Advertisement

İçinde bulunduğumuz zorlu süreçte, ekonomi tarafında atacağımız adımlarda konunun TCMB ve bankalar üzerinden (KGF) gideceğine karar verilmiş gibi gözükmekte. Ülke örneklerine baktığımızda kamunun ana risk yüklenicisi olduğunu görmekteyiz.
Dün TCMB’nin açıkladığı ek önlemler paketinin iki temel bacağı var ve “parasal gevşemeye” gidiyor.


• Bankalara likidite desteği ve piyasaya daha fazla TL sağlamak.
• İhracat desteği


Covid Krizini KGF süreci ile çözmeye çalışacağız. Bankalar da kredi riskini üstlenecekler. Bu noktada bankaların hem TL likidite hem döviz likidite ihtiyacı doğacak. Atılan adımlar bu likidite yönetimini ve ihtiyacını olabildiğince esnek kılmak için yapılmakta. Geçen hafta BDDK’dan gördüğümüz sermaye yeterlik rasyosuna ve likidite karşılama oranlarındaki sınırlara dair gevşetmeler de bankalarımıza destek olmak amaçlı gelmekte. Tekrar altını çizmekte fayda var, bu süreçte bankalarımızın risk üstlenici olmasından ziyade, kamunun bu görevi üstlenmesi iktisadi açıdan daha güvenli olabilir.


TCMB adımlarına geçmeden önce yılbaşından bu yana para tabanının da genişlemeye devam ettiğini söyleyelim. Ve bu süreç devam edecek.


Tercih ettiğimiz mekanizmayı göz önünde bulundurursak, TCMB’nin dünkü likidite adımları yerinde. Sistemin işleyişi açısından da teknik açıdan da gerekli adımlar.


Likidite desteği oldukça kapsamlı


• TCMB APİ portfoyu doğrudan alım işlemlerini önden yüklemeli yapacak. Ne demek: TCMB zaten bu yılın başında piyasadan, bilançosunun %5’i kadar bir bono alımı yapacağını açıklamıştı. Geçen yıl da bunu yapıyordu ama miktar açıklıyordu. Bu yılbaşında bunu bilanço büyüklüğüne bağladı. 30 Mart bilançosu itibariyle de bu rakam 22 milyar TL. Bilançosu 670 mlr try ve %5’i 33 mlr try eder. Yani 10 mlr try kadar daha yeri vardı. TCMB de diyor ki, bunu bonoların itfa etmelerini beklemeden önden yüklemeli/hemen 33 mlr try’ye çıkartabilirim. Ki yapacaktır. Bununla da kalmıyor ek destek daha açıklıyor: 33 mlr try’ye denk gelen %5’i istersem artırabilirim diyor. TCMB bankalardan daha fazla bono alıp onlara TL verecek. Böylece bankalar da TL likiditeye sıkışmadan bunu KGF kapsamında reel kesime aktarabilsin. Muhtemelen %5 ileride %10-20’ye çıkar ihtiyaca göre. Bu da daha fazla TL sürmesi demek piyasaya. Ek olarak aşağıdaki ihracat reeskont kredi uygulaması zaten bilanço genişletecek / oradan da ek bir TL likiditesi doğar bu rasyo ile.


• Özeti hem bilanço genişleyecek – hem de %5 dediği piyasadan bono alım limiti yükselecektir.


• Özellikle bu kısım için “parasal gevşemeye Türkiye’de adım attı” yorumlarını görmekteyiz.


TCMB bankalara daha fazla likidite sağlama imkanı için de;


• Teminat havuzu genişliyor-yine TL likidite imkanını artıran bir adım: Bankalar TCMB ile repo yaparken, repoya konu olan teminatları var. Bunlara VDMK ve MBS (ipotek teminatlı menkul kıymet) dahil ediliyor. Belki ileride KGF deki krediler sekuritize edilip onlar dahi dahil edilebilir.


• Çalışma ödeneği konusu. İşsizlik sigorta fonu devreye girecek fakat portfoyun %90-95’i bono. TL cash lazım ki, başvurulara nakit sağlansın. TCMB de bankalara: Gelin siz bu bonoları daha kolay alın. Ben bunları sizin repo limitleri dışında değerlendireceğim diyor. Böylece siz bunları da repoya sayarak benden daha fazla TL alabileceksiniz. (APİ çerçevesinde tanınan likidite imkanı artacak). Hem de işsizlik sigorta fonunun ihtiyacı olan nakit sağlanmış olacak onu da reel kesime (işgücü-çalışma ödeneği) aktaracak.


İhracat desteği kısmına gelirsek bunlar da kapsamlı ve teknik, kısaca: TL cinsi döviz kazandırıcı hizmetler reeskont imkanında değişiklikler yapılduı. Krediler için toplam 60 mlr TL limit belirlendi. Bu zaten başlı başına TCMB bilançosunu büyütecek. Bu kredilerin fiyatı da repo faizinin 150 bps altında, yani daha ucuz olacak.


Buraya kadar konumuz hep TL likiditesi ve TL nakit ihtiyacı ile ilgili idi. Bir de Türkiye’nin döviz ihtiyacı var. O konuda ne durumdayız, dünya ne yapıyor, bir sonraki yazımda ele alacağım.