ve bankadışı kesim. Genelde ödediğimiz borcu daha da fazla borçlanarak finanse ederken bu sefer hiçbir kesim daha fazla borçlanmayı tercih etmemiş/ya da borçlanamamış. Hazinemiz muhtemelen elverişli şartların maliyetlerin olmadığını düşünürken, keza özel sektör için de dış borçlanma maliyetlerinin belirginleştiği ve daha fazla borçlanmanın tercih edilmediği bir Mart ayı geçirmişiz. Üstüne arzu edildiği kadar bir net doğrudan yatırım gelmemiş, portfoy kaleminden de net 2.4 mlr dolar çıkış olunca, döviz fonlamasında açıkta kalmışız. Net hata noksanı dışarıda bırakırsak, açıkta kalan 5 mlr dolara yakın parayı da TCMB döviz rezervinden karşılamışız.

Özetle yine fonlama meselesine geliyoruz. Döviz fonlamasında da sorun yaşadığınızda, para biriminiz gereken düzeltmeyi yapabiliyor.