Advertisement

Bugün gelen Aralık ayı sanayi üretimi ve cari denge rakamları, ekonomide yaşanan sürecin boyutunu yeterince ortaya koyuyor. Sanayi üretim Aralık daralması beklentiden yüksek yıllık %9.8 yoy. Bu rakam da, 2018 son çeyreğinde sanayi tarafında yaklaşık %7 yıllık daralmaya işaret ediyor. Bu durumda 2018 son çeyreğinde Türkiye ekonomisindeki daralma piyasada yıllık %2 civarında hesaplanırken, veri sonrası aşağı revize ediliyor, %4-5 seviyelerine. 2018’i muhtemelen %2-2.5 arasında bir GSYH büyümesi ile bitirmiş olacağız.

Finansal koşullardaki sıkılaşma, yüksek kur şoku ve ardından kaçınılmaz olarak gelen yüksek faiz ortamı ekonomideki daralmayı kaçınılmaz kılmakta. Baz etkisi, içinde bulunduğumuz bu çeyrekte, son derece yüksek olduğundan sanayi üretim rakamlarında Ocak-Şubat için çift haneli daralma görme olasılığımız da yüksek.

Özellikle yatırım talebine ilişkin öncü göstergeler de, yatırım kalemlerinde çift haneli daralmalara işaret ediyor.

Buradan hareketle, yatırım olmayan durumda da cari açığınız daralıyor. Harcamıyor (harcayamıyor) bir anlamda tasarruf etmek durumunda kalıyor ve yatırım yapamıyorsunuz. Bu da sizi cari açığın daralması ile başbaşa bırakıyor. Sonuç istediğimiz gibi, ama sonuca giden yol hiç de istediğimiz gibi değil. Oysa ki sağlıklı olan hem dengeli büyüyen, hem düşük enflasyonlu hem de düşük cari açık veren bir ekonomi idi.

Cari açık tarafında da 2018 yılını 27.6 mlr usd (GSYH yaklaşık %3.5) ile tamamladık. Ekonomideki daralma süreci devam edeceğinden (yatırım yapamayacağımızdan) cari açık rakamımız da 2019’da muhtemelen 15 mlr usd’ye kadar (GSYH %2.3) gerileyebilir.

Cari denge rakamlarından ziyade, finansman tarafına baktığımzda da ilk gözümüze çarpan hikaye, Türkiye’nin dış borç ödeyici konuma geçmiş olması. Normalde Türkiye dış borçlanıcı konumundadır. Lakin geldiğimiz süreç özellikle bankalar tarafında küçülmeyi kaçınılmaz kılar ve fonlama azalır (delevaraging). Bu her ekonomide bu tarz ekonomik daralma süreçlerinde bilanço resesyonu dediğimiz kaçınılmaz bir düzeltme hareketidir.

Soru, bu hareketin hangi aşamasında olduğumuz. Başında mıyız ortasında mı? Bir takım göstergeler krediler gibi örneğin, ekonominin dipten döndüğünü işaret etse de, bazı tüketici güveni reel kesim siparişler gibi göstergeler henüz bu kanıya varmak için erken olduğuna işaret etmekte. Buna ek, hem büyüme tarafında yoğun destekler mevcut, hem de enflasyon tarafında çeşitli ek önlemler görüyoruz. Bunların hepsi verilere ilişkin temiz bir analizi zorlaştırmakta. Dolayısıyla herhangi bir veriyi analiz ederken de trend döndü, dip yaptık, en kötüsü geride kaldı şeklinde yorumlar yapmak için sabırlı olmalıyız. Henüz çok erken. 

Konu yalnızca biz değiliz. Önümüzdeki yakın dönemde, Türkiye’nin kontrolü dışında da gerçekleşmesi muhtemel zorlayıcı bir senaryo var. Yavaşlayan (resesyona giren) bir Avrupa. İhracatımızın çok büyük bir kısmı bu bölgeye. Keza ihracatımız da sanayi üretimimizle birebir ilişkili. Avrupa’da yaşanacak bir yavaşlama/talep daralmasından, kendimizi izole etmemiz mümkün değil.  Özetle; 2019 yaz aylarını görmeden ekonomide döngünün hangi aşamadayız anlamamız çok zor. Birkaç çeyrek daha negatif büyüme rakamları görme riskimiz de yüksek.