GELİŞEN ÜLKELER İÇİN DOĞRULAR REHBERİ

Gelişen ülkeler (EM), piyasalar açısından her zaman heyecan verici bir tema olmuşlardır. Bu piyasalarda her an her şey mümkündür. Tayland'da darbenin ardından Borsa rekor olabilir. Rusya, çevresini işgal edebilir ve Dolar, Ruble'ye karşı 30'dan 80'e kısa bir sürede gidebilir. Çin'in şişkin hisse piyasası birkaç ay içinde 5-6 trilyon dolarlık piyasa değer erimesine sahne olabilir. Türkiye'de 24 ay bitmeden 4'lü seçim görebilirsiniz ya da faizler 6 ayda ikiye katlayabilir.

Yukarıdaki durumlar genellikle çok az kişinin kar ettiği zorlu zamanlardır. Yatırımcılar doğası gereği genellikle 'long-only'dir. Yani yükselişe, güzel günlere dair bahislere girerler; yatırım yaparlar. Zaten onları buraya çeken faktörlerin içinde en önemlisi parasını yerel paraya çevirdikten sonra yatırım periyodu sona erdiğinde elindeki varlığın o para cinsinden dolara karşı değer kazanma ihtimalidir. Daha da basitleştirirsek, yabancı yatırımcı Dolar'a ya da Euro'ya endeksli varlıklara karşı alternatif getiri arar. Yerliler içinse bu daha basitçe enflasyonu yenmek demektir. Yerliler ellerindeki serveti enflasyona karşı ezdirmemek isterler. Ellerindeki başka bir varlığa karşı alternatif getiri yaratmak isteyenler olsa da onlar azınlıktadır. Örneğin altın bulundurmak zorunda olan bir servet sahibinin onun getirisini yenmeye çalışması ya da elinde Turkcell hissesi olan bir hissedarın bu hissenin temettü + piyasa fiyatı getirisini yenmeye çalışması gibi.

Bu stratejiyi kurarken birkaç şey önemlidir. Bunlardan ilki politik durağanlıktır. Çalkantılı sular hükümetlerin ekonomiden uzak olması demektir. Politikacıların meşgul ettiği gündem sadece politik ??kt? getirir. Oysa yatırımcılar ekonomik planlar, sonuçlar ve somut finaller isterler. Hazırlık pasları ya da iyi bir atağa çıkma organizasyonu değil planlı goller isterler; maç penaltılara gitse de maçı kazanmanızı isterler. Bunu sağlamanın yolları onların da listesindeki ikinci ve üçüncü noktalara getirir bizi.

Mali kurallar ve para politikası olmazsa olmazlardır. Mali kurallar, görece düşük kamu borcu ve minik bütçe açıkları ister. Brezilya gibi çift hanelere giderseniz sonu politik krize gider. Ya da Çin gibi toplam borcu milli gelirin 3 katına doğru yolculuğa çıkarırsanız ülkeden bir yılda 1 trilyon dolar çıkıverir. Para politikası ile sorumsuzda oynarsanız hesabı hızlıca ödersiniz, hem de yemeği yiyemeden. Doğru bir para politikası ve siyasi iktidardan gelen doğru bir maliye politikası ise sizi mutlu eder. Rasyolar düzelir, para akışı hızlanır. Tasarruf açığınız bu güven kanalıyla telafi edersiniz ve ihtiyacınız olan yatırımları bu kaynaklarla fonlarsınız. İşte Hindistan son 2 yıldır bu yolda yürüyor.


DOĞRU BİR ÖRNEK OLARAK HİNDİSTAN

2013 yılında % 5 olan cari açık %1'e indi. Aynı yıl çift hanede olan TÜFE ise bir ara %4'e kadar indi. Bütçe açığı %6'dan yarı yarıya düşürüldü. Borsa bu sürede %60 yükseldi, 10 yıllık Rupi cinsi lokal tahvil faizi %9'dan %7,50'ye indi. Kur 2013 zirvelerinde gördüğü seviyeye yakın işlem görüyor. Bunlar şüphesiz tek başına alınamayacak göstergeler. Keza yurt dışı etkisini de ihmal etmemek lazım. Bu sürede Mayıs 2013'te Bernanke'nin genişlemeci politikayı bitireceği mesaj ile artık dünya varlık fiyatlama ortamında yeni bir platoda. Yine de rakamları paylaşmak istedim.

