Perşembe günkü Merkez Bankası toplantısı yaklaşırken..
Özellikle, geçtiğimiz 4-5 aydır attığımız bir takım doğru olmayan adımların sonuçlarını, finansal piyasalarda (esas olarak fiyatlamalarda) Temmuz başından bu yana görmeye başladığımızı sanırım herkes kabul edecektir.
Normalleşme adımı olarak son iki haftadır attığımız adımlar olumlu olmakla birlikte, bu konuda bir miktar gecikmiş gözüküyoruz. Bunların yarattığı tahribat da nomalleşsek dahi kaçınılmaz oluyor. Bunlardan bir kaçı kuru sabit tutma çabası, TCMB döviz rezervlerini bu maksatla harcamış olmak, mevduat kredi fiyatlamasına müdahale, aktif rasyosu aşırı kredi artışı vs.
Yeterince uzunca bir süredir piyasada olanların son derece aşina olduğu bir haftadayız. Geldiğimiz nokta, özellikle 2-3 haftadır TCMB tarafında fazi artışı olacak mı şeklinde. Aslında bu hafta Perşembe günkü TCMB toplantısında anketlerde net bir faiz artışı beklentisi gözükmese de, piyasada bu beklenti mevcut. Yabancı yatırım bankaları ise, net şekilde faiz artışı bekliyor.
Deneyimlerimiz bize, TCMB’nin uzunca yıllardır, genelde faiz artışında her daim geciktiğini göstermekte. Faiz artışından önce, öncelikli olarak likidite yönetimi gibi ya da koridor üst bant, geç likidite penceresi gibi yöntemler deneniyor. Son 1 haftadır da, bugün alınan TCMB kararlarında da aynı yöntem/tercih mevcut.
Piyasa tarafına bakarsak, bugün dahil 3 geleneksel ihale yapılıp (miktar belli faizi piyasa belirliyor) burada çıkan faizler elimizde. İlk ihalede faiz %10.96, ikincisinde %11.25, bugünkünde %11.30. Yani politika faizi %8.25 ise bunun 300 baz puan yukarısında bir beklenti net. Her ne kadar politika faizi %8.25 olsa da, TCMB farklı kanallardan piyasayı fonlamakta. TCMB’nin ortalama fonlama faizi de son iki haftada %7.60’lardan %9.20’ye kadar geldi.
Aslında buraya kadar işin teknik kısmı, son 2-3 haftadır olan. Para politikasında zamanlamanın çok kıymetli olduğunu söylemeye pek gerek yok. Bugün atmaktan çekindiğiniz adımı, 1-2 ay sonra çok daha büyük bir bedelle atmak durumunda kaldığımızı çokça yaşadık. En yakını da 2018 Ağustos’tur.
Kanımca, konuya sadece faiz ekseninden bakmak artık çok eksik kalmakta. Para politikasının etkin ve doğru uygulanışı ayrı bir konu, tüm iktisat politikasının tutarlı olması bambaşka bir konu. 2018 Ağustos’tan en önemli farkımız iktisat politikalarımızın daha da sürdürülebilir olmayışı ve maalesef “kısa vadeli ince ayar” tuzağına düşmüş olmamızdan kaynaklanmakta. Bu beraberinde tutarsızlığı da getirmekte. Bir örnek verelim. Elbette hepimiz düşük faiz ve rekabetçi bir kur arzu ederiz. Fakat enflasyonu kontrol edemeden haddinden fazla düşük faiz verdiğimizde, ve tüketici kredilerini bu denli dağıttığımızda, o kredilerin dövize kaçması şaşırtıcı olmamalı. Sonucu görünce kredileri aniden yavaşlatmak da bu politikanın sürdürülebilir olmadığını göstermekte. Başka örnek, rekabetçi kuru savunmak elbette bu konjonktürde doğrudur. Ama bunu savunurken, bir taraftan da kuru 1.5 ay boyunca sabitlemek uğruna bu kadar TCMB rezervi harcamak kendi içinde tutarsız değil mi? Diğer örnek, ithalata uyguladığımız gümrük vergileri. Bu dönemde muhafazakar politikalar uygulamak fikren anlaşılabilir olsa da, üretiminizin ve maliyetlerinizin ithalata bağımlı olduğu bir noktada bu vergileri artırma yöntemi ile ithalatı yavaşlatma çabası çalışır mı. İçeride enflasyonist olmaz mı.
Buraya kadar ki kısmı iktisat politikalarında sürdürülebilirlik ve tutarlılık konusuna ait. Fakat bundan daha da ötesi var. Öngörülebilirlik. Ekonomide tüketici ve yatırımcı nezdinde tüm kararlar buna dayanmakta. Dünyanın her yerinde bu böyle. Bırakın 2 yılı, 2 ay sonrasını öngöremediğiniz bir noktada iktisadi kararlar alamazsınız. Bu da büyüme üzerindeki en büyük engeldir.
Özetle konu aslında faiz değil, faiz bunun sadece önemli noktalarından bir tanesi. Konu büyüme ise, ki öyle olmalı, bu durumda tutarlı ve öngörülebilir politikalar inşa etmeden oraya erişmemiş olanaksız. Politikalarımızın bir bacağı düzeltirken, öteki bacağı bozar nitelikte olmasından ziyade orta vadeli tamamlayıcı bir strateji çerçevesinde ilerliyor olması lazım. Konu tam da bu. Diğer türlü elbette kur şiddetli dalgalanır, iner çıkar, keza faiz şimdi 3 ay yükselir sonra başka şey olur vs. Büyük resimde asıl kritik olan konu iktisat politikalarında net ne söylediğimiz. Stratejimiz var mı? Perşembe günkü TCMB faiz toplantısı elbette önemli, ama her ne adım görürsek görelim konu sadece para politikası/faiz vs değil.