Advertisement
HABERLER ABONE OL

Habertürk'ten Yiğitcan Yıldız'ın haberine göre, neredeyse tüm büyük üreticilerin geliştirmek için milyar dolarlar harcadığı elektrikli araçlar, gün geçtikçe etki alanlarını genişletiyor.

Öyle ki, geçtiğimiz yıl satışlarını yüzde 63 oranında artıran 'pilli' otomobiller, tüm dünyada 2 milyon adetlik satış rakamına ulaştı. Böylece, bu otomobillerin pazar payları da yüzde 2.5'i bulmuş oldu. 

Piyasadaki model sayısının sürekli artması ile bu rakamın 2019'da 3 milyon adete yaklaşması öngörülüyor. Yakın bir gelecekte, bazı markaların ürün gamının tamamında elektrikli seçenekler sunacak olması ve altyapı yatırımlarına hız verilerek şarj istasyonu ağının genişlemesi de, kuşkusuz bu otomobillerin satışlarına önümüzdeki yıllarda daha da ivme katacak.

Bugün otomobil fuarlarını, yarın ise yolları istila etmesi beklenen elektrikli otomobiller konusunda, bizleri nelerin beklediğine gelin birlikte bakalım.

FİYATLARI İÇTEN YANMALILARDAN DAHA UCUZ OLACAK

Bloomberg'in yaptığı araştırmaya göre, 2040 yılında pazardaki otomobillerin yüzde 57'si elektrikli olacak. Bu rakamın geçen yılki araştırma sonucundan 3'te 2 oranda daha fazla olması ise işin ciddiyetini gözler önüne seriyor.

 

Araştırmaya göre, otomobillerin yanı sıra özellikle ABD, Avrupa ve Çin'de hafif ticari araç pazarı da aynı durum ile karşı karşıya kalacak.

Bloomberg raporunda, elektrikli araçların yıllık satışlarının 2040 yılına gelindiğinde ise 56 milyon adede çıkaracağı öngörüsüne yer veriliyor.

Rakamlar, 2040 yılında dünya otomobil pazarının büyüklüğünün yaklaşık 100 milyon adet olacağını gösterirken, toplam pazarın önümüzdeki 21 yıl içinde yüzde 25, elektrikli araç satışlarının ise yüzde 2 bin 700 oranında artacağını ortaya koyuyor.

İÇTEN YANMALI MOTORDAN DAHA UCUZ OLACAK

Günümüzde, elektrikli otomobillerin en yüksek maliyetini batarya ünitesi oluşturduğu biliniyor. Fakat, son yıllarda üretim metotlarının değişmesi ve batarya üreticilerinin sayısının artmasının etkisiyle, 2010'dan bu yana batarya fiyatlarında kilowatt/saat başına yüzde 85 oranında gerileme kaydedildi.

 

Uzmanlar, bataryalı otomobillerin fiyatlarının ise benzinli ve dizel araçların seviyesine gelmeye başladığını vurgulayarak, kısa bir süre içinde bu araçların içten yanmalı motora sahip olanlara göre daha ekonomik bir seçenek olarak öne çıkacağını belirtiyor.

Sektörde yaşanan değişimler neticesinde, 2020'li yılların ortalarında elektrikli otomobillerin fiyatlarının içten yanmalı motora sahip olanlara göre daha düşük olacağı tahmin ediliyor.

SATIŞLARDA LİDER ÜLKE DEĞİŞMEYECEK

Öte yandan, milyarlarca kullanıcıya ulaşan araç paylaşım uygulamalarının, elektrikli otomobillere geçişinin bireysel kullanıcılardan daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi bekleniyor.

Filolarında binlerce aracı olan söz konusu şirketlerin, içten yanmalı motora sahip otomobillerin servis ve yakıt maliyetlerini, elektrikli otomobile geçerek kısabileceği belirtiliyor.

Ayrıca, bu şirketlerin araç sahipliğini de büyük ölçüde ortadan kaldırabileceği öngörüsüne Bloomberg raporunda yer verilmiş durumda.

Gelecekte, Çin'in elektrikli otomobiller konusunda liderliği elden bırakması beklenmiyor. Fakat, bu araçların satışlarını diğer ülkelerde de artıracak olmalarının etkisiyle, Çin'in pazar payının gerileceği tahmin ediliyor.

Bu doğrultuda, 2018'de dünya elektrikli araç satışının yüzde 60'ını karşılayan Çin'de, bu oranın 2025 yılında yüzde 48'e ve 2040'te ise yüzde 26'ya ineceği öngörülüyor.

TÜRKİYE'DE DURUM NASIL?

2018 yılında pazarın yüzde 35 oranında gerilediği Türkiye'de, elektrikli araç satışları yüzde 13 azaldı ve 4 bin 54 adet seviyesinde gerçekleşti.

Yılın ilk dört ayında ise, pazara çıkan yeni modellerin etkisiyle, elektrikli otomobillerin satışlarını yüzde 83 artırdı ve 2 bin 855 adete çıkardı.

Rakamlar, 2019 Ocak-Nisan döneminde pazardan yüzde 3 pay elde eden elektrikli otomobillerin, 2018'in tamamında ise yüzde 1'in altında pazar payına ulaşabildiğini gösteriyor. Bu noktada, elektrikli otomobil satışlarının içinde hem tam elektrikli hem de hibritlerin olduğunu belirtmekte fayda var. 

Sonuç olarak, Türkiye'deki tüketici eğilimlerinin de dünyadakine paralel şekilde ilerlediği söylenebilir.