Advertisement

Türkiye sanayisinde büyümeye dair en önemli öncü gösterge olan İSO İmalat PMI rakamları yılın ilk yarısında daralmaya devam ediyor. Temmuz İmalat PMI rakamı 46,9 ile salgının başından bu yana en düşük seviyeye gerilerken; özellikle ara malı imalatında iştah kaybı ve hammaddede dış pazara bağlı olan sektörlerin üretim ivmesinde yavaşlama gözlendi. Öte yandan Temmuz İhracat İklim Endeksi de 50 seviyesine gerileyerek 2021’den bu yana devam eden iyileşme dönemimin sonuna geldi.

Yaşanan yavaşlamada sanayiciler dört temel soruna işaret ediyor; fiyat belirsizliği, tedarik problemleri, dış pazar riski ve finansmana erişim.

Fiyat belirsizliği sorunu stoklama ihtiyacını artırıyor

Küresel enflasyon yüzde 9,8’e yükselirken, Türkiye’de 2022 başından bu yana üretici enflasyonu yüzde 80’den yüzde 144 seviyesine geldi. Tüfe tarafında ise hala ÜFE’nin 64 puan altında seyreden rakamlar üreticinin maliyet baskısını tüketiciye yansıtamadığının en önemli göstergesi. Yılın geri kalanına dair hem emtia fiyatı hem de kur artışına dair beklentiler ve enflasyon ataletinden ötürü fiyat belirsizliği; sanayicinin tedarikini öne çekmesine, dolayısıyla yeterli stokla gitme ihtiyacını artırıyor. Dolayısıyla sektörün hammadde ihtiyacını öne çekmesi, TCMB’nin “stokçuluk” eleştirisinden ziyade fiyat riskini bertaraf etme adımı olarak görülüyor.

Önce Çin, sonra pandemi, şimdi Rusya ve Tayvan sahnede

21.yüzyılın en büyük sanayi ülkesi Çin’e ticaret savaşı açan ABD Eski Başkanı Trump, tüm dünyaya tek pazara bağımlı olmanın ne kadar büyük bir problem olduğunu gösterdi. Çin’i çevreleme stratejisi ile küresel hegemonyasını güçlendirmek isteyen ABD, pandemiyi hesaba katamadığından 2020 senesi tüm tedarik zincirlerinin bozulduğu bir yıl oldu. Bu süreçte Asya pazarına erişemeyen ABD ve Avrupa’nın talebi başta Türkiye olmak üzere çevre ülkeler ile karşılandı ve Türk ihracatçısı bu dönemde krizi fırsata çevirmeyi başardı. Fakat ara malını ithal eden özellikle plastik ve kimya sektörü yada çipe bağlı beyaz eşya ve otomotiv sektörü kendi hammadde tedarikinde çıkmaza girdi. Son dönemde ise Rusya-Ukrayna savaşı ile tarım ve enerji, Tayvan-Çin krizi ile teknolojik araç tedariği endişelerini artırdı. Dolayısıyla Petkim gibi önemli hammadde üretimini sağlayan şirketlere ihtiyaç daha fazla su yüzüne çıkmış oldu.

Dış pazarda resesyon endişesi

Başta AB ülkeleri ve İngiltere’de olmak üzere zayıflayan öncü göstergeler resesyon endişelerini artırırken; ÜFE’ye endeksli reel kur Türkiye’deki ihracatçıların rekabetçi fiyat vermesini zorlaştırıyor. Öte yandan gerileyen EUR/USD paritesinden ötürü Avrupa pazarında fiyat rekabetin sağlamakta zorlanan Türk ihracatçıları pazar çeşitliliğinin önemini bir kez daha kavradı. Son dönemde açıklanan ihracat rakamları yılın ilk 8 ayında yüzde 18’lik artışı ortaya koyarken, ithalat artışı yüzde 30’ları aştı. Dolayısıyla ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82’den yüzde 69’lara geriledi.

Finansmana erişimde Merkez engeli

TCMB’nin ihracatçılara kullandırdığı reeskont kredilerinde haziran ayında yaptığı düzenleme sonrası finansmana erişimi neredeyse imkânsız hale geldi. İhracatçılar için kurulmuş Eximbank’ın TCMB tarafından fonlanamaması ve Eximbank’ın kendi kaynaklarının da yüksek döviz borçlanma maliyetlerinden ötürü sınırlı kalmasıyla, ihracatçılar için makul finansman olanakları sınırlandı. Öte yandan sadece TL kredi değil döviz kredi temini konusunda da sıkıntı yaşayan ihracatçılar yeni yatırımdan ziyade işletme sermayesi için likidite koşullarını yönetmeye çalışıyor.