Advertisement

Enflasyon rakamlarını değerlendirirken hem kısa vade hem uzun vade bakmamız lazım.

Bugün gelen rakamlar, piyasa beklentisinin altında %0.16 aylık artışa işaret ederken, yıllık enflasyonumuz %20.35’ten %19.7’ye gerilemiştir. Detaylara baktığımızda;

Öncelikle gıda enflasyonu aylık %1 civarı gelerek, piayasanın beklentilerine ve daha önce açıklanan İTO enflasyonu gibi rakamlara benzer çıkmıştır. Dolayısıyla beklenenden düşük gelmesi temelde gıda kaynaklı değildir.

Daha çok ulaştırma kaleminin aylık %0.7 gibi oldukça düşük arttığını görüyoruz. Benzin tarafında daha yüksek artışlar hesaplarken, gerçekleşme TÜİK verilerinde %2’lik bir artışa işaret etmektedir. Keza araç alım satımında da artışların aylık bazda tamamen sıfırlandığı yani aynı kaldığını görüyoruz. Bunlar ulaştırma kaleminde aylık bazda, görece düşük bir enflasyona sebep olmuştur. Giyim kalemindeki düşüşler mevsimsellikten, Şubat ayında hep gördüğümüz düşüşlerdir.

Diğer önemli konu hizmet enflasyonunda (haberleşme-eğlence kültür) gibi kalemlerde aylık fiyat düşüşleri olması. Bu da yine manşet enflasyonu sınırlı tutmuş. İç talepteki daralmanın özellikle hizmet enflasyonunu düşürücü etki yaptığını söyleyebiliriz.

Daha genel bir yorum yaparsak, tanzim satışlar, herşeye rağmen ülke genelinde gıda fiyatlarını geriletmeye yetmemiş. Bu durumda, demek ki bu tarz önlemler alınmasa, gıda tarafında bizi daha zor bir tablo beklemekteymiş. Bu önlemler kalktığında, gıda tarafında gerçek anlamda kalıcı bir rahatlama yok ise, enflasyon için bir miktar risk oluşturabilir. Ama bu daha çok orta uzun vade bakış açısı için önemli.

Ennflasyon tarafı iki üç aydır piyasa öngörülerinden hızlı geriliyor, yıl sonu projeksiyonlarında aşağı revizyonlar görebiliriz. Daha önce %16/15 olan beklentiler %14-13’lerin bir miktar altına gelebilir.

Veriyi analiz ederken ÖTV kaynaklı ya da gıda kaynaklı zorluklar oluşsa da, enflasyonun genel gidişatında, özellikle iç talep koşullarının, yani ekonomik daralmanın, enflasyonu düşürücü etkisini de azımsamamak lazım. Bu etki yılın geri kalanında da devam edecektir.

Yani iç talep koşullarındaki olumsuz seyir, enflasyonu beklenenden daha çok düşürebilir. Bu enflasyonun yapısı düzeldiği için değil, daha çok konjonktürel, iktisadi faaliyet yavaşlamasından kaynaklanacaktır. Yani cari açık neden daralıyorsa, enflasyon da benzer şekilde beklenenden fazla gerileyebilir.

Bir de işin diğer bir boyutu, tam tersine işaret eden bir risk var. O da, var olan enflasyonu düşürücü önlemler çok uzun süreler devam ettirilemez. İş doğal seyrine bırakıldığında, yeni bir fiyatlama görme riskimiz olabilir. Özetle hem olumlu hem olumsuz gelişmeler, orta uzun vade analiz yaparken akıllarda bulundurulmalı.

TCMB faiz kararına gelince. Çarşamba günkü toplantıda, faiz tarafında bir adım beklenmiyor. Fakat notun içinde, sıkılaşma eğilimine dair cümlenin kalıp kalmayacağı takip edilecek. Her ne kadar piyasada ilk faiz indirimine dair beklentiler daha çok Haziran toplantısında yoğunlaşsa da. Var olan enflasyon ve seçim sonrası dönemde, TCMB Nisan ayında ilk indirim adımı ile gelirse şaşırtıcı olmaz.   

Uzun vadede ise; Türkiye enflasyona dair asıl zorlanmayı, muhtemelen %14’ler civarında yaşayacaktır. Buralardan sonra enflasyonu tek haneye kalıcı indirmemiz için,  son derece koordineli ve cidden yapısal adımlar atmamız gerekecek; şu an yaptığımız şekilde geçici önlemlerin enflasyonu tek haneye taşıyacağını ummak, iyimser kalabilir.