Advertisement

Bu yılın ilk üç ayında gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesi (GSYİH) bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 4.3 artmıştı. Tahmin yüzde 4.7’ye güncellendi. Yüzde 4.3 zaten şaşırtıcı bir büyüme tahminiydi, güncelleme daha da şaşırtıcı oldu. Büyümenin tümü net dış talep ve kamu kesiminden kaynaklanıyordu. Kamu kesiminin ilk üç aydaki büyümeye katkısı ilk tahmini de aştı. İlk üç ayda kamu ağırlıklı bir büyüme söz konusu. Birçok gösterge ilk üç ayda, değil yüzde 4.7’nin, yüzde 4.4’ün dahi yüksek olduğuna işaret ediyordu.

İkinci üç ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre GSYİH reel olarak yüzde 2.1 büyümüş. İlk üç aylık büyüme rakamlarıyla karşılaştırıldığında, yüzde 2.1 şaşırtıcı bir rakam değil. Birçok gösterge de yılın ikinci üç ayında ekonomik büyümenin yavaşladığına işaret ediyordu.

DIŞ TALEPLE BU KADAR BÜYÜNÜR

Stok değişmelerini özel kesim içinde değerlendirirsek, özel kesim harcamalarının GSYİH büyümesine katkısının eksi 1 olduğunu görüyoruz. Özel kesim tüketim harcamalarının katkısı artı yüzde 0.3, özel kesim yatırım harcamalarının katkısı eksi 0.9 ve stok değişmesi eksi 0.4 olmuş. Buna karşılık, kamu kesiminin GSYİH büyümesine katkısı yüzde 0.3 olurken, kamu kesimi yatırımlarının katkısı sıfır, kamu kesimi tüketiminin katkısı yüzde 0.3 olarak geçekleşmiş. Bir önceki üç ayla karşılaştırıldığında, kamu kesiminin ekonomik büyümeye katkısı oldukça düşmüş (ilk üç ayda yüzde 1’in üzerindeydi). Buna karşılık, net dış talebin büyümeye katkısı yüzde 2.9 olmuş. Rakamların yuvarlanması nedeniyle toplam yüzde 2.1 etmiyor. Görüldüğü gibi, ikinci üç ayda tamamen dış talep katkısıyla ekonomik büyüme gerçekleşmiş.

Bu gelişmelerden şu sonucu çıkarabiliriz: Dış talebe dayanan ekonomik büyüme düşük bir büyümedir. İç talep katkısı olmadan (özel ya da kamu kesimi) Türkiye ekonomisinin uzun dönemli büyüme oranlarını (yüzde 5 civarı) tutturması mümkün olmamaktadır. Bu sonuca, yalnızca birkaç çeyreklik verilere bakarak değil, Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır ortaya koyduğu büyüme performansına bakarak varıyoruz.

PAHALI DÖVİZ, DÜŞÜK BÜYÜME

İç talep ekonomik büyümeye neden katkı veremiyor? İç talebin en önemli belirleyicisi özel kesim talebi. Özel kesim talebinin iki bileşeni var: Tüketim ve yatırım. İki talep unsuru da döviz kuru gelişmelerine oldukça hassas. Geçen yılın ortalarından bu yana döviz kurlarında yaşanan çalkantılar özel kesim tüketim harcamalarını yavaşlattı. Rakamlar doğruyu yansıtıyorsa, yavaşlama ikinci üç ayda daha da derinleşti. Dış ticaret verilerine bakarsak, özel kesim tüketim talebi reel olarak belki de düştü. Özel kesim yatırım talebi birkaç yıldır çok zayıf. Geçen yılın üçüncü ve dördüncü üç ayları hariç, özel kesim yatırım harcamaları reel olarak 2012 yılından bu yana her çeyrek bir önceki yılın aynı dönemine göre düşüyor. Güncellenmiş verilere göre, bu yılın ilk üç ayında yüzde 1.6, ikinci üç ayında da yüzde 4.1 düştü.

Pahalı döviz ve döviz kurlarının nerelere gidebileceği konularında ekonomik birimlerin kaygıları var. Böyle bir ortamda, büyümenin en önemli bileşeni olan iç talep büyümeye katkı yapamıyor. Parasal sıkılaştırma ve/veya makro ihtiyati önlemler gibi gelişmeler bahane. Döviz kurlarında belli bir öngörülebilirlik sağlanamadıkça düşük büyüme döneminden çıkmamız mümkün görünmüyor.