Mart ayına ilişkin işgücü verileri dün açıklandı. İşsizlik oranı bir yıl öncesine kıyasla yüzde 13.7'den yüzde 10.8'e düşerken, istihdam oranında yüzde 2.1 puanlık bir artış gözlendi.
Bu verilerin rakamsallaştırılmış şekline bakarsak son bir yılda;
■ İşgücü piyasasına 924 bin kişinin girdiği,
■ 1 milyon 545 bin kişiye istihdamın yaratıldığı,
■ Artan istihdamın tarım dışındaki sektörlerde daha fazla olduğu,
■ İşsiz sayısının 622 bin kişi azaldığı,
■ İşgücüne katılım oranının yüzde 48.2'den yüzde 49'a yükseldiği,
■ Kamuda istihdam artışının 89 bin olduğu, dolayısıyla istihdamın özel kesim tarafından yaratıldığı,
■ Kentlerdeki işsizlik oranının yüzde 3 puan düştüğü, görülmektedir.
Bunun anlamı hükümet son bir yılda istihdam ve işsizlik verilerinde önemli bir iyileşme sağlamıştır.
Bu iyileşmenin istihdama ilişkin alınan önlemlerden çok büyümenin hızlı artışından ve ekonominin aşırı ısınmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
İç talebe bağlı büyüme sürecinin beklenenden de fazla sayıda iş olanağı yarattığı verilerden anlaşılmaktadır.
Özellikle kentlerdeki işsizliğin azalmasının son genel seçimde sandığa yansıdığı da ortaya çıkmaktadır.
Bir noktanın da altını daha çizmek gerekiyor. Bu veriler mart ayına ait. Seçimin yapıldığı haziran ayına kadar istihdamda iyileşmenin sürdüğünü de varsaymak gerekir.
Tüm siyasi partiler "aş ve iş" sloganını öne çıkarıp bu konudaki projelerini açıklarken, Adalet ve Kalkınma Partisi bu sloganı somut olarak hayata geçirince oylarının arttırmış ya da olası bir düşüşü engellemiştir.
Kıssadan hisse çıkarılması gerekirse, seçime giden hükümetlerin dikkat etmeleri gereken en önemli verilerden birisinin istihdama ilişkin olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.

Yunanistan fiilen çöktü
Yunanistan adım adım iflasa doğru gidiyor. Vadesi gelecek borçlarını ödeyecek durumda değil.
Geçen yıl IMF, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası tarafından önerilen önlemler ne yazık ki sonuç vermedi.
Bir taraftan uzlaşamayan Avrupa Birliği yöneticileri, öte yandan alınacak önlemlere şiddetle itiraz eden Yunan halkı ülkeyi büyük bir çıkmaza sürüklüyorlar.
Seçenekler çok kısıtlı. Geçici iyileştirmelerle sorunun çözümünü orta vadeye yaymak kendilerini aldatmaktan başka işe yaramayacak.
Buna karşı kriz tetiklenme sürecine girdi. Yanlış bir hareket ya da karar tüm Euro Bölgesi'ni riske atacak gelişmeleri de beraberinde getirebilir.

Advertisement