Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücret artışı için takvim verdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızdan işveren tarafıyla görüşülerek asgari ücretin yeniden değerlendirilmesini istedim. Çalışmalar hafta sonuna kadar bitecek, NATO zirvesi dönüşü açıklayacağım." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Son Kabine Toplantısı'ndan bugüne kadar ülke ve millet için eser ve hizmetlerle dolu pek çok program gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, EFES-2022 Tatbikatı'nın son günü törenleri için 9 Haziran'da gittikleri İzmir'de ordunun gücünü bir kez daha yerinde gördüklerini hem de bölgesel meselelerle ilgili mesajları kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi.
Terör, göç, savaş, ekonomik ve sosyal krizler gibi hayati sınamalardan geçen bölgede EFES-2022 Tatbikatı'nın dosta güven, düşmanlara korku veren bir program olarak başarıyla icra edildiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın terörle mücadele tecrübesi en eski ve etkili ülkelerinin başında geldiğini belirtti.
Erdoğan, vatan topraklarının dört bir yanında yaşanan çatışmaların ve hırsı boyunu aşan yönetimlerin yol açtığı siyasi, insani krizlerin yükünü en fazla taşıyan ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti.
"Vizyonu, hedefi, projesi bulunmayan ülkelerin işi çok zordur"
Gerek terörle mücadelede gerek bölgesel krizler konusunda tehditleri kaynağında ortadan kaldırma üzerine kurulu milli güvenlik ve savunma konseptini başarıyla uyguladıklarını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sınır ötesi harekatlarımızla, dost ve kardeş ülkelere verdiğimiz desteklerle uluslararası platformlarda terörle mücadele ve insani hassasiyet üzerine inşa ettiğimiz ilkeli duruşumuzla farkımızı her alanda gösteriyoruz. Türkiye'yi bir yandan terör koridoru ile diğer yandan kışkırtılan ve donatılan kimi ülkeler vasıtasıyla kuşatma girişimlerini akamete uğrattık, uğratmayı sürdüreceğiz. Ülkemizin güvenlik kaygılarına, insani duyarlılıklarına ve kalkınma hedeflerine saygı duymayan hiçbir yapının sahip olduğumuz güç ve imkanlardan faydalanma hakkı olmayacağını her fırsatta ifade ediyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı bir kez daha göstermiştir ki kendi vizyonu, hedefi, projesi bulunmayan ülkelerin işi çok zordur."
Türkiye'nin özellikle de son 20 yılda kurduğu demokrasi ve kalkınma altyapısının sağladığı imkanları kullanarak bu bakımdan kendini farklı bir konuma yerleştirmeyi başardığına dikkati çeken Erdoğan, "Kendi teorilerini, kendi kriterlerini, kendi pratiklerini inkar pahasına ülkemize yüklenenlerin karın ağrılarının sebebi işte budur. Bize yöneltilen tenkitlerin eksiklerimizden veya hatalarımızdan değil, Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine bağlı kalarak kendi belirlediği istikamette yürümesinden kaynaklandığını biliyoruz. Dikkatimizi dağıtarak bizi hedeflerimizden uzaklaştırma, enerjimizi boşa harcama, birlik ve beraberliğimizi bozma çabalarının beyhude olduğunun altını tekrar çiziyorum." diye konuştu.
Erdoğan, son 2 asırda nice sınamaları ağır bedellerle geride bırakan bir ülke ve toplum olarak yaşadıklarından çıkardıkları dersler ışığında tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkelerine sıkı sıkıya sahip çıkarak azimle yollarına devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Tıpkı vesayet ve darbe güçleri ile mücadelemiz gibi, tıpkı terör örgütlerinin başını inlerinde ezdiğimiz sınır ötesi harekatlarımız gibi, tıpkı bölgemizdeki savaşlar ve krizler konusunda sergilediğimiz dengeli, tutarlı, vicdani tavır gibi, tıpkı demokrasimize, vatanımıza, istiklalimize ve istikbalimize yönelik saldırılar karşısında gerektiğinde canımız pahasına ortaya koyduğumuz dirayetli duruş gibi, siyasi ekonomik ve askeri tüm kabiliyetlerimizi 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek ve 2053 vizyonumuzu hayata geçirmek için kullanmayı sürdüreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın."
Terörle mücadele
Erdoğan, Irak sınırını teröristlerin saldırılarından kalıcı olarak kurtaracak operasyonların başarıyla sürdüğünü aktardı.
"Suriye sınırımızda oluşturmaya başladığımız güvenlik koridorunun eksiklerini tamamlamayla ilgili hazırlıklarımız biter bitmez orada da yeni harekatlara başlayacağız" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Akdeniz ve Ege'deki haklarımızı korumaya yönelik gereken tüm adımları atmakta asla çekinmedik, çekinmeyeceğiz. Pek çok farklı coğrafyada hem ülkemizin çıkarlarını savunmak hem dost ve kardeşlerimize destek olmak için yürüttüğümüz faaliyetlere devam ediyoruz. EFES-2022 Tatbikatı işte bu tablonun askeri boyutunu temsil eden bir örnek olarak başarıyla sonuçlandırılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kara, deniz, hava unsurlarının tamamına, hazırlık çalışmalarında ve icra ettikleri faaliyetlerde başarılar diliyorum. Rabb'imden kahraman Mehmetçiğimizi ve tüm güvenlik güçlerimizi daima korumasını ve esirgemesini niyaz ediyorum."
Yıllık 243 milyar dolarlık ihracat
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüzde savaşların sadece muharebe meydanlarında değil, aynı zamanda sanayiden teknolojiye, finanstan sanat ve spora kadar her alanda verildiğini, bu anlayışla 10 Haziran'da Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü Bilim ve Teknoloji Binası'nın açılış törenine iştirak ettiklerini anlattı.
Milli Teknoloji hamlesi vizyonunun önemli bir parçası olarak gördükleri araştırma geliştirme faaliyetlerindeki kapasiteyi bir adım daha öteye taşıyacak derin teknoloji üssünün hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aynı gün katıldığımız Türk Dünyası Belediyeler Birliği Genel Kurulu'nda artık 1200 üyeli kocaman bir aile haline gelen birliğimizin Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada kurduğu kardeşlik köprüsüne tekrar şahitlik etmekten memnuniyet duyduk. Toplu açılış töreni vesilesiyle 11 Haziran'da gittiğimiz Van'da depremin ardından adeta yeniden inşa ettiğimiz şehrin üzerindeki terör gölgesinin kalkmasıyla nasıl şahlandığını görme imkanı bulduk. Vanlı kardeşlerimizle hasret giderirken bölgenin lokomotif şehrini gelecekte daha ileriye nasıl taşıyacağımızın ahitleşmesini de yaptık. Türkiye Ekonomi Programımızın temel sütunlarından biri olan ihracatımızdaki gelişmeleri 13 Haziran'da katıldığımız Türkiye İhracatçılar Meclisi Toplantısı'nda sektör mensupları ile tekrar değerlendirdik. İhracatçılarımızın coşkusu bize hem doğru yolda ilerlediğimizi hem de ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe adım adım yaklaştığımızı gösterdi. Yıllık 243 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşan iş dünyamızı bir kez daha tebrik ediyor, Allah gayretlerini arttırsın diyorum."
Aynı gün Filyos'ta Karadeniz'de keşfedilen gazın kritik aşamalarından biri olan ilk boru indirme ve kaynak törenine katıldıklarını hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin enerji konusundaki bu en önemli atılımının bir an önce insanların hizmetine sunulmasını sabırsızlıkla beklediklerini vurguladı.
Erdoğan, 14 Haziran'da Türkiye'nin uydu projelerinde yeni bir safha olan TÜRSAT 5B uydusunun hizmete alma töreninde uzay çalışmalarının gözden geçirildiğini söyledi. Erdoğan, bundan sonra uzaya gönderilecek uyduların yerli ve milli çalışmaların ürünleri olacağını bildirdi.
Dünyayı tehdit eden iklim değişikliği konusunda 17 Haziran'da gerçekleştirilen, çok sayıda devlet ve hükümet başkanının yer aldığı uluslararası foruma çevrim içi katıldığını söyleyen Erdoğan, bu forumda Türkiye'nin yaklaşımlarını anlatma imkanı bulduklarını aktardı.
Ukrayna-Rusya savaşından NATO Zirvesi hazırlıklarına kadar geniş bir alanda çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş yöneticisiyle telefon görüşmeleri yaptığını anlatan Erdoğan, Marmaris'teki orman yangınını da yakından takip ettiğini anımsattı.
Yaşanan afetin bir an önce sona ermesi için tüm imkanların kullanılmasının sağlandığını ifade eden Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, ekipleriyle, kendilerine bağlı birimlerle 5 gün süresince yoğun bir çalışma ortaya koyduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmaların uyumla gerçekleştirildiğini kaydetti.
Yangın nedeniyle 5 bin hektarı aşkın alanda çok sayıda ağacın yandığını aktaran Erdoğan, herhangi bir ölüm ya da yaralanma olayının yaşanmamasının teselli kaynağı olduğunu dile getirdi.
"5 bin 142 hektar alan fidan dikilmek suretiyle yeniden ihya edilecektir"
Bölgede yoğun bir şekilde ağaçlandırma çalışmalarının yapılacağını, oluşan zararın giderilmesinin yollarının aranacağını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yoğun bir şekilde halkımızla, devletin kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarımızla bu çalışmayı yaparak nasıl ki daha önce yine Muğla'da, Antalya'da, İzmir'de bunları yaşadık, şimdi tekrar burada aynı çalışmayı yaparak inşallah yine yeşilimize kavuşacağız. Millete hizmet, ülkeye hizmet derdi olmayanların gökyüzünde helikopter arayışı gibi, uçak arayışı gibi bu tür zavallılarla bu ülkede siyaset yapılmaz. Biz işimizi biliyoruz, işimizin gereği neyse onu yapıyoruz ve gece gündüz demeden bütün itfaiyecilerimizle, silahlı kuvvetlerimizin mensuplarıyla, sivil toplum kuruluşlarımızla bu çalışmaları yürüterek yangına 13'ü uçak, 44'ü helikopter, 3'ü insansız hava aracı olmak üzere toplam 60 hava aracı, 613 arazöz ve su ikmal aracı, 203 iş makinesi, 5 bin 700'e yakın personel, 2 bin 100'ün üzerinde gönüllüden oluşan bir ekiple müdahale edilmiştir Bay Kemal. Yavruların da var, ortakların da var, onlar da ne yapıldığını böylece tekrar duymuş olsunlar. Sabotaj sonucu çıktığı belirlenen yangında zarar gören 5 bin 142 hektar alan fidan dikilmek suretiyle yeniden ihya edilecektir. Dikkat et, Muğla'da Büyükşehir Belediyesi sende. Acaba ne yaptınız? Ne gibi bir çalışma ortaya koydunuz? Büyükşehir belediyelerinin itfaiyesi yok mu? Onlar ne iş yaptılar? Ama bizler 'Burası CHP belediyesidir' demedik."
Bakanlarla, tüm ekiplerle, atılması gereken adımların yangın bölgesinde yerinde atıldığını anlatan Erdoğan, bundan sonra da yine aynı şekilde adımlar atmaya devam edeceklerine dikkati çekti.
"Farklı bir tavır beklenmesinin mümkün olmayacağını açıkça söyleyeceğiz"
NATO Zirvesi'ni anımsatan Erdoğan, "Yarın İspanya'ya NATO Zirvesi'ne gidecek, ülkemizin hak ve menfaatleri doğrultusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Özellikle PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütleri konusunda sergilenen riyakarlıkları muhataplarımızın yüzlerine belgeleriyle, bilgileriyle, görüntüleriyle ifade edeceğiz. Bu tablo değişmeden Türkiye'den farklı bir tavır beklenmesinin mümkün olmayacağını da açıkça söyleyeceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü Denizcilik Zirvesi'ne ve Milli Savunma Üniversitesinin mezuniyet törenine katılacağını bildirerek, cumartesi günü de Bursa'da vatandaşlarla bir araya geleceğini açıkladı.
Kovid-19 salgınıyla başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla genişleyerek devam eden küresel krizin en çok etkilediği alanların başında enerjinin geldiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin kimi ülkeler gibi kendisine yetecek ve çok büyük gelir elde etmesini sağlayacak enerji kaynaklarına sahip olmadığını belirtti.
Erdoğan, sahip olunan sınırlı kaynakların en verimli şekilde kullanılmaya çalışıldığını, yerli ve yenilenebilir enerji sistemlerine ciddi yatırımlar yapıldığını ifade etti.
"Karadeniz gazı, 540 milyar metreküplük rezerv miktarının ve 100 milyarlarca dolarlık ekonomik değerinin ötesinde ülkemiz için bir umut ve moral kaynağı olmuştur" diyen Erdoğan, yeni kaynaklar bulabilmek için 4 sondaj ve 2 sismik arama gemisiyle hem Karadeniz hem de Akdeniz'deki faaliyetleri kesintisiz şekilde sürdürmekte kararlı olduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yerin altında ve üstünde ne varsa, azlığına çokluğuna bakmadan milletimizin emrine vermek istiyoruz. Nitekim bu gayretlerimiz neticesinde son 5 yılda ülkemizin yurt içi petrol üretimini günlük 37 bin varilden 60 bin varile yükseltmeyi başardık. Bu çerçevede son dönemde Adana'da petrol arama çalışması yaptığımız iki kuyuda yüksek kaliteli petrol bulduk. Birisi 425 metre, diğeri 358 metre derinlikte elde ettiğimiz ekonomik değere sahip petrolün rezerv değeri yaklaşık 1 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Aynı sahada 8 yeni kuyu daha açarak toplam 10 kuyuda üretime geçecek şekilde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz."
"İlk etapta yıllık 1200 ton cevher işleyecek üretim tesisi kuruyoruz"
Bir başka müjdenin maden sektörüyle ilgili olduğunu belirten Erdoğan, küresel maden üretiminin düştüğü Kovid-19 döneminde Türkiye'nin, yıllık 6 milyar dolarlık maden ihracatıyla krizden pozitif yönde ayrışan ülkeler arasında yer aldığına işaret etti.
Erdoğan, bu olumlu tablo karşısında hedef yükselterek madenlerin katma değerli uç ürünler olarak ihracı konusuna odaklanıldığını anlatarak, yüksek teknolojili ürünlerin temel bileşenleri olan nadir elementlerin üretimini de ilk öncelik olarak belirlediklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bilindiği gibi halihazırda dünyadaki nadir elementlerin üretimi ve bunların nihai ürüne dönüştürülmesi çalışmalarının yüzde 95'i Çin'de gerçekleştirilmektedir. Son dönemdeki gelişmeler sebebiyle bu ürünlerin üretimi ve tedarikinde sorunlar çıkmış, fiyatlarında da fahiş artışlar yaşanmıştır. Teknoloji bağımsızlığının ayrılmaz bir parçası olan madenlerin üretimi ve nihai ürüne dönüştürülmesi hususunda yeni bir adım atıyoruz. Geçmişte türlü kampanyalarla, türlü engellemelerle, türlü zorluklarla ülkemizin dışında tutulduğu bu alana artık güçlü bir şekilde girmenin vaktinin geldiğine inanıyoruz. Ülkemizin önemli nadir element sahalarından Eskişehir Beylikova, dünyanın Çin'den sonraki ikinci büyük rezerv alanıdır. Şimdi burada ilk etapta yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir üretim tesisi kuruyoruz. Deneme üretimi sonuçlarının ardından endüstriyel tesis yatırımına hemen başlıyoruz. Amacımız tesis tam kapasiteye ulaştığında burada yıllık 570 bin ton cevher işleyerek 10 bin ton nadir toprak oksitleri, 72 bin ton barit, 70 bin ton florit ve 250 ton toryum üretimi gerçekleştirmektir. Türkiye'nin 2053 vizyonu bakımından hayati öneme sahip bu projenin, şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."
Erdoğan, gelecek aylarda enerji konusunda milletin huzuruna yeni müjdelerle gelmeyi ümit ettiklerini dile getirdi.
Akdeniz'deki petrol arama çalışmalarına karşı çıkan ve Karadeniz'de keşfettikleri gaza burun kıvıranların, Adana'daki kuyulardan da Beylikova'daki maden işleme tesisinden de rahatsız olacaklarını söyleyen Erdoğan, "Artık kusura bakmasınlar. Biz yerin altını ve üstünü arayacağız, madenleri bulacağız, çıkartacağız ve insanımızın hizmetine sunmayı sürdüreceğiz. Potansiyelimizi harekete geçirdiğimiz her konuda, her sektörde, her üründe dünyada öne çıkabildiğimizi sayısız tecrübeyle biliyoruz. Enerji alanında da adım adım bu safhaya ulaşacağımıza yürekten inanıyorum." dedi.
Erdoğan, küresel ekonomide yaşanan dalgalanmanın, emtia fiyatlarındaki artıştan üretim ve tedarik zincirlerindeki kırılmaya kadar tüm boyutlarıyla etkisini sürdürdüğüne işaret ederek, Türkiye'nin geçen 20 yılda kurduğu güçlü altyapı üzerinde bu krizi fırsata çevirmek için tüm imkanlarını seferber ettiğini kaydetti.
Türkiye'yi, başlattığı demokrasi ve kalkınma devrimi rayından çıkartarak yeniden eski istikrarsızlık ve güvensizlik iklimine sokma gayretlerinin ise hız kesmeden devam ettiğini belirten Erdoğan, "Başta Gezi olayları olmak üzere son 9 yılda yaşanan her hadise bu doğrultuda başlatılmış ve alevlendirilmiş birer projedir. Bugün bir yandan küresel krizi yeni bir kalkınma hamlesinin kaldıracı haline dönüştürmenin, bir yandan da maruz kaldığımız oyunların ve saldırıların etkilerini elimine etmenin gayreti içindeyiz. Alenen ekonomimizi mahvetme tehditlerinden gizli, açık nice ambargolara, içeriden ve dışarıdan önümüze kurulan tuzaklara kadar uzanan bu zorlu sürece rağmen hamdolsun ülkemize diz çöktüremediler." diye konuştu.
"Türkiye'nin üzerine adeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla üzerine kurulu Türkiye ekonomi programını, tüm sabotaj ve direnişlere rağmen uygulamayı sürdüreceklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"İstihdam, ihracat, üretim tarihimizin en yüksek seviyelerine çıkmıştır. Büyüme, kesintisiz devam ediyor. Enerji ve altın hariç cari fazla veren bir ticaret dengemiz var. Turizm toparlandı, tarımda iyi bir sezon yaşanıyor, sanayimiz harıl harıl çalışıyor. Bilhassa savunma sanayimiz dünyada rüştünü ispat etmiş bir şekilde katlanarak gelişiyor. Konut ve otomotiv sektörleri adeta yok satıyor. Tüm bunlar doğru istikamette gittiğimizi gösteriyor. Amerika ve Avrupa dahil dünyanın pek çok ülkesinin finansal dengeleri yerle yeksan iken bir kısım mandacı siyasetçi ve iktisatçı taifesinin Türkiye'nin üzerine adeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz."
Bu mandacı siyasetçi ve iktisatçı güruhun aslında tespitlerini değil, temennilerini dile getirdiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçmişteki krizleri beşinci kol faaliyeti ile ülkemizin burnunu sürtme aracı olarak kullananlar, bugün aynısını yapamadıkları için giderek daha çok hırçınlaşıyor. Yalan, iftira ve çarpıtma üzerine kurulu kampanyalarda kullanılan kimi doğru malzemeler, niyetin ve ortaya çıkan fotoğrafın kötülüğünü değiştirmiyor. Ülke ve milletim özellikle bu süreçte bilsinler ki her ne kadar bedeller ödediysek, ödemeye devam ediyorsak bu ilanihaye sürmeyecektir. Bu bedellerin bir kısmını terörle mücadelede, sınırlarımızın tacizinde, 15 Temmuz'da canımızla kanımızla zaten ödedik. Bu bedellerin bir kısmını uluslararası alanda yalnız bırakılarak, tecride maruz kalarak ödedik. Bazı bedelleri de kur, faiz, enflasyon üçgeni üzerinden yürütülen ekonomik dalgalanmalarla ödedik."
"Vazifemiz milletimize en iyisini vermektir"
Erdoğan, salgın ve savaş gibi olumsuz küresel faktörlerin ekonomide ödenen bedellerin yükünü daha da artırdığını belirterek, "Ancak gelişmeler öyle bir noktaya geldi ki bize tuzak kuranların çoğu, bizden daha ağır ekonomik ve sosyal bedeller ödeyecek duruma düştüler. Tabii sistemin kavramlarını ve kurallarını koyanlar, kendi sıkıntılarını gizlemenin yollarını da buluyorlar. Ama dünyayı takip eden akıl ve vicdan sahibi herkes, yaşananları ve işin nereye gittiğini anlıyor, görüyor, biliyor. Biz kendimizi asla kötü ile mukayese etmiyoruz. Çünkü bizim vazifemiz milletimize en iyisini vermektir. Bizim için önemli olan Türkiye'nin ne durumda olduğudur, milletimizin neler yaşadığıdır, insanlarımızın hangi sıkıntıları çektiği, hangi çözüm beklentileri içinde olduğudur." dedi.
"Milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz"
Son olarak geçen yılın aralık ayında ortaya çıkan kur dalgalanması ve ardından enflasyonda yaşanan ciddi yükselişin herkesin canını sıktığını dile getiren Erdoğan, "Her ne kadar aldığımız tedbirlerle sistemi yeniden dengeye oturtmuş olsak da özellikle enflasyondaki yükselişin yükünü bir müddet daha omuzlamak durumunda kalacağımız açıktır. 'Men sabera zafera' anlayışıyla milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz. İnşallah 2023'ün şubat, mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız. Bu noktaya ulaştıktan sonra işimiz daha kolaydır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu süreçte Cumhurbaşkanı ve kabinesi olarak kamu hizmetlerinin, ücretlilerin ve dar gelirlilerin hayatlarının, istihdam ve üretim faaliyetlerinin belli bir seviyenin altına düşmemesi için çalıştıklarını ve tedbirler aldıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Aldığımız tedbirlerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan ek bütçe teklifimizdir. Bilindiği gibi 2022 bütçesi, hazırlıkları 2021 yılı eylül ayında başlayan ve aralık ayında kanunlaşan bir dönemin ürünüdür. Geçtiğimiz yılın son aylarına doğru küresel tedarik sisteminde yaşanan tıkanıklık ile aralık ayında döviz kurunda ortaya çıkan dalgalanmaya bağlı gelişmeler, bütçenin yeniden değerlendirilmesini ve ek bir bütçe ile tahkimini zorunlu hale getirmiştir. Esasen her dönemde olduğu gibi bu yıl da bütçe disiplinine önem veren bir hükümet olarak temel göstergelerde bir sıkıntıya meydan vermedik. Ancak yüksek enflasyonun gelir ve gider rakamlarında yol açtığı değişkenlik, ek bütçe ihtiyacını ortaya çıkarmıştır."
"Kamunun borçlanma ihtiyacı azalmaktadır"
Mecliste görüşülmekte olan ek bütçede, giderlerin 880 milyar lira, gelirlerin ise 1 trilyon 80 milyar lira artırılmasının öngörüldüğünü aktaran Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Yaptığımız düzenlemelerle vazgeçtiğimiz 241 milyar liralık vergi gelirine rağmen, ek bütçede gelirler kaleminde 200 milyar liralık bir artış olmaktadır. Böylece yılbaşında öngörülen bütçe açığı 278 milyar liradan 78 milyar liraya düşmekte, bir başka ifadeyle kamunun borçlanma ihtiyacı azalmaktadır. Bu performansın herhangi bir ek vergi konmadan veya vergi oranları artırılmadan sağlandığına da özellikle dikkat çekmek istiyorum. Hala faiz ödemelerini dillerine dolayanların gerçek niyetlerini ise küçük bir örnekle kamuoyunun takdirine sunmakta fayda görüyorum. Hükümete geldiğimiz 2002 yılında toplanan her 100 liranın 86 lirası faize gidiyordu. Bugün toplanan her 100 liranın 15 lirası faiz ödemesinde kullanılmaktadır. Hatta ek bütçede bu oran yüzde 8,3'e gerilemektedir. Hakikat budur, gerisi lafügüzaf, gerisi lafla peynir gemisi yürütme çabasıdır, gerisi kuyruklu yalanlarla insanları kandırma gayretidir. Hülasaten ek bütçenin 217 milyar lirası personel ödemeleri, 154 milyar lirası Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak transferler, 134 milyar lirası vatandaşlarımıza daha uygun fiyatla verilecek elektrik ve doğal gaz giderleri, 105 milyar lirası stratejik yatırımların hızla tamamlanabilmesi, 103 milyar lirası mahalli idarelerin desteklenmesi, 45 milyar lirası dezavantajlı kesimlere yapılacak yardımlar, 37 milyar lirası tarımsal destekler için kullanılacaktır."