Advertisement

Global piyasalarda fiyatlamaların bir miktar değişmeye başladığı bir sürece giriyor olabiliriz. S&P’de geçtiğimiz hafta yaşanan %7’lik satışı, piyasa düzeltme olarak görse de, bu yıl Şubat ayındaki düzeltme hareketinden bir miktar farkı olabilir. Elbette ki bu hareketin %10 civarlarında kalması ve düzeltme olarak nitelendirilmesi çok olası lakin global taraftaki gelişmeler, zeminin bir miktar değiştiğini gösteriyor. Özetle, global piyasalardaki fiyatlama hareketlerinin, geçtiğimiz 5 yıla kıyasla, değişmeye başladığı bir döneme giriyor olabiliriz.

Bunun bir kaç sebebi var.  ABD faizlarindeki yükselişe ilk defa şahit olmamakla beraber, öncekilerden farklı olarak bu yükselişin kalıcı olma ihtimali var. FED net şekilde faiz artışına devam edeceğim diyor. Hikaye daha çok FED Başkanı Powell’ın son konuşmalarında, faizin halen yükselecek belirgin yeri olduğuna dair verdiği işaretlerle başladı. Ardından ABD’de büyümenin yavaş yavaş tepe noktayı gördüğü, kar marjlarının bundan sonra daha az büyüyeceği beklentisi belirginleşti. Satış daha çok teknoloji hisseleriyle başlamış olsa da, ABD tarafında son satışta büyüme hisselerinin (growth) değer hisselerinden  (value) daha fazla satılması ve artık büyüme ve karlılık hikayesinin eskisi kadar güçlü olmaması, farklı bir döneme işaret ediyor olabilir. ABD tarafında büyüme hikayesinden ziyade değer hikayesi (ucuz kalan hisseler vs) öne çıkıyor ise, büyüme ve karlılık tarafında yeni bir fiyatlama döneminin başlangıcı olabilir.  ABD ekonomisinde bir sorun yok. Lakin, vergi indirimlerinin karlıklarda yarattığı olumlu etki ile yükselmeye devam eden S&P, bundan sonraki süreçte büyümenin tepe noktayı görmesi ile beraber eskisi kadar güçlü duramayabilir. Bir de bunlara 2010’dan bu yana ilk defa S&P 500 temettü getirilerinin, 2y ABD faizi altında kalması gibi detaylar eklersek, aslında Şubat ayındaki düzeltme hareketine benzer bir satış demek biraz zor olabilir. Portfoylerde risk ayarlamalarının yeni baştan gözden geçiriliyor olması, riski azaltma tercihleri gibi genel global stratejinin değiştiği bir dönem olabilir.  Hepsine rağmen bu tarz hareketlerin başlarında net bir analiz ortaya koymak, boğa piyasasının sonuna gelindi gibi ifadeler kullanmak zor. Yine de global zeminin değişmeye başladığı, bunun da yeni fiyatlamaları tetikleme ihtimali  göz önünde bulundurulmalı.

Peki gelişen ülkelere etkisi ne olur. Global piyasalarda yavaş yavaş riskten kaçış gelişmekte olan ülkelerde de sermaye akımlarının yavaşlamasına bir süredir sebep oluyor. Çin tarafında sık sık tansiyonun yükselmesi, ABD’de artan faizler, yüksek kaldıreçla çalışan EM ekonomileri ve bu borcun daha yüksek maliyetle çevriilecek olması, finansal koşulların sıkılaşması, global ekonomik aktivitenin yılbaşına kıyasla yavaşlıyor olması gibi faktörler, hali hazırda gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarını (özellikle hisse senedine) eskisi gibi desteklemiyor.  Major merkez bankalarının da küresel ekonomiye sağladığı likidite 2020’den itibaren yerini  parasal daralmaya bırakacak ise, tüm bu yeni ekonomik zeminin fiyatlaması öncelikle hisse senetleri piyasalarında büyüme yavaşlamadan, kar marjları düşmeden çok önce fiyatlanmaya başlanır.