Forum Istanbul platformunun 10. toplantısı dün başladı. İki gün sürecek bu etkinlikte “Küresel Yeni Gerçeklerle 2023’e Doğru” teması irdeleniyor.
Geçtiğimiz günlerde siyasi partiler seçim bildirgelerinde 2023 yılını hedef alınıp politikalarını buna göre sergileyince, bu düşüncenin patenti konusunda tartışmalar çıkmıştı.
Oysa fikir 10 yıl öncesine dayanıyordu. 2001 krizi sonrası benimde içinde bulunduğun bir grup Form İstanbul platformunu kurmuştu.
Amaç, Cumhuriyetin 100. kuruluş yılı olan 2023 yılında Türkiye’nin dünyanın önde gelen güçlü devletlerinden birisi olması için nelerin yapılması gerektiği konusunda fikir üretmekti.
Geçmişte yaşanan yüksek enflasyon ve olumsuz politik koşullar vizyon ve öngörülerimizi çok kısa sürelere odaklamıştı. İş dünyası, akademik çevreler, bürokrasi ve siyasiler bir yıldan daha uzun bir dönemde neler olabileceğini düşünmekten bile çekiniyorlardı.
Eleştiriler, yapıcı olmanın ve yarınları umutla beklemenin yerini almıştı. 1980 ve 1990’lı yıllarda yaşanan krizler uzun vadeli çözüm arayışlarını zorlaştırıyordu.
Bu atmosferi de dikkate alarak, Türkiye’nin ileriye dönük yol haritasını 2023 yılını hedefleyerek çizme düşüncesi etrafında birleştik. Bu amaca yönelik her yıl konferanslar düzenledik. Etkinlikler gerçekleştirdik. Önemli birikimleri ortaya çıkardık.
Aradan on yıl geçti. Şimdi siyasi partilerin önümüzdeki haziran ayında yapılacak genel seçimler nedeniyle 2023 yılını hedef almaları en fazla bizi mutlu etti.
10 yıl önce temellerini attığımız bu düşüncenin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anladık.
SEFA-CEFA
Forum İstanbul’un dün yapılan toplantısında “2023 yılında geçmişte sefa süren ülkelerle, cefa çeken ülkelerin yer değiştireceği” öne çıkan fikirlerden biri oldu.
Öngörüyü DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ortaya attı. Osman Ulagay da pekiştirdi.
Fikri biraz daha açarsak; küresel kriz öncesi sefa içinde yaşayan sanayileşmiş ülkeler kriz sonrası cefa çekmeye başladılar. Ağır kamu borçları, finansal sistemlerindeki kırılganlıklar ve büyüme sorunları bu ülkelerin hayat tarzını değiştirici etkiler yaptı.
Buna karşı, geçmişte cefa çeken bir çok gelişmekte olan ülke ise fazla yara almadan bu krizli ortamı atlattılar. Şimdi de dünya ekonomisinin büyüme motoru görevini yüklendiler.
Bu gidişle 2023 yılında sefayı sürecek ülkeler bunlar olacak.
Osman Ulagay ise bu noktada çatışma çıkacağı fikrinde. Ulagay sefayı sürenlerin cefaya alışmalarının zor olacağını belirterek, aynı durumun cefayı çekenlerin de sefaya uyum sağlamalarında gözlenebileceğini söyledi. Bunun da adının “yeni gerçek” olduğunu vurguladı.
Kuşkusuz dünya ekonomileri ve ona bağlı sistemler büyük bir değişimden geçiyor. Dünya artık o eski dünya değil.
İşte bu süreçte Türkiye maksimum düzeyde sürdürülebilir büyüme için gerekli ekonomik, finansal ve siyasi koşulları uzlaşma içinde gerçekleştirebilirse, 2023 yılında sefa süren ülkeler arasında yer alabilecektir. Ben de böyle düşünüyorum.