Advertisement

Krizin ilk çıkışı ABD'deki sup-prime mortgage'lar, yani konut kredilerinin tahvile dönüştürülmüş halinin  patlaması ile ortaya çıkmıştı. Hatırlanacağı gibi özellikle Avrupalı birçok banka ne aldığını bilmeden bu tahvilleri alıp portföylerine koymuş, ABD'de ev fiyatları hızla düşüp bu tahviller değer kaybedince de ciddi zararlar yazmıştı.

Sonraki süreçte Fed devreye girdi ve başta banka bilançolarının temizlenmesi olmak üzere tahvil faizlerinin aşağıya çekilmesinden piyasaya ekstra likidite vermeye kadar birçok hamle yaptı. Sonuç? Krizin başlamasından 4 yıl sonra ABD ekonomisi ve piyasası, ehven-i şer olarak yatırımcıların sığındığı ve paralarını kaydırdığı adres olarak öne çıkıyor.

Genel görüş Fed'in yapabileceğinin çoğunu yaptığı ve  bundan sonra mali politikalar ile yani hükümet tarafından verilecek teşvikler ve yaptırımlarla ekonominin canlandırılabileceği şeklinde.

Fed topu hükümete attı ama bütçe alarm veriyor

Fed, "Ben görevimi yerine getirdim artık sıra hükümette, yani Obama'da" diye düşünüyor olabilir. Ancak Federal bütçe rakamlarına bakıldığında Obama ya da bir başka başkanın yapacakları oldukça sınırlı gibi görünüyor.

ABD bütçe rakamlarına şöyle bir göz attığımızda ekonomiyi canlandıracak bir hamle yapmanın pek kolay olmadığı oldukça açık.

ABD Bütçe Açığı/GSYH % 8,8 seviyesinde

Haziran 2012 tarihi itibari ile ABD'nin toplam borcu 15.85 trilyon dolar. ABD'nin toplam GSYH rakamının yaklaşık 15,4 trilyon dolar olduğunu kabul edersek, Borç/GSYH roranı % 103 seviyeside çıkıyor.

ABD'nin 15.4 trilyon dolarlık borcunun yaklaşık 11 trilyon doları için borçlanma yapmış. Bunun da yaklaşık yarısı yani  % 5,1 trilyon dolarlık kısmı ABD tahvili olarak yabancıların elinde. Çin ve Japonya'nın elindeki toplam ABD tahvili yaklaşık 2,5 trilyon dolar, yani toplam tahvil stoğunun % 25'i.

2011 yıl sonu rakamlarına baktığımızda ABD'nin yaklaşık 1,3 trilyon dolar olduğunu görüyoruz. Yani GSYH'nın % 8,8'i kadar.  Yıllık toplam gelirleri 2,4 trilyon dolar, giderleri ise 3,7 trilyon dolar. Hatırlatmak açısından, 2000-2009 yılları arasındaki ABD yıllık ortalama bütçe açığı 350 milyar dolar seviyesindeymiş. Kriz sonrası 2009 'da 1.4 trilyon dolara çıkmış, 2010'da 1.3 trilyon dolara inmiş ve 2011'de de aynı seviyede kalmış.

Kriz sonrası gelirler de % 10 azalma var

Lehman krizi öncesi yani 2008 sonu itibari ile ABD Federal bütçesinde toplam gelirler 2.5 trilyon dolar seviyesindeymiş. Bu rakam 2009 sonunda 2.1 trilyon dolara kadar gerilemiş ve 2011 sonu itibari ile 2.3 trilyon dolara yükselmiş. Ancak bu yükselişe rağmen kriz öncesine göre bütçe gelirlerinde toplam kayıp % 10.

Giderler tarafında ise yine aynı dönemde % 20 artış var. 2008 sonunda 3 trilyon dolar olan toplam giderler 2011 sonunda 3.6 trilyon dolara çıkıyor.

ABD bütçesinden harcanan her 5 doların 1 doları savunma harcamalarına gidiyor.

Son 3.5 yıldır yaşanan kriz herhangi bir ülkenin gelirler kaleminde çok büyük bir artış yaratmasınını mümkün kılmıyor. ABD'de gelirler tarafında büyük bir süpriz beklenmiyor. Dolayısıyla 2012'de gözler giderler kaleminde olacak.

ABD Federal Bütçesinde 2011 sonu itibari ile yapılan 3.6 trilyon dolarlık gider kaleminin 2.3 trilyon doları yani 2/3'ü sosyal güvenlik, sağlık, emeklilik ve gıda yardımlarına (Social security, Medicare, Medicaid ve Food Stamp) gidiyor. Bu kalemlerde şu ekonomik kriz esnasında ciddi bir kesinti yapmak zor.

Diğer taraftan ABD yaklaşık 4.4 milyonu bulan kamu çalışanına yıllık 450 milyon dolar maaş ödüyor. Ekonomik kriz sırasında kamu çalışanlarını işten çıkartmak da çok akıllıca bir fikir olamayacaktır. Hem de Obama iktidarı sırasında hiç beklenmeyen bir hamle olur.

Okul, Kilise ve sosyal tesislerin bakım ve onarımı içinde yıllık 200 Milyar dolar para ayrılmakta bütçede.

Bu harcamalar çıkartıldığında, bütçenin gider hanesinde kalan para yaklaşık 700 Milyar dolar. Bilin bakalım bu para nereye gidiyor?

Evet; savunma harcamlarına.

Dünyanın 1 numaralı savunma harcamalarına sahip ve yine dünyanın en büyük ordusunu bulunduran ABD'nin buna karşılık yıllık bütçesinden ayırdığı para 700 Milyar dolar.

Karşılaştırmak açısında; savunma harcamaları liginde ABD'nin arkasında gelen sırası ile 17 ülke, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya, Japonya, Suudi Arabistan, Almanya, Hindistan, İtalya, Brezilya, Güney Kore, Avustıralya,Kanada, Türkiye, UAE, İspanya ve İsrail'in toplam savunma harcamasından daha fazla para harcıyor ABD ordusu için.

Sonuç?

Bütçe belli.Gelirler artmıyor, giderler azalmıyor. Peki nasıl olacak da ABD bütçesinden kaynak aktararak ekonomisini canlandıracak?

Umarım bunun cevabı 'Bir Taşla 2 Kuş'  misali hem savunma harcamalarını yerinde tutup hem de yaşanan her ekonomik buhran sonucu yaşadığımız felaket olan bir 'savaş ekonomisi ' olamaz!