Yeni Başbakan Modi'nin reform ajandası ve merkez bankası (RBI) başkanı Rajan'ın itidalli politikası birleşince bunlar oldu. Ne var ki bu iyileşme süreçleri her zaman yoğun reform ile geçemeyebiliyor. Kimi zaman reform iradesi eksik oluyor kimi zaman da farklı faktörler. Ancak ortaya çıkan yalın gerçek şu ki gelişen ülkelerin birçok şeyi aynı anda doğru yapması gerekiyor. Siyaset çözüm üretmeli, bunları düşük maliyetlerle yapmalı ve kurumları güçlendirmeli. Bağımsız para politikası da buna eşlik etmeli. Ardından sonuçlar gelecektir, hem de hızla. Benzer formülleri Türkiye'ye de uygulamak mümkündür. İşte bu yüzden yatırımcılar gelişenleri genellikle aynı sepette kabul ederler. Hakim tema çekildikten sonra ancak lokalleşme ve ayrıştırma gelir.

YANLIŞ BİR ÖRNEK OLARAK HİNDİSTAN

Tablo bu iken, şansınızı çok da fazla zorlamamalısınız. Hindistan'da son gelişmelere bakınca gördüklerim bana bunları yazdırdı. Dünyanın belki de en saygın merkez bankası başkanlarından biri olan Rajan'ın görevden alınmasını savunuyor ve teklif ediyor ?rne?in başbakanın partisinden bir vekil. Hükümet politikaları ile uyumlu olmayabilir, olabilir. Bu, yasa çerçevesinde hareket edecek siyasi iktidarın tercihidir ancak sonuçları da olacaktır. Yatırımcılar teklifi veren vekili tanımamalarına rağmen bir çıpa niteliğindeki Rajan'ı pekala tanımaktadırlar. Diğer yandan, son açıklanan büyüme verileri de beni düşündürdü. İlk çeyrekte Hint ekonomisinin %7,9 büyüdüğü rapor ediliyor. Oysa ülkede sanayi büyümesi ilk çeyrek için sadece %0,2. Milli hasıla verisine göre ise üretim %9,2 büyüme! Rakamlar? daha detaylı araştıran kurumların raporlarına kısaca göz atınca detayları da görmüş oldum. Onlar da büyümenin nereden geldiğini yarı yarıya açıklayamıyorlar (Ör: Credit Suisse).

* Milli hasılaya katkı olarak tüketim ve veriler içindeki açıklanamaz bölümler eşit seviyede

Burada teknik detaylar olsa da bir şey kesin. Hindistan'ın veri seti kuvvetsiz ve yetersiz. Kendi günahını sevabını tutamayan bir ülkenin bir bütün halinde yürümesi çok zor. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ve kayıt dışı ekonominin büymesi demek bu. Bunlar da günün sonunda sizi paçanızdan yakalar, koşarken düşürür. Hindistan bugün EM içinde en hızlı büyüyen ülke. Yani sadece büyümek yetmiyor. Hint nüfusunun bir bölümü dünya ile yarışan yeni teknolojiler geliştirirken diğer bölümü soğan fiyatındaki değişmelere karşı aşırı kırılganlar ve boğucu bir fakirlik içindeler. 2013 yılında gelir vergisi ödeyen vatandaşların nüfusa oranı sizce ne kadar olabilir? Sadece %1! Kayıt dışı ekonominin geldiği boyutları göstermesi bakımından bence oldukça soğuk ve tek başına yeterli bir rakam.


HALA HER ŞEY MÜMKÜN

Hindistan rüyası bir süre daha devam edebilir. Üstelik bu sorunlar da yeni değil. Ancak tüm dünyanın takdir ettiği merkez bankası başkanını görevden uzaklaştırmak, verilerinin kayıtlarını tutamamak onlara yardımcı olmayacaktır. Yukarıda da bahsettiğim gibi EM'ler çok dikkatli olmak durumundalar. Hata yapma lüksleri daha sınırlı ve sorunları kemikleşmiş cinsten. Bu yüzden, uzun vadeli sorunlara eğilirken kısa vadeli yenilerini yaratmak ancak politik tartışmalar getirebilir. Bugün Hindistan övgüler almasına rağmen bardağın boş tarafıda vardır ve bardağın büyüklüğü gayya kuyusu kadardır. Olaylar, sorunlar ve ülkeler farklı olsa da her gelişen ülke için alınacak dersler var.



Advertisement