Global tarafta, yılbaşından bu yana gelişmekte oan ülkelere para akışı ve olumlu hava devam ederken, Türkiye bu görüntüden payına düşeni alamadı. 31 Mart seçimleri geride kalmasına rağmen, TL üzerinde baskı sürüyor. Neden?

- Seçimlerin yenilenmesi riski devam ediyor

- S400 ve olası yaptırımları konusu belirgin gündemde kalmaya devam ediyor

- TCMB rezervlerine dair 21-22 Marttan bu yana piyasanın takıldığı soru işaretleri de artarak sürüyor.

Temelde bu 3 gündem maddesi değişmedikçe, TL üzerindeki baskı da devam edecektir.

TCMB rezervleri üzerinden dönen tartışmaya gelirsek. Döviz rezervi nedir ne işe yarar?

Bir ülkenin merkez bankasının sahip olduğu yabancı para cinsinden rezervi, döviz rezervidir. Ülkelerin bu anlamda sahip oldukları diğer bir yabancı para rezerv kaynağı da Varlık Fonları’dır. Türkiye’de bu sistem bir Rusya  ya da Norveç gibi işlemediğinden varlık fonunun da bu tarz bir özelliği yoktur. Fakat normal şartlar altında, hem kredi notu açısından, hem de rezerv yeterlilik rasyoları açısından ülkelerin ellerinde bulundurdukları bu döviz kaynakları (rezervleri), para politikasını kontrol ederken ve olası bir döviz atağında cephane niteliğindedir. Bir örnek verelim; Çin parasını belli bir seviyede tutabilmek için çok güçlü olan döviz rezervlerini cephane olarak kullanır. Rezervi güçlü olmasa bu tarz bir yuan’ı kısmen sabit tutmak gibi bir politika uygulaması da zordur. Ya da Kırım’ın ilhakı döneminde, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonucu Rusya rubleyi savunabilmek için o dönem yaklaşık 450mlrusd olan rezervlerinin neredeyse yarısını yemiştir. Bu yüzden de döviz rezervlerinin miktarı (yeterlilik rasyoları) bir ülkenin parasını savunabilme kapasitesini belirler. Yabancı yatırımcılar da, önemli bir kırılganlık rasyosu olan bu kalemi yakından takip ederler.   

Bir ülkenin brüt rezervlerine altın da dahildir. Türkiye’nin, 12 Nisan itibari ile, 20.8mlrusd altın ve 77mlrusd döviz rezervi, toplamda 100mlrusd civarında brüt döviz rezervi vardır. Bu rakam son 3 yıldır belirgin şekilde düşmektedir.

Net rezerve ulaşmak için de, brüt rezervlerimizden, döviz yükümlülüklerimizi çıkarırsak net rezerv rakamına erişiriz. TCMB zorda kalırsa tüm rezervini kullanır, lakin bunun önemli bir kısmı da yükümlülüktür. Dolayısıyla net rezervi takip etmek önemlidir. Bir anlamda bu rakam bana, olası bir kur atağında, dış yükümlülükler hariç,  TCMB’nin ne kadar cephanesi olduğunu gösterir. Hatırlarsak Ağustos 2018’de yaşanan kur atağının ardından, TCMB bir anlamda TL’yi savunmak adına, rezervlerinden 24mlrusd  (12aylık kümüle) kaybetmiştir.

TCMB’nin rezerv tutma amaçlarına baktığımızda, “para ve kur politikalarını desteklemek, piyasalara güven vermek, T.C. Hükümeti’nin döviz cinsi üzerinden iç ve dış borç servisini gerçekleştirmek, dışsal şoklara karşı gerekli döviz likiditesini bulundurmak” öne çıkmaktadır (TCMB, 2005a: s.4). Dışsal bir şok ile karşılaşıldığında, döviz rezervinizin miktarı, likidite sıkışıklığı durumunda defansif rol oynar. Özetle, yukarıda sıraladığımız sebeplerden, bir ülkenin döviz rezervinin seviyesi aynı zamanda yatırımcılar nezdinde de güven algısını şekillendirir.

Peki rezervlere dair sorun ne? Soru işaretleri bir tane ile sınırlı değil. Piyasada üç konuda kafa karışıklığı var.

-
15 Mart’ta 35 mlrusd’ye kadar çıkan net rezervlerimiz Mart-Nisan döneminde 21 mlrusd’ye kadar düştü. Şuanda da 28 mlrusd civarında ve emsallerimize kıyasla son derece düşük.

- İkinci konu swap meselesi. TCMB 25 Mart’tan bu yana bankalara TL verip döviz alıyor. Kur takası yapıyor. Buradaki meblağ da 12.5 mlr usd’ye gelmiş durumda. Bunun muhasabeleştirilmesi farklı yapılmakta ve bu dövizler net rezerve dahil edilmekte. Her ne kadar TCMB bu swap işlemini uluslararası standartlarda muhasebeleştirse de, net rezerv hesaplarken, TCMB’nin tüm döviz yükümlülüklerinden arındırırız ki netleşsin. Bu swap işlemi de aslında TCMB’nin bankalardan ödünç aldığı bir dövizdir. Dönem sonunda geri verilmek üzere. Fakat bu geri verme (pasif) işlemi nazım hesaplarda (bilanço dışı) gözüktüğünden, bilanço içi harekette net rezervlere dahil edilir. Ve bunu sürekli çevirirseniz (roll), bahsi geçen swaplar da, hep net rezervinizde kalır. Ama konu bu değil. Geçen hafta yabancı basında da ele alınan konu; bu swap işlemine hiç başlanmamış olsa, bugün net rezervinizin gelmiş olduğu seviyedir. 28-12.5= 15.5mlrusd civarı, rakamlar yuvarlak. 15mlrusd de oldukça düşük bir rakam, bu denli düşük olması piyasaları rahatsız ediyor.

- Üçüncü konu ise, daha önceleri bilançoda açıklayabildiğimiz dışarıdan topladığımız rakamlarla uyumlu tutarlı olan hesaplar yapardık. Pek çok meslektaşımın da yaptığı hesaplar ile, resmi olarak duyurulan net rezerv hesabı dönem dönem örtüşmüyor. Normalde çok daha yüksek çıkması gereken net rezervimiz, hesaplarımızdan daha düşük. Bu durumda piyasada eksiğin nereden kanaklandığına dair soru işareti oluştururyor.

Her ekonomik veri için geçerli. Dönem dönem piyasalar, bir takım verileri yanlış takip edebilir, yanlış hesaplayabilir vs. Lakin veri sağlayıcılar tarafında piyasada şeffaflıktan uzaklaşıldığına dair bir algı güçlenmeye başladığında bunun hızla düzeltilmesinde fayda var, yoksa fiyatlama da anında görürsünüz. Bakınız CDS, risk primi fiyatlaması. Bu yüzden güven kelimesi, hem yabancı yatırımcılar nezdinde, hem vatandaşımızın tüketim kararında, hem de reel sektörün yatırım kararında en birinci rol oynar.

Bir önceki yazımda da (TL Neden Böyle?), dilim döndüğünce değerlendirmeye çalışmıştım. İktisat kural işi. Dışına çıktığınızda, kısa vade kolay gibi gözükse de durum, orta vadede daha yüksek risk fiyatlamasını da yanında getirir. Bunlara mahal vermeden teknik işleyişi sürdürmek daha doğru, getirisi de daha kolay kanımca. Özellikle piyasa algısı bozulmaya bu denli müsaitken.

Advertisement