Advertisement

İçinden geçtiğimiz son iki senelik pandemi döneminde her ülkenin tek gayesi büyüyebilmek oldu. Bu büyümenin nereden, nasıl geldiği kısmı ile pek ilgilenemedik. Gelişmiş ülke ekonomileri küresel büyümeden yüzde 50’lik pay alırken, bizim gibi gelişen ülkeler yüzde 40’a geriledi. Diğer çevre ülkelerin payı da giderek azaldı.

Küresel büyüme 20 yıl sonra tekrar gelişmiş ülkelerin lehine döndü

Rakamlarla büyümenin fotoğrafını çekersek; bu yılı kapatırken gelişen ülkelerin ortalamada yüzde 6,5, gelişmiş ülkelerin ise yüzde 5,5 büyümesi bekleniyor. Bu baz senaryo gerçekleşirse gelişen-gelişmiş ülke büyüme makası 1 puan ile 1998 krizinden bu yana en düşük seviyeye gelmiş olacak.

Küresel büyüme makası neden gelişmiş ülkelerin lehine kapandı?

Mali çıpası güçlü, enflasyonla mücadele telaşı olmayan ve en önemlisi rezerv paraya sahip ABD, Almanya, Japonya gibi ülkeler mali teşvikler konusunda gelişen ülkelere göre daha cömert davranabildiler. Bu dönemde sosyal devlet olabilmenin gücünü kredi kanallarından ziyade hibe destekleri ile kullandılar. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere verilen teşvikler GSYH’ye oranlandığında ilk sıralarda Almanya, ABD, Japonya ve İngiltere gibi ülkeler bulunurken, Türkiye gibi gelişen ülkeler sonlarda.

Peki 2022’nin büyüme hikayesi ne olacak?

IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi kurumlar gelişmiş ülkelerde verilen teşviklerle doğan güçlü talebin bizim gibi gelişen ülkelere yarayacağını ve önümüzdeki yıl büyüme makasının gelişmekte olan ekonomiler lehine açılacağını savunuyor.

Son gelen büyüme rakamlarının bileşenlerine baktığımızda da gelişmiş ülkelerin daha çok tüketim ve kamu harcamalarıyla; gelişen ülkelerin ise yatırım, üretim ve ihracat ile büyüdükleri gözleniyor. Böylece FED, ECB, BOE gibi merkez bankalarının sıkılaşan finansal koşullarına ve artan borç/GSYH rasyolarından ötürü teşvikleri azaltan gelişmiş ülkelere rağmen ihracat kasını güçlendiren ve hammadde yatırımlarını artırarak kendi kendine yetebilen gelişen ülkeler 2022’nin kazananı olabilir.

Türkiye büyümesine ihracat damga vurdu

Türkiye’de bugün açıklanan yüzde 21,7’lik 2.çeyrek büyümesi ile G20 ülkeleri içerisinde İngiltere’den sonra en fazla büyüyen ülke oldu. Büyümenin üçte biri ihracat katkısı ile oldu ve bu katkı Türkiye tarihi için bir ilk. Öte yandan yatırımlar ve net dış talep olarak bakıldığında da Bakan Elvanın da vurguladığı gibi 1998’den beri en güçlü katkı olarak kaydedildi.

Peki Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme modeli sürdürülebilir mi? Bunun önündeki engeller ve fırsatlar neler? Bu da sonraki yazının konusu olsun…