Advertisement

Diyelim ki, yabancı yatırımcılara Londra’da bir sunum yapıyorsunuz. Ve onlara, para ve maliye politikasında doğru politikalar uygulandığı takdirde Türkiye’nin önünde bir fırsat penceresi olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz. Tam da o güne TCMB Para Politikası Kurulu toplantısı denk gelmiş, örneğin (geçtiğimiz hafta Perşembe). Düşünsenize o anda beklentileri çok aşan bir faiz indirimi geldiğini.. Anlattığınız herşey birden havada kalabilir değil mi? Çok şanslıyım ki böyle olmadı...

Özellikle son iki haftadır piyasada artan bir çekince vardı. TCMB’den yine yüklü, 400 baz puana yakın bir faiz indirimi (400’e yakın) geleceğine dair. Korkulduğu gibi olmadı ve TCMB bundan sonra daha temkinli adımlarla devam edeceğine dair de sinyal verdi. Ardından da hem swap faizinde düşüş hem de TL’de kısmi bir değer kazancı gördük. Belirsizliğin de ortadan kalkması, her daim piyasa algısı üzerinde olumlu etki yaratır. Bundan sonrasında enflasyonda önce tek haneye doğru bir çekilme göreceğiz (baz etkisi kaynaklı), ardından da muhtemelen bu yılı %13 civarında bir enflasyonla bitireceğiz. Asıl mücadelemiz de orada başlayacak.

Hatırlayacak olursak 2018 yılında, enflasyonu ve kuru kontrol edemediğimizden dolayı Merkez Bankası’nın ortalama fonlama faizi 10 puanın üzerinde artmıştı. Şimdi enflasyonda kademeli iyileşme sağladıkça, bu yıl ortasından itibaren %24 olan MB faizi %16.50’ye kadar düştü. Muhtemelen sınırlı da olsa bir miktar daha düşüşler göreceğiz. Halen fiyat istikrarını sağlayabilmiş değiliz. Düşüşün büyük bir kısmı aslında döngüsel. Enflasyon tarafında yapısal ve yapışkanlık yaratan unsurlar mevcut. Bu yüzden de bundan sonrasında TCMB’nin adımları çok daha kritik olacak.

Sakin ve doğru adımlar atıldıkça piyasa da olumlu reaksiyon vermekte.

Bu tarz politika duruşlarının etkilerini bizler yalnızca finans tarafında değil, aksine çok daha yaygın bir şekilde reel sektörde ve ticaret tarafında da görmekteyiz. 2018 Ağustos ayında yaşadığımız krizin ardından yurtdışı ile ilişkileri olan pek çok şirket de zorlanmakta. Yabancı yatırımcılarda, ekonomide yaşanan bu son süreç sonrası haklı bir güvensizlik oluşmuş durumda. Unutmayalım son 5 yılda 8 seçim yaşamış bir ülkeyiz. Tüm bu süreçler ekonomiyi zayıflattı, Türkiye’ye dair yatırımcı algısını da bozdu. Oysa ki reel sektör bir taraftan da bu algıyı düzeltmeye çabalıyor.

Bu maksatla, Trade Plus şirketinin de ön ayak olması ile, Londra’da ihracat finansmanı ve sigortalanmasına dair organize edilmiş bir toplantıda Türkiye ekonomisi ile ilgili bir sunum yapma fırsatım oldu. Ticaret finansmanının gelişmesi, ve yabancı yatırımcılar nezdinde yeniden doğru algının inşa edilmesi önemli fakat bunun da ikna edici ve rasyonel ölçülerde yapılması gerekiyor. Bizler bunları yaparken de arka tarafta gerçekten doğru politikaların işliyor olması lazım. Yoksa önemli ülke deneyimleri olan yabancı yatırımcıları ikna etmemiz çok zorlaşmakta.

Bizler işin finans ve ekonomi bacağı ile uğraşırken, ekonomiye asıl katkıyı reel sektör ve ihracat şirketleri sağlamakta. Trade Plus, Amsterdam, Londra ve Dubai’de bulunan şirketleri sayesinde uluslararası sigorta ve finans kuruluşları ile ortak çalışmalar yürüterek hammadde ve emtia alımlarında müşterilerine alternatif finansman yöntemleri sunuyor. Pek çok ihracat yapan şirketimiz finansal kısıtlamalarla karşılaşmakta. Bu tarz şirketler de finansmana aracılık ederek (trade finance) finansal kısıtlamaların yükünü ortadan kaldırmayı amaçlarlar. Dış ticaret finansman yöntemlerini kullanarak malları müşterileri adına satın alır. Daha sonra, satış tamamlanıncaya kadar bu malların mülkiyetini alır ve teslim sözleşmesi gereğince malları şartlarına uygun olarak alıcısına teslim eder. Müşterileri adına uluslararası finansman imkanlarını kullanarak kendi bilanço ve banka finansman araçları ile müşterilerine ticari çözümler sunarlar. Bir taraftan küresel ticareti gerçekleşmesine katkı sağlarken, bir taraftan da nakit akışını kolaylaştırırlar. Türkiye’de çok yaygın şekilde kullanılmasa da aslında dünyada benimsenmiş bir yöntemdir. Bu sebepten de toplantıda UK Export Finance tarafından da katılımcılar bulunmaktaydı.

Yabancı yatırımcılara Türkiye’nin doğru anlatılması önemli bir konu, lakin Türkiye’nin de doğru politikalar uygulayarak bu süreci desteklemesi gerekiyor ki yeniden yatırımcılar gözünde güven algısı oluşabilsin.

Bizler içeride maalesef sürekli olarak dolar indi çıktıyı konuşurken, reel sektör ve gerçekten ticaret yapan, Trade Plus gibi ticarete finansman sağlayan bu tarz şirketler asıl bu konulara ticaretimizi, ihracatımızı geliştirmeye kafa yormaktalar. Türkiye’de güzel işler de oluyor..