Advertisement

Piyasa oyuncularının büyük bir bölümü gelişmiş ülkelerde durgunluğun uzun sürmesini bekliyorlardı. Sene başında yapılan tahminlerde ABD ekonomisinin bu sene bir parça toplarlanması mümkün olsa da Avrupa'nın resesyondan çıkması çok da kabul gören bir görüş değildi. Diğer yandan Japonya'nın uyguladığı ve "Abenomics" diye adlandırılan mali politikaların ekonomiyi durgunluktan çıkarması da beklenmiyordu. Peki ne bekleniyordu ? Gelişmiş ülkeler soğumaya devam ederken düşük faiz ve bol likidite sayesinde gelişmekte olan ülkelerin bu sürecin galibi olması bekleniyordu.

 Evdeki hesap çarşıya uymadı...

2013 yılında ABD ekonomisi için  tahmin edilen "ılımlı toparlanma" nın ötesinde bir iyileşme görülüyor. Belki büyüme rakamları hala % 2'nin altında ama FED'in işaret ettiği ve "bu veriler toparlıyorsa ekonomi rayına giriyordur" dediği noktalarda işler beklenenden daha iyi gidiyor. Biraz açalım, nedir bu veriler? Önce istihdam verisi ile başlayalım. Son açıklanan haftalık işsizlik verisi son 6 yılın en düşük rakamı. Diğer yandan yıllık işsizlik rakamı % 7.3'lere gevşedi ki burada faiz artırmak için hedef % 6.5. Konut tarafında da toparlanma sözkonusu. İkinci el konut satışlarında 2010 yılından beri devam eden toparlama dikkat çekiyor. Üstelik konut satış  fiyatları endeksi de dalgalanma olmasına rağmen yine son 3 yıldır yükseliyor. Dolayısı ile FED'e göre işler yoluna giriyor. Bu sebeple de FED, 3.6 trilyon $'a çıkardığı bilançosunu daha fazla büyütmemek için tahvil alımlarını azaltmaya gidyor.

Diğer yandan Avrupa'da, özellikle Fransa ve Almanya liderliğinde bir ekonomik toparlanma göze çarpıyor. Yine geçen hafta gelen veriler Fransa'da % 0.5 , Almanya'da % 0.7 ve EURO Bölgesi genelinde de % 0.3'lük beklenenin üzerinde bir büyümeye işaret etti. Belki ABD'den farklı olarak Avrupa'da "işler yoluna giriyor" demek için erken ama en azında en kötüsü geride kaldı diyenlerin eli bu hafta güçlendi. Bu örneklere son çeyrekte % 2.6 büyüyen Japon ekonomisini de eklemek mümkün.

Görüleceği üzere gelişmiş ülkeler için 2010 yılında başlayan "büyüyememe" kabusu yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Belki hepsi için aynı zamanda değil ama genel olarak yukarıda saydığımız üç coğrafyada da toparlanmanın ayak izleri var.

Peki gelişmekte olan ülkelere ne olacak?

Kısa cevap : hayatları ciddi miktarda zorlaşacak.

Başta Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi son 3-4 yılda genel olarak gelişmiş ekonomilerde işler yolunda gitmediği için ortalıkta dönüp duran fonların bir anda gözdesi haline gelmiş fonlar şu an şaşkın. Nasıl olmasın ki? Bu saydığımız ülkelerin bir çok bilinen sorununa rağmen % 4-5 'ler  seviyesindeki büyüme oranları, iç tüketimlerindeki canlılık ve harcamaya aç olmaları bahsettiğimiz fonlar için 2010-2013 yılları için "vahanın ortasında yer alan bir göl" durumu yaratmıştı. Herkes buraya üşüştü. Sadece Meksika'ya geçen sene giren yabancı girişi 50 milyar $ oldu. Türkiye'ye 2012 yılında 25 milyar $'ın üzerinde para girdi.

Şimdi ise oyun değişti. FED diyor ki ; Ben size artık eskisi gibi ucuz likidite sağlamayacağım. Üstelik 3 yıldır yüzlerine bakılmayan gelişmiş ülke varlıklarında gelinen değerlemeler çok çekici. Ve son olarak gelişmekte olan ülkelerde  daha önce bilinen ama üstüne gidilmeyen sorunlar yeniden ortaya çıkyor . Örnek yüksek enflasyon ve cari açık kaygıları gibi.

Belki şu iddia edilebilir : Gelişmiş ülkeler toparlayınca gelişmekte olan ülkeler yeniden onlara mala satarak ( ihracat ) kendi ekonomilerini toparlayabilirler. Doğru bir yaklaşım ama bugün ve yarını kurtarabilecek bir cevap değil.

Kısaca;

Bütün gelişmekte olan ülkelerin tüketicilerine son 3 yıldır bir anlamda geçici de olsa balayı yaşatan fonlar şimdi " Döneceğiz biz size sonra !" diyorlar.

Biz de bekleyeceğiz. Mecbur.