Advertisement

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü! Öncelikle tüm kadın okurlarımın bu gününü kutluyorum. Geçmişi 1800’lü yıllara dayanan 8 Mart, kadınlar var olma mücadelesinin simge günü oldu ancak bu mücadele çok daha eski tarihlere dayanıyor ve 2022 yılının dünyasında hala toplumsal eşitsizliği konuşuyoruz!

Aslında son yıllarda özellikle kadınların istihdamı konusunda bazı olumlu gelişmeler yaşanıyordu ki Kovid-19 salgını hayatımıza girdi ve iş ve emek dünyası üzerinde yıkıcı etkiler yarattı. Bu dönemde artan işsizlik yine en çok kadınları etkiledi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre; 2021 yılında 2019 yılına göre çalışma hayatındaki kadın sayısı 13 milyon kadar eksilirken, erkek istihdamındaki kayıplar hızlı bir şekilde toparlanarak iki yıl önceki rakamlara ulaştı. Türkiye’de de benzer bir durum söz konusu. BETAM tarafından hazırlanan “Kadın İşsizliğinde Alarm Zilleri Çalıyor” başlıklı çalışmaya göre, 2021 yılı Kasım ayında kadın işsizlik oranı bir önceki aya göre yüzde 14,5’e yükselirken, erkek işsizlik oranı yüzde 9,6’ya geriledi. İşsizlik oranlarındaki toplumsal cinsiyet farkı da 0,9 puanlık ciddi bir artışla yüzde 4,9’a yükseldi.

Tablo gerçekten can sıkıcı, değil mi?

Anitab tarafından yapılan bir araştırmaya göre de kadınların teknoloji endüstrisindeki temsili Mart 2020’den Ocak 2021’e kadar yüzde 2,1 düşmüş durumda. Finans ve teknolojinin buluştuğu FinTech’lerde durum ne diye incelediğimizde bazı sektörlere göre kadın istihdamının fazla olduğunu ancak temel sorunların devam ettiği görüyoruz. Zira sektörümüzde istihdam edilen kadınların önemli bir bölümü ayrımcılığa uğradığını söylüyor.

“Bu tablo sektörümüze yakışmıyor”

Oysa biz FinTech’ler olarak “yeni dünyanın” temsilcileriyiz. Bugüne kadar gelmiş ve hala oldukça sağlam olan kalıpları yıkma, daha insan odaklı, daha ulaşılabilir, daha şeffaf bir iş yapma biçimini benimsediğimizi söylüyoruz. İşimizin ana felsefesini de ‘finansal hizmetlerin demokratikleşmesi, herkes için ulaşılabilir olması” olarak özetliyoruz.

Peki bunu ne kadar başarıyoruz? Belki müşterilerimiz için bunu yapıyoruz ancak dönüp kendi evimize baktığımızda ‘kalıpları kıramadığımızı’ görebiliriz. Örneğin, sektörümüzde kaç tane kadın girişimci var? Dünyada bu oran nedir?

Araştırmalar, maalesef diğer sektörlerden pek farkımız olmadığını gösteriyor. 2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre, küresel FinTech kurucularının ve kurucu ortaklarının yalnızca yüzde 12’si kadın ve sadece yüzde 6’sının CEO’luk koltuğunda kadınlar oturuyor. Yeni kadın girişimcilerin artması bir yana azalacağı tahminini de yapmak mümkün. Örneğin ABD’de salgın nedeniyle kapanmaların olduğu dönemde; kadınlar tarafından kurulan şirketler, erkek liderliğindeki şirketlere kıyasla orantısız şekilde etkilendi. Kadın girişimcilerin kurduğu şirketlerin sayısında yüzde 28,1′lik bir düşüş gözlemlerken, erkekler tarafından kurulan şirketlerde yalnızca yüzde 5,4′lük bir azalma oldu.

Çünkü sektörümüzde faaliyet gösteren kadın girişimcilerin fonlara ulaşma oranı, erkeklerin oldukça gerisinde. Bir iş kurmak ya da işini büyütmek için mali destek elde etme konusundaki ayrımcılığı inceleyen bir çalışmada, kadın girişimcilerin yatırım bulma konusundaki çabalarının yüzde 50’si ‘hayır’ yanıtı ile karşılaşıyor. ABD ve Birleşik Krallık’taki iş kadınlarının yüzde 35’i sermaye artırmaya çalışırken cinsiyet önyargısı yaşadıklarını söylüyor.

Erkekler, erkeklerle çalışmayı mı tercih ediyor?

Financial Times, İngiltere’de son 10 yılda kurdukları şirketlerin büyüme oranlarına ve toplanan fonlara dayalı olarak en iyi 30 kadın girişimcinin profilini çıkardı. Bu çalışma, 2021 yılında İngiltere’deki start-up’lara yatırılan 23,7 milyar Euro’nun yalnızca yüzde 1,4’ünün kadın girişimcilerin şirketlerine yapıldığını gösteriyor. Gazeteye konuşan bir yönetici, “Risk sermayesi şirketleri çoğunlukla erkekler tarafından yönetiliyor. Ve erkekler, kendileri gibi olan diğer erkeklerle uğraşmayı tercih ediyor” saptamasını yapıyor.

FinTech sektörünün temsilcileri olarak bize yakışmayan bu tabloyu değiştirmemiz gerekiyor. Bunun için de dünyanın farklı yerlerinde sürdürülen kadın girişimlerin desteklenmesi, en azından ‘eşit muamele’ görmesi için hızla projeler üretmemizi zorunlu kılıyor, ancak yapılması gereken ilk iş ‘kafaları değiştirmek.’

Eğer kafalarımızdaki kalıpları yıkamazsak durum vahim. Çünkü Birleşmiş Milletler Raporu, “cinsiyet eşitsizliğine karşı yapılan çalışmalar, bugünkü hızıyla devam ederse cinsiyet eşitsizliğinin sonlanması en az 135 yılı bulacak. Kadınların ekonomiye katılımındaki eşitlik için 267 yıla daha ihtiyaç duyulacak” uyarısında bulunuyor